Elio Petri'yi, Almanya ise Bernhard Wicki'yi (o yarışmaya sokmaktadır. Çek iyi bir sinema düzeninde anlatı- lan ran nın filmi "Waruiyatsu Hodo Yoku Nemuru - Kötüler Ra- hat Uyur” u Japon endüstricilerin- den bir bölücünün kirli yüzlerini a- çıklamaktadır. İdare meclisi başka- nı, şirketi bir başına eline geçirebil- mek için geri kalan üyeleri birer bi- rer ortadan kaldırma yolları peşinde- dir. Sakat kızıyla evlenen sekreteri Toshiro Mifune ise, bu çeşit bir te- mizliğe uğramış bir üyenin oğlu ola- rak işe karışmakta ve mukabil te- mizliğe girişmektedir. Kurusawa'nın teklediği en Önemli yer, sonradan as- kın her şeyin üstünde tutulduğu bir kahramanlarını da dahil mış yeni bir Hamlet Versiyonu inti- baımı uyandıran Kurusawa filmi, Ba- tılılardan çok daha başarıyla cine- mascope'u kullanması ve iyi oyuncu idaresiyle jürinin dikkatini çekecek- tir. Propagandayı herşeyin , üstünde tutan Yunanlılar, filmlerinin başla - masına bir gün kala üniversiteli öğ- rencileri vasıtasıyla bayraklar da- gıtmışlar ve Yunan asıllı dükkâncı- lar da "Antigone"nin fotolarıyla vit- rinlerini süslemişlerdi. Sofoklesin ay- nı adlı oyunundan sinemaya rejisör Georg Tzavellas'ın uyguladığı "Anti- gone"de başrollerini Yunan tiyatro oyuncularından İrene Pappas ile Ma- nos Katrakis oynuyorlardı. Pappas Antigone, Katrakis ise Kral Creon rolündeydi. Ne tam sinema ve ne de tam tiyatro olan -bütünüyle tiyatro ya sadık kalmış Laurence Ollvier'in "Henri IV"ü ve "Hamlet'i ile Jo- seph Mankiewicz'in "Juluis Csezar" hm dışında olarak- "Antigone"nin Sn büyük özelliği, Yunanca metindin oynanması ve Almanca altyazıları- nın da bu işin ustası bir Alman pro- fesörünce çevrilmesiydi. Ayrıca An- tigone'nin İrene Pappas'ı, yarışma- nın öbür kadın oyuncularından Jean Moreau'ya, Marie - Jose Nat'a, Ju- dith Anderson'a ve Mieheline Pres- le'e sağlam bir rakip olarak da gös- terilebilecek durumdaydı. Elio Petri adında biri .talya adına yarışmaya giren Elio Petri'yi seyirciler ilk, "L"Ass; no - Katil" filmiyle tanıdılar. Konu- su Alfred Hitchcock'ın "The Wrong Man - Lekeli Adam'"ma bir hayli benzeyen "L'Assasino - Katil" de Marcello Mastroianni, bir sabah e- Vinden katil suçlusu olarak alınıp po- lis müdüriyetine götürülür. Sevgilisi Mieheline Presle'i öldürmekten zan- lıdır. Arada polisin soruşturması da, Mastroiahni'nin Micheline Presle ile olan aşk serüvenlerine paralel olarak AKİS, 10 HAZİRAN 1961 yürütülür. Çok kısa geçmelerle Elio Petri, geriye döner ve hikâyesini bü- tünler. Konunun polisiye bir olaydan çıkarılması, filmin tansiyonunu so- nuna kadar ayakta tutmaktadır. Petri, Godard kadar cesur ve çarpı- cı bir sinema dili kullanmamakla birlikte, anlatımındaki yenici daye la güvenilir Kir rejisör olduğunu taya koymaktadır. Fransânın Godard - Broca - Drach üçlüsünden Drach'ın filmi "Amelie ou le Temps d'Aimer - Amelie, Ta da Sevişme Vakti", ondokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru Fransânın uzak bir balıkçı kasabasında geçen bir aşk hikayesini anlatmaktadır. Drach'ın kahramanı Amelie, umut- suz bir aşkla Jean Sorel'i sevmekte- dir. Artık çökmüş ve tükenmeye yüz tutmuş bir burjuva ailesinin son çır- pınışlarını da içine alan film, Ameli- e'nin bu sonu olmayan aşkını şiirli bir sinema diliyle vermektedir. Reji- sör "Michel Drach'a göre sinemada karşılıklı konuşmalara fazla yer vermek gereksizdir. Kişiler davranış- larıyla ve gözleriyle de konuşurlar. Gerçi