Aradan 6 sene kadar kısa sayıla- cak bir zaman geçtikten sonra 1930 da, bu 7 üyeden yalnız Stalin kalmış, diğerleri öldürülmüş ve idam edilmiş bulunuyorlardı. Stalin ve yapmıştı? Evvelâ Politbüro üyelerinden her biriyle diğerlerinin aleyhinde ittifak- lar sağlamış, bunları birbirine düşü- rürken diğer taraftan da (Merkez Komitesini tedricen genişleterek bu- raya kendi adamlarım doldurmuştur. O suretle ki Politbürodaki tasfiyele- re muvazi olarak Merkez Komitesin- de bulunan adamlarını da gidenlerin yerine getirmeye başlamıştır. .1953 de Stalin öldüğü zaman yine aynı manevraya şahit olunmuştur. Yine kolektif idare kurulmuş ve Bi- rinci Sekreter olarak Malenkof, Mo- lotof ve Berianın teşkil ettiği o bir troyka işleri yürütmeye başlamıştır. O zaman Presidium'da bulunan 10 üyeden bugün ancak ikisi kalmıştır: Krutçef ve Mikoyan. O zaman İkin- ci Sekreter olan Krutçef, ne yapıp yapmış, Malenkofu sâdece Başbakan bırakarak Birinci Sekreterliği almış- tır. Krutçef de Stalin gibi (Merkez Komitesini kendi adamlarıyla doldur- muştur. Hâlâ da doldurmaktadır. Gerek Stalinin, gerekse Krutçe- fin bu teşebbüsleri hiç bir muhalefet- le karşılaşmamış mıdır? Stalin, ken- disine karşı teşekkül eden muhalefet cephesini bir yanda Kamenef ve Zi- novyef, diğer yanda Troçki olarak ikiye (obölmesini bilmiştir. o Krutçef ise, 1957 de Presidium içinde oMolo- tof, Kaganoviç, Malenkof oüçgenine yenilmek üzere iken, büyük bir ma- nevra ile kendi adamlarının hakim bulundukları Merkez Komitesini top- lamış ve muarızlarını tuşa getirmiş- tir. O sırada kendisine ordu deste- ğini sağlamış olan Jukofu, hâdise- den üç ay sonra bir gölge durumuna düşürdüğü gibi, Merkez Komitesinin toplanmasında başlıca rolü oynamş olan bayan Frutzevayı da bugün Presidium (dışında obırakmaktadır. Nankörlüğün diktatörlerde bir nevi . korunma duygusu gibi tecelli ettiği- ni kabul etmek gerekmektedir. Bu- gün, daralan Presidium ve genişleyen Merkez Komitesiyle Krutçefin nere- ye .gitmekte olduğu herhalde açıkça görülmek tedir. Araplar Radyo savaşı Suriyenin Mısırdan ayrılmasından sonra müstakilen Birleşmiş-Mil- letlerdeki ve Arap Birliğindeki yerini tekrar alması birçok müşahidi şaşır- tacak kadar kolay olmuştur. Birleş- miş- Milletler bakımından esasen pek büyük güçlükler beklenmiyordu. Fa- AKİS, 6 KASIM 1961 Krutçef Gidiş nereye ? kat Abdünnasırın itiraz etmiyeceği- ni söylemesine rağmen, yeni am rejiminin Arap Birliğindeki m tekrar almasının zehirli tenkitlere yol açacağı şüphesiz gö- rülüyordu. Halbuki Şamdan gelen iki yüksek rütbeli memur Birlik Genel Sekreteri Hassuna ile konuş- tuktan sonra, Suriye bayrağı Birlik toplantı binasına çekilmiş ve yeni bir adaylığın tetkiki değil, eski bir üye- nin kabulü bahis konusu olduğu belir- tilmiştir. Suriyelilerin Mısırlı personelin kö- tü muameleleri ve yolsuzlukları hak- kında ileri sürdükleri iddiaların Arap Birliğince tahkik edilmesi hak- kındaki Mısır iddiası da tatlıya bağ- lanmış gibidir. Bu meseleyi de, fazla kurcalamadan Hassuna üzerine