YURTTA OLUP BİTENLER rekette bulunacağını başka gazete- lerde okumuşlardı. Niçin o gazete bunu okuyucularına o bildirmiyordu? Bir de, acaba haber doğru muydu? Telefondaki sesler hep bir iki sese inhisar edince ve oyun biraz fazla sık tekrarlanınca -bu sırada yeni- hükümetin teşkiliyle ( ilgili haberler gazete manşetlerinde yer alıyordu- dudaklarda isteristemez bir tebes- Ü . Haftanın sonlarında Ka- sım Gülek, kendi ogazetesine kendi resmini koydurtup altına "Vazifeye hazır" yazdırtınca gülüşmeler kah- kaha halini aldı. Haftanın sonunda bir gazete, bu, o Başbakanlığa talip olmanın yeni şekliyle ("Herkes İ6 kuruşluk istida verir, pinti diye bili- nen Kasım Gülek, istidasını rotatif- le basıyor" diye eğlenmekten kendi- ni alamadı. Taninin patronu, Mecli- sin açılmasını tâkip eden gün de, ge- ne gazetesine kendi resmini bastırt- mış ve altına şu, inanılmayacak ya- zıyı yazdırtmıştı: "Gülek ciddi idi - Meclisin gözde adamı Gülek hemen herkes tarafından tebrik ediliyordu.-- Adana milletvekili bütün oturum bo- yunca, işte böyle ciddi ogörünüyor- du. Mutlu yarınlar için çok çalışmak gerektiğine (inandığı bu ciddiyetin- den de anlaşılıyordu! Taninin reklâmı, bir başka gaze- te ciddi Gülekin Mecliste uyurken çekilmiş resmini bastığında bozuldu. Başkentin bir takım saf simalarının hattâ bu yüzden hayali pa- zarlıklara (giriştiği "60 milletvekili hikâyesi" ise bir Gülekofilin şu sö- züyle iğne yemiş balona döndü: "— 60 milletvekili mi? Gidecek ancak iki kişidir: (Biri Kasım, biri Gülek. Hepsi, 0!" Buna mukabil, haftanın sonların- da iki gün toplanan C.H-P- Grubu- nun,, 1950 den bu yana Meclise gel- miş C.H.P. Gruplarının sâdece en sağlamı değil, aynı zamanda en ka- litelisi ve insicamlısı olduğu da he- men ortaya çıktı ve çok C.H.P. linin yüreğine su serpti. inandığı, Disiplin ve Demokrasi Grubun "Disiplinli bir demokratik topluluk" olduğu, perşembe gün- kü toplantıda belirdi. O gün, Grup İdare Kurulu tarafından getirilen ve çalışmaları zapt-ı rapt altına alacak bazı tedbirler görüşüldü. Milletvekil- lerinin Grupla daimi istişare halinde kalmaları gerektiği esasına dayanan ve Celâl Sungurun "Anayasayı tabii senatör o olsunlar" önleyecek bu tedbirler normal iti- razlara rağmen kabul olundu. An- cak İdare Kurulu, meselâ gerektiğin- de Grup adına Gruba danışmaksızın kanun teklif oedebilme yetkisi iste- yince, Dr. Suphi Baykamın ağzın- dan milletvekilleri direttiler. İ bulun genç milletvekili disiplinin lü- tekliflerini zumunu tamamen anladığını belirt- mekle beraber, böyle bir yetkinin verilmesinin batılı demokrasi pren- sipleriyle bağdaşamayacağım anlat- tı. Milletvekillerinin bir kanun teklif etmeden önce gruplarına danışmala- rını anlıyordu. Ama, İdare Kurulu- nun Gruba danışmadan Grup adına kanun teklif etmesini? Hayır! Bu, acaip bir talepti. Müzakerelerin so- nunda, İdare Kurulu bu maddeyi oy- latmadı. Böylece de, gerçekten tuhaf istek, sühuletle ve sessizce hasıraltı edildi. Bu, milletvekillerinin hem di- disiplin konusunda anlayışlı oldukları- nı, hem de aşınılıdarın. karşısında bulunduklarını ve Grupta bir iç kon- trolun m gösterme ba- kımından alâka çekt .P. Grubunun, Meclise Baş- kan seçileceği gün yaptığı toplantı da aynı hava içinde geçti. Fuat Sir- men üzerinde ısrar edilmesi lüzumu- nu e. kolaylıkla anladı- lar ve kabul ettier. Grup, çalışmala- ra başladığından bu yana, uçurulan bir takım balonlara rağmen, ciddi ve tecrübeli bir partinin organı gibi ha- reket etti ve Öteki Gruplara kıyasla üstünlük sağladı. Bu üstünlükte, C. H.P. idarecilerinin meşhur "Dürüst- lük en iyi politikadır" tezinden zer- rece inhiraf etmemeleri de rol oyna- dı. Öteki Gruplar, alaturka kurnaz- lıklar peşinde oradan oraya sevkedi- lirken C.H.P. Grubu dümdüz yolda C.H.P. Meclis grubu T.B.M.M. salonunda İki el bir baş içindir. AKİS, 6 KASIM 1961