nun esere havasını veren, ay sa manda modem bir anlayışla çizilmiş olan dekorları isinde başarılı sahne düzeni kurmıya muvaffak olan Ziya Demirelin rejisi, bütün halinde, ahenkli bir oyundan ve kuvvetli bir kadrodan faydalanıyor. Esere adını veren oKocaoğlanda Şeref Gürsoy sanat hayatının en pit- toresgue kompozisyonunu gerçekleş- tirmek fırsatını bulmuştur. (o Olayla- ra seyirci kaldığı sahnelerden olayla- rın kahramanı kesildiği (osahnelere kadar rolünün her ânını çok ifadeli bir oyunla yaşıyor ve haklı alkışlar topluyor. Diğer rollerden Kemal-Belma çif- tinde Baykal Saranla Elif oTürkan Atamer canlı ve duygulu oyunlarıy- la- aynı zamanda Türkân Atamer diksiyonunun kulağı tırmalıyan pü- rüzleriyle -dikkati çekiyorlar. o Bele- diye Reisinde Ahmet Demir el de ger- çeklik payı olan kompozisyonuyla dikkati çekiyor. Ama kompozisyo- nuna kattığı aşırılık, biteviyelik yü- zünden çizdiği tip, yer yer, "canlı bir tip", bir "karakter" olmaktan çı- kıyor, bir "kurma adam" halini alı- yor İstanbul Ulvi Uraz Sitede Ulvi Urazın son yıllar içinde -Küçük Sahne ile Şehir Tiyatrosunda- aktör ve rejisör olarak. geliştirdiği sanat faaliyetini ve kazandığı başa- rıları yakından takip edenler, onun özel bir tiyatro topluluğu kurması- nı tiyatromuz hesabına sevinçle kar- şılamışlardır. . Çünkü yapacak işi, söyleyecek osözü, Oo gerçekleştirmeğe çalışacağı fikirleri olan bir sanat a- damının tam bir hürriyet içinde bit varlık gösterebileceği, amacına ula- e tecrübelerle sabit olmuş- Kurduğu küçük toplulukla, yaz mevsiminde, İstanbul dolaylarında küçük turneler yaparak kendini de- nemiş olan Ulvi Urazın Kenter kar- deşlerden boşalan küçük Site tiyat- rosuna yerleşmiş olması, bu bakım- dan, İstanbulun yıldan yıla serpilip gelişen sahne hayatı için büyük bir kazançtır. Ulvi Urazın bu tiyatroya yerleşir yerleşmez mevsime bir telif eserle girmiş olması ise ayrıca Üüze- rinde durulacak, tiyatro yazarlığımız için sevinilecek bir olaydır. Bir sa- manlar ancak ödenekli tiyatrolarımı- zın "teşvik" için lütfedip oynamak zahmetine katlandıkları telif piyesin özel tiyatrolarımızın repertuvarların- da ön yeri alması, bir gerçeğin ni- hayet anlaşılmış olduğunu (o göster- mektedir: Yerli esersiz Türk tiyat- AKİS, 6 KASIM 1961 rosu olmaz ve yerli eser, lâyık oldu- önem verilirse, yabancı eserden çok rağbet görebilir. e Gecikmiş bir oyun Ulvi Urazın bu güzel düşüncelerle sahnesine mevsimin ilk eseri ola- rak Haldun Tanerin "Günün Ada- mı"nı koymuş olması elbette saygı ve sempatiyle karşılanacak bir dav- ranıştır. Ne var ki "Günün Adamı", yazıldığı ve oynanmak üzere oŞehir' Tiyatrosuna verildiği zaman "fincan- cı katırları'nı ürkütür korkusuyla oy nanmadığı ve yazıldığı günlerin ha- vasım kaybettiği için hayli gecikmiş bir oyundur. Yazarla rejisör elele vererek eseri günümüze yaklaştır- mak için farkedilir gayretler sarf et- miş, olmalarına, metin ve diyalog ü- zerinde hayli değişiklikler yapılmış TİYATRO mazsa sahne ışığına ve seyirci kar- şısına çıkarmış oluyor. Hem de can- lı, âhenkli bir oyunla... Bellibaşlı rollerden eserin kahra- manı, belkemiği olan Profesör-Na- zırı Ulvi Uraz, sanatından beklenen kudretle, tiyatro kurtları için biz; ziyafet teşkil eden detaylara alt hâ- rikulâde süslemelerle ve işin güzeli, hiçbir sahnede aşırılıklara kaymıyan fantezilerle canlandırıyor. O kada ki, eserin havasını, tasvir ettiği çev- renin ve çehrelerin artık bilinmedik, söylenmedik tarafları kalmamış özel- liklerini bir yana bırakıp sâdece Ul- vi Urazı seyretmek temsilden büyült bir zevk almağa yetiyor. Diğer rollerden idealist nazır da- madının forsundan ve mevkiinden faydalanarak, onun haberi bile ool- "Günün Adamı"ndan bir sahne "Günün" olmasına rağmen eserin temsili obu intibaı giderememektedir. — Çünkü "Günün Adamı"nın satirini yaptığı bir devir ve zihniyet, aradan geçen zamanda, yıkılmış ve yazarın Za- manına göre büyük bir cesaret sayı- lan sosyal ve politik hicivleri, açık oturum halinde muhasebesi ve muha- kemesi yapılmış, hattâ hükme bağ- lanmış bir rejimle beraber, artık çok geride kalmış ve hiciv olmaktan -hiç değilse şimdilik- çıkmıştır. o Bunun canlı delilini seyirci sıralarında gö- ze çarpan tenhalıkta görmek müm- kündür. Sahnedeki oyun Bununla beraber Ulvi Urazın "Gü- nün Adamı"nı sahneye okoyması bir sanat eserine il yapılmış olan Haksızlığı tamir hiç etmiş, onu ol- değil, "dün'ün adamı madan, türlü dalavereler çeviren Ka- yınpederde İbrahim Delideniz, dala- verede ondan geri kalmıyan Genel Sekreterinde (o Yılmaz inandırıcı tipler çiziyorlar. rahim Delideniz!.. Rahat ve tabii o- Delidenizin Şehir Tiyatrosundan çıka- rılması yirmi yıldır çalıştığı müesse- se için ne büyük bir kayıpsa, Site Tiyatrosu için o kadar büyük bir ka- zanç olmuştur. Doçentte Kayhan Yıldızoğlu, Ka- yınbiraderde Senih Orkan, Katibede Güneşi Akol, Adamda Ayberk Çölok itinalı oyunlarıyla dikkati çekiyor- lar. Hele Güneşi Akol temiz diksiyo- nu, oyununa kattığı rahat ve sevimli ifadeyle iletisi için büyük ümitler veriyor. S0