al- mıştır. Fakat toplantıdan hemen sonra Suriye delegesinin memlekete hiç bir tahkik heyeti kabul o edilmiyeceğini söylemesi, bunun akabinde Suriyede- ki Mısırlı personele kötü muamele edildiği ve bunların memleketlerine dönmelerine mâni olunduğu hakkın- da Mısır tarafından Birlik nezdinde yapılan sert protesto, işlerin hiç de fiyle yatışmamış olduğunu miştir. oOHele son günlerde Milletinin Sesi" adı altında türeyen bir gizli radyonun bir yandan Ürdün ve Suudi Arabistan kırallarına, diğer yandan yeni Suriye rejimine şiddet- le hücum etmesi ve bu memleketler halkını hükümetlerine karşı silahlı ayaklanmaya dâvet etmesi, Arap dünyasının zahiri bir sükunet altın- da fıkır fıkır kaynadığının ve Nası- rın Suriye meselesindeki mağlübiye- ti kabul etmediğinin en açık delilidir. DÜNYADA OLUP BİTENLER Arap sosyalizmi Abdünnasır Suriye darbesinden son- ra verdiği nutukta tek çıkar yo- lun ihtilâle devam etmek olduğunu run kanatmayan sosyal kanunlar bü- tün şümulü ile meriyete girmiştir. Bunun tatbikatı, zenginlere ve ya- bancı sermayedarlara karşı amansız bir mücadele şeklinde tecelli etmiş- tir. Kahire tarafından idare edildiğin- den kimsenin şüphe etmediği oyeni "Arap Milletinin Sesi" radyosu, Mı- sırda girişilen sosyalizm hareketini diğer Arap memleketlerine oanlatır- ken, sosyalizmin bir servet düşman- lığı, mevcut nizama karşı bir ayak- lanma gibi gösterildiğine de o şahit olunmaktadır. Radyo tarafından doğrudan doğ- ruya hedef ittihaz edilmemekle be- raber, bu tahriklerin en çok Irakta müessir olabileceğinden korkulmak- tadır. Filhakika Irak hükümeti, pet- rol kumpanyaları ile üç yıldan beri fasılalarla devam eden Oo görüşmele- rin bu kere ağır şartlar altında tek- rar kesilmesinden ötürü bir hayli sı- kıntı çekiyor olmalıdır. Bundan baş- ka Irak, son günlerde aktedilen A- rap petrol konferanslarına da katıl- mamıştır. Zira bunların Arap Bir- liğinin patronaji altında toplanmış olmaları, Küveytin Birliğe kabulün- den beri bu Arap teşkilâtım boykot katılmasına mâni telâkki edilmiştir. Gerek İran, gerek Basra körfezi E- maretleri ve nihayet Suudi o Arabis- tan ile elan münasebetlerinin bozuk- luğu yüzünden hayli mahsur vaziyet- te kalmış gibi olan Irakın, Kahire- den idare edilen bu kışkırtma kam- panyasına en ziyade hassas Olması kolay anlaşılır bir şeydir. Bunun i- çindir ki Abdülkerim Kasım, Suriye- nin Fırat üzerinde İnşa etmeyi ta- sarladığı barajla iki memleket mü- nasebetleri için arzettiği (o tehlikeyi bertaraf ederek Suriye ile bir ya- kınlaşma teminine tevessül etmekte- dir. Nitekim askerler ve siyasilerden müteşekkil bir Suriye heyeti oşimdi Bağdattadır. Bu arada da Suriye basın ve radyosu Kahirenin hücum- larına aynı şiddetle mukabeleye baş- lamıştır. Öte yandan Irak, Kahire- nin asla arzu etmediği bir tasarıyı tazelemiş bulunmaktadır: e Filistin Cumhuriyetinin kurulması... Petrol mülâhazaları, siyasi pres- tii ve şahsiyet kavgaları içinde A- rap dünyasında yeni kutuplanmalar, yeni kombinezonlar yavaş yavaş be- lirmeye başlamıştır, 21