Haftanın içinden Başka bir C. H.P. ne gönül razı olamaz! ettirebilmenin Bu yüzdendir ki, Bir siyasi parti için, fikirlerini tatbik en kolay yolu iktidara geçmektir. her siyasi parti iktidarı ister. Bu onun hem tabii bir hakkı, hem de, aslına bakılırsa vazifesidir. Ancak bu gerçek, başka bir gerçeği ortadan kal- dırmaz. Siyasi partiler birer iktidar avcısı değillerdir. İktidarı alabilmek için her çareyi mubah gören, duy- gulardan inançlara her şeyi istismar eden bir siyasi parti, milletvekilliği dağıtan bir menfaat ortaklığın- dan başka şey sayılamaz. İktidarı almak için çalış- mak, o mevki bir gaye değil, vasıta addedildiği müd- detce mubahtır. Bu hudut aşıldı mı, ortada asalet kal- Z. 1950'den beri C.H.P. iktidara gelmeye muvaffak olamıyor. İnsan, C.H.P. nin mücadelesini gördükce Şarlonun filmlerini hatırlamadan edemiyor. Hani Şar- lo taş dolu bir arabayı ite kaka bir yokuşun başına ka- dar çıkarır, tam düzlüğe varacağı sırada araba yeniden aşağıya kayar.. 1957 ile 1960 arasında iktidara, elini uzatsa değecek kadar yaklaşmış bulunan eski parti- nin talihsizliği karşısında acınmamak elden gelmiyor. Hele onun, devlet gemisinin kaptan köprüsünde göre- bileceği hizmetler Maş esef duygusu daha da derinleşiyor. Fakat red'imkânı var midir ki, kurulduğu günden bu yana C.H.P., iktidarda ve muhalefette, memleket hadiseleri üzerinde birinci derecede rol oynamış, tesir- li olmuştur? İktidar yılları için bu rol ve bu tesir tabii sayılmalıdır. Ama 1950'den sonra da, bilhassa buhra- na doğru gidişin başladığı 1954'ten itibaren CHP. bü- tün sağlam kuvvetlerin ışığı, yol göstericisi, ümidi ol- muş ve bu vasıflan itibariyle tarihin seyrinde sanki iktidardaymış gibi söz sahipliği etmiştir. İçinde yaşa- dığımız tehlikeli ve kritik günlerde de C.H.P., sâdece Mecliste işgal ettiği yerin hacmi dolayısıyla değil, temsil ettiği fikirler bakımından siyasi dengede ağır- lığını bütün diğer teşekküllerden, hattâ diğer teşek- küllerin topundan daha fazla kuvvetle hissettirmek- tedir. Bunun, şerefli olduğu kadar önemli bir hususi- yet olduğu kabul edilmelidir. İktidar yarışmasında her başarısızlık, senelerdir, C.H.P. içinde zümreleri üzmektedir. Bunların arasında, partilerinin iktidar koltuğuna kurulmasından şahsi menfaat bekleyenler ve netice alınamayınca hüsrana uğrayanlar yok değildir. Ama bu küçük ekalliyetin ya- nında, C.H.P. nin, sahip olduğu ve herkes tarafından kabul edilen üstünlüklerine rağmen bir türlü millet ek- seriyetini kendi haklı tarafına çekemeyişi karşısında hayal kırıklığına düşenler, kıymet hükümlerinde deği- şiklik yapmaya meyledenler geniş ve samimi bir ço- gunluk teşkil etmektedirler. Bunlar, görüş açılarına gö- re çeşitli sebepleri ve tedbirleri kafalarında sıralamak- tadırlar. Ancak C.H.P. nin seçimlerdeki bu handikapı- nın, aslında, memleket meseleleri üzerindeki ciddi ve eşsiz tesirinin de hem sebebi, hem neticesi olduğu çok kere hatırdan çıkarılmaktadır. Eğer C.H.P. böyle ol- masaydı, belki şu veya bu seçimi daha kolaylıkla kaza- nabilirdi. Ama o zaman C.H.P., C.H.P. olmaktan çıkar- dı. İktidara gelme pahasına da olsa, başka bir C.H.P. ne gönül nasıl razı olabilir? okrasinin, tarihi C.H.P. ne bir şeyler kazan- dırdığı gibi bir şeyler