Cilt: XXII, Sayı: 384 AKİS HAFTALIK AKTÜALİTE MECMUASI 6 KASIM 1961 YURTTA OLUP BİTENLER Millet İki kere iki e inananlar, bu rejimi yürütmenin Oomemleket selameti için tefe Şam olduğunu bilenler, onu çeşitli taraflardan esen rüzgarlara karşı korumanın bugün her şeyin üstünde tutulması gerektiğini farke- denler bitirdiğimiz haftanın ortasın- da ilk defa birleştiler. Teşkil ettik- ve yolun üzerindeki başka, çoğu da- ha çetin mânilerin nasıl aşılabilece- ğini ortaya koydu. 15 Ekim günü seç- men tarafından sandık başında kaçı- rlan fırsatı, milletin Oo temsilcileri Parlâmentoda yakalayabilecekler, bu nun için gerekli sağduyuyu üslüren bilecekler, iptidai hislerin ve kom lekslerin üstüne bu sualin cevabında, rejimimizin ve onbeş senelik demokrasi mücadele- mizin kaderi yatmaktaydı. 15 Ekim seçiminin bir tek mâna- sı ve bir tek gayesi vardı: İhtilâlin bitmesini sağlamak. Bunun yolunun ne olduğu da, doğrusu istenilirse, son derece açıktı. Bu, o gün görüleme- di. Başka hayaller taşıyan politika- cılar seçmenleri başka istikametlere ittiler, başka endişelere kapılan seç- menler başka hedefler güttüler. Bu yüzdendir ki, 16 Ekim günü İhtilâl kitabının kapağı kapanmak gerekir- ken, ilk sayfalarıyla oburunburuna selindi. Bir gerçeğin varlığını inkâr et- mekle o gerçeğin değişmesine imkân yoktur. Süslü kelimelerle fiili kuv- vet dengesini bozmak da mümkün değildir. 27 Mayıs sabahı Celâl Ba- yarın Çankayada yaptığı tafra dolu milli irade edebiyatı, bu iradeyi memleket bünyesiyle zerrece alâka- sı olmayan tarzda telâkki etmiş, de- mokrasiyi en kaba ve iptidai şekilde, bir "kelle başına oy" hesabı saymış düşük Cumhurbaşkanım, tesirli tek iradenin önünde iki büklüm olmak- tan kurtarmamıştır. İhtilâl ancak, yerinden oynamış bütün müessesele- rle yerlerine tekrar oturtulmasıyla 4 T.B.M.M. Binası Ümitlerin toplandığı yer sona erdirilebilir. Bu müesseseler ise, yerlerinden oynamış olmaktan zer- rece memnun değillerdir ve gerçek arzuları biran önce normale kavuş- maktan ibarettir. 15 Ekim gününün, birbuçuk yıldır öne çıkan çeşitli güç- lüklere rağmen ve bilhassa Türk Si- lâhlı oOKuvvetlerinin arzusu olarak idrak edilmiş bulunması bunun par- lak delilidir. Ancak, eşyanın tabiatı- nı değiştirmek imkânının bulunma- dığı ve İhtilâli hiç olmamış mesabe- sine indirecek bir durumun yaratıl- masına cevaz verilemeyeceği de ka- bul edilmelidir. Seçmen, 16 Ekim günü İhtilâl sonrasının elzem kıldığı tek siyasi ortamı oyuyla kurabilirdi. e Bunun yerine sandıklardan, en geniş haya- lin fantezisini dahi aşan bir karma- karışık durum çıkmıştır. Buna rağ- men Parlâmentoda demokrasiyi ger- çekten isteyenler, ilk önce onu selâ- mete çıkarmak gerektiğini, o yapı- lamazsa en alttakinden en üsttekine bütün küplerin görülmemiş gümbür- tüyle devrileceğini görenler, halbuki bu dar geçitten bir defa geçilip fe- rahlığa (kavuştuktan sonra bütün meselelerin zamanla o halledilebilece- ğini farkedecek kadar uyanık olan- lar çare bulma imkânına sahiptirler. Memleketin sağlam kuvvetlerini 15 Ekimde hangi güven veren otorite ve prestij yerlerine oturtabilir idiy- se, bugün, artık elle tutulur şekilde de görülmüştür, ancak ve ancak ge- ne o -tabii bu sefer biraz daha güç olacaktır- oturtma şansına sahiptir. Bitirdiğimiz haftanın ortasında Parlâmentoda i bası içindekilerin ilk iyi niyet göste- risi oldu. Hükümet Hayal ve Hakikat Bu haftanın tam sonundaki' gün, ılık sonbahar güneşi batacağı te- pelere doğru Ankara göğünde hayil yol almışken C. H. P. Genel Sekrete- ri İsmail Rüştü Aksal, bir otomobil içinde, Çankaya Köşkünün kapısın- dan girdi. Şakaklarınüdaki beyazla- rın -son yılda hayli çoğalmıştır- ze- rafetini arttırdığı yakışıklı Genel Sekreterin yüzünde ciddi bir o ifada vardı. Halbuki o sabah, pek çok ga- zete başlıklarım pembe renkli man- şetlerle süslemişler, hükümet buhra- nının başlamadan bittiğini (omüjdele- AKİS, 6 KASIM 1961