10 Temmuz 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

10 Temmuz 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tatlı Delilik Ahmet Emin Yalman yeveniklerin sempati ifade eden bir tâbiri vardır: “Folie douce — Tat- lı delilik” İnsan, