— Efendim, Selim Sarperin isti- fası hikayesiyle e bir açıklama yapmıyacak mısın Gürsel suali ei ve gülerek dinledi, sonra ağır ağır e ima başladı. Başkanın ilk söz "— Sarper istifasını geri aldı" ol- du. Meselenin gerekçesini de şöyle i- zah etti "“—Sarper, benim kendisi hakkın- daki itimadımın sarsıldığını zanne- derek istifa etmişti. İtimadımın sar- sılmadığını anlayınca vazgeçti. Me- sele bundan ibarettir Fakat mesele bir. defa Bakanlar Kuruluna intikal etmişti ya.. Başka bir gazeteci hemen başka bir sualle arkadaşını destekledi: —Acaba, akanlar Kurulunda başka bir değişiklik olacak mı? Gürsel belli ki bu suali bekliyor- du. Derhal cevaplandırdı: "—Şimdilik bir odeğişiklik (o yok. İlerisini Allah bilir. (o Fevkalâde bir hal olmazsa, evvelden de ifade etti- gim gibi, biz bu kabine ile seçimlere gitmek niyetindeyiz." Gene bir sessizlik oldu. Anlaşılan gazeteciler, salondaki boğucu sıcak- tan pek perişanlamışlardı, sual so- racak halleri kalmamıştı. Masanın sol ucunda oturan, bir muhabir,bir " nışmalarıyla ilgiliydi. Muhabirin işit- tiğine göre, Yassıadada bazı karar- lar alınmıştı ve bunlar M.B.K. nden geçtikten sonra tekrar Yassıadaya gönderilmişti, infaz bekliyordu. Baş- kan bu suali kaşlarım hafifçe çata- rak dinledi ve tek kelimeyle cevabı- nı verdi: "—Yalan!" Bu defa başka muhabirler de Yas- sıadayı bahis konusu ettiler. Bir mu- habir, M.B.K. üyesi Sami Küçükün bir beyanatım ele alarak: "—Paşam, Yassıadada verilen İ- dam kararları aynen tatbik edilecek- miş, doğru mu?" şeklinde bir sual sordu. Başkan bu suali de ayni soğuk- kanlılıkla cevaplandırdı. Böyle bir şey olamazdı. Bu tip beyanlar, hukuk ni- zamım zedelerdi. Gürsel devamla: — Hem bunu bana değil, beyana- tı veren zata sorsanız daha iyi eder- siniz" dedi. Fakat cam biraz sıkılmışa benzi- yordu. Nitekim, bunu: "—Hiç kimsenin bu kabil beya- natlar vermeğe hakkı yoktur. Bu gi- bi meselelerde evvelden fikir beyan etmek, hukuk düzenini zedeler" söz- leriyle ifade etti. AKİS, 10 HAZİRAN 1961 Gürsel konuşuyor Tatlı. sözler Yılan hikâyesi u arada sevimli bir kadın muha- bir, günlerdir üzerinde kafa yor- duğu, fakat bir türlü içinden çıka- madığı bir meseleye temas etmek Üzere: "— Paşam" diye söze başladı. Gürsel, başım sesin geldiği tarafa çevirdi ve muhatabına kulak verdi. Kadın muhabir devam etti: "“—Selim Sarper meselesinin üze- rini örten sır perdesini kaldırdınız. YURTTA OLUP BİTENLER Bir de su Cemal Madanoğlu mesele- sini aydınlatın." Gürsel gevrek bir kahkaha attık- tan sonra konuşmağa başladı: "—İşin içinde bir sır falan yok, canım. Madanoğlu izinliydi. İzni bit- ti, gelecek." Bir gazeteci hemen atıldı:. "—Acaba ne zaman, Paşam?" Gürsel gene ayni mütebessim ifa- de ile: "—Ben, önümüzdeki hafta içinde geleceğini zannediyorum" diye cevap verdi ve önceki sualin cevabına geç- ti; --Ortada sır perdesi yok. Orta- da sâdece kızmak var, kızdırmak var. İnsanlar birgün gelir kızgınlık- larını unutur ve normal yola girer- ler." Kadın muhabir ellerini sevinçle çırptı ve teşekkür etti. Artık merakı zail olmuştu. Başkan Gürsel sual sor- mayan gazetecilere, gülerek: "— Haydin, bekliyorum" dedi. Bundan cesaret alan bir muhabir, ile ilgiliydi. Gazeteci, diğer arkadaş- ları gibi, bu malüm parti mensup- larının kasaba kasaba dolaşarak Re- ferandum için kırmızı oy dağıttıkla- rını öğrenmişti. Doğrusu, bundan endişe ediyor ve İhtilâlin Başından bu husustaki fikrini soruyordu. Fa- kat Başkanın, bu meseleye pek do- kunmak istemediği o anlaşılıyordu. Nitekim, bir lâtife ile suali geçiştirdi. Belli ki bu meseleyi o da bie ve hayli üzülmüştü. a, gene de ne- şesini kaybetmemeğe çalışarak EE teciyi cevaplandırdı: "— Referandumla ilgili bir mese- ve bu hususta bir şey söylemiyece- gim." Temcit pilavı Herkes, bu toplantıların omalüm sualinin ne zaman geleceğini, bi- raz mütebessim bekliyordu. Nitekim, biraz sonra M.B.K. üyelerinin Refe- randumla alâkalı demeçlerini beğen- mediğini ifade edecek olan "politiko gazeteci", beyaz elbiseleri içinde şöyle bir sallandı ve suali bu defa biraz de- gişik şekilde sordu. Ancak bunu ya- parken, önümüzdeki hayat tara için- de Devlet Başkanlarının nasıl seçi- leceği, Cumhurbaşkanlığına adaylık koyup koymama diye bir konunun bulunup bulunmadığı hususunda fas- la fikir sahibi olmadığım da belli et- ti. Sual şuydu: —Seçimlerde ordudan istifa edip Cumhurbaşkanığına adaylığıma ko- vacak mısınız 13