kaybettirdiğini de görmemek im- AKİS, 6 KASIM 1961 Metin TOKER kânı yoktur. Demokrasinin arefesindeki cesur, hamle- ci, ilerici C.H.P. ile demokrasiyi getirdikten sonraki ür- kek, çekingen, ihtiyatlı C.H.P. arasında şüphesiz bir fark vardır. Bu rejimin, partileri içine isteristemez at- tığı oy kaygısı C.H.P. üzerinde hiç tesir- a tır denilirse gerçek ifade edilmiş olmaz. zaman zaman İçinden çıkan başka tiplere rağmen, bil. hassa birinci plândaki lider takımı itibariyle inkılâpçı, sağduyu sahibi, açık kalpli, çelebi ve efendi -evet, belki biraz kalantor, ama mutlaka çelebi ve efendi- halini, edasını daima muhafaza etmiştir. Şu son seçim kam- panyasına bakınız! Seviyesizliğin ve şirretliğin, yalan ve iftiranın yarıştığı, bu işin şampiyonlarının birbirle- rini geçmek için boğuştukları hengâme içinde C.H.P. küçülmeyi bir an kabul etmemiş, prensiplerinden feda- kârlık göstermemiş, başka metodlar denememiştir. "İyi mi etti? İşte, iktidarı alamadı!" diye bu tutum haksız, zararlı ve safdil bulunabilir. Ama, eğer partiler için fi- kirlerin tahakkuku gaye, iktidar idece vasıta ise 1981 seçimlerinden muzaffer çıkan parti C.H.P. dir. Bugün, onun görüşü hadiselere istikamet vermektedir. Onun savunduğu kaleler ayaktadır. Karşı taraf, halkı kendi- ni çekmek için yaptığı bütün o vaadlerden tekini dahi tahakkuk ettirememiş, saatin ibrelerini geri çevireme- miş, cemiyeti tarifsiz karışıklıklar içine atacak davra- nışlarından birini bile tatbik (mevkiine koyamamıştır. Eğer C.H.P. de 1961 seçimlerinin kampanyasında başka türlü savaşmış olsaydı bu netice elde edilebilir miydi ve memleketin sağlam kuvvetleri nezdinde bu teşekkül başkalarının sahip olduğu itibardan daha fazlasına sa- hip alabilir miydi? Siyasi hayatımızda, kendi taraftar- larının ve mensuplarının samimi üzüntüsü pahasına da olsa böyle bir nirengi noktası, bir ümit burnu da bulun- masaydı, bin taraftan gelen dalgalara o nirengi noktası, o ümit burnu da göğüs germeseydi halimiz nice olurdu, lütfen söyler misiniz? C.H.P. ne bin tane kusur bulmak kabildir. Bir dina- mizme imkân vermeyen üst kadro sıkışıklığından, halk- la daha sıkı rabıta kuramayıp ona C.H.P. nin gerçek simasını tanıtamamaya kadar her şey, ama her şey söylenebilir. İktidara geçmeyi kolaylaştıracak türlü yollar gösterilebilir, çeşitli çareler ileri sürülebilir. Es- ki partinin bunları kaale almasında sayısız faydalar vardır. Zira unutulmamalıdır ki bir siyasi partinin memleket mukadderatına rahat hakim olması iktidar dizginini elinde tutmasıyla okabildir. Aksi halde daimi bir rahatsızlık, bir hırgür, tedirginlik ve huzursuzluk siyasi havaya hakim olacaktır. Ama C.H.P. den istene- meyecek olan, asla istenmemesi gereken şey fikirlerin- de ve usüllerinde değişiklik yapmasıdır. O fikirler mem- leketi, milleti selâmete çıkaracak fikirlerdir ve zaten iktidarda bulunan bu fikirlerin siyasi alanda canlı, ge- niş ve kudretli bir savunucusunun bulunması demokra- efendiliğini alamaması karşısında çılgına dönen a gibi, C.H.P. nin rakipleri nin önünde en sonda daima eğilmeye mecbur kalacaklardır, mahküm ola- caklardır. Memleketin sağlam kuvvetlerini dün de, bugün de bulan C.H.P. bu C.H.P. dir ve C.H.P. işte bu hüviyetiyle Türk siyaset hayatında ölümsüzdür.