böylesi bir yol çok sağlam ve usta oyuncular ister ama, Michel Drach, elindeki Marie - Jose Nat, Jean Sorel ve Jean Babilee gibi o- yunculardan Azami şekilde yararlan- maktadır. Üstelik konu, başka eller- de kolaylıkla melodrama kayabile- cek niteliktedir. Drach, beklenmedik dönüşlerle bu melodram uçurumun- dan kendisini kolaylıkla sıyırmakta- dır. Amelie'nin umutsuz aşkından gelme ölümünü do ustaca hazırla- maktadır. Hiç bir zaman sevmediği ikinci aşığı geldiğinde Amille, ölüme gitmektedir. Babilece'ye Sorel diye sarılmakta ve öyle ölmektedir. Arjantinin blöfü ve... niel Tinayre, Arjantinin yarışma filmi "La Patota - Saldırış"da Richar"da Brooka'un "The Blackboard Jungle - Karatahta Cehennemi"ni andırır bir konuyu işlemekteydi. Ya- rışma filmleri arasında ender rastla- nır güzellikteki fotoğraflara sahip "La Patota", ne yazık ki, suçlu genç- lik problemine bir yerden sonra ger- çekçi bir gözle bakmaktan uzaklaşı- yor ve dine sığınarak en kestirme bir yoldan çözümüne varıveriyordu. Ger- çi bir gece öncesi kuş sütünün bile eksik edilmediği "Arjantin Gecesin- de tıka basa yeyip bardak bardak içen basın mensupları, orçlarını avuçlarını o patlatırcasına alkışlamakla ödemeye kalktılar a- ma, "La Patota", sâdece bir blöf ola- rak kaldı. Arjantin balonunu uçur- SİNEMA muş, büyük Jüriyi vuramasa bile, Katolik Ofisi Armağanını his olmaz- sa çantada keklik saymıştı. "La Patota"dan sonra yine bir tiyatro uygulaması olan İngiliz fil- mi, George Schaefer'in "Macbeth"i arkasından da ikinci Dalga" bombası, dard'ın "Une femme est une femme - Kadın Kadındır"ı Aşıklar"dan sonra ikinci filmi, rusu istenilirse Berlinde merakla bekleniyordu. "Serseri Aşıkların a- car ve deli fişek Godard'ını bu yeni filmi "Üne femme est une femme - Kadın Kadındır"ında da aynen bul- mak mümkündür. İki genç evli ile bir yakın dostlarının üçlü serüveni -kısa fakat çarpıcı bir espri içinde- Godard'ın yeni konusudur. Başrolle- rinde yine Jean - Faul Belmondo, Anna Karina ve Claude Brialy oyna- maktadırlar. İki genç evli -erkek bi- siklet ve Humanite'nin spor sayfası- nın tiryakisi- biftek yanması yüzün- den birbirleriyle kavga etmekte, son- ra her biri küçük bir günah işlemeyi takiben yeniden barışmaktadırlar. Sunma yazılarında "Teatral, santi- mantal, romantik, müzikal, melod- ram, komedi, trajedi, Belmondo, Ka- rina, Brialy ve Godard" olarak tak- dim edilen "Kadın Kadındır" "Yeni Dalga"ya Godardla Vadim ve Bois- rond'dan çok büyük bir espri getir- miştir. Godard bu yeni filminde de yine çarpıcı ve kişi -davranışlarına göre matematikleştirdiği bir montaj usülünü kullanmıştır. o "Serseri A- şıkiar"daki uzun yatak sahnesine benzer bir başka uzan fakat sıkıcı olmayan Charles Aznavour'un bir şarkısı üzerine kurduğu sahneyi bu yeni filminde de eksik etmemiştir. Küçük bir apartman katı sokaklar, bir bar "Yeni Dalga"cı rejisörün fil- mini geçirdiği"mekan"lardır. Festival son üç gün içinde -bu a- rada en başarılı rejisör olarak İng- mar Bergman'â ve en başarılı film "İkuru - Hayat" filmiyle Ja- ponya'ya verilen David O. Selnizek armağanlarının arkasından- Türk filmi "Kırık Çanaklar"la, Antonioni' nin "La Notte - Gece" (İtalya), Bern- hard Wicki'nin "Das Wunder des Malachias - Malachias Mucizesi" ve Philippe de Broca'nın "L'Amant de Cing Jours - Beş Günün Sevgilisi" adlı filmlerin gösterilmesiyle son bu- lacak ve kazananlara armağanları törenle dağıtılacaktar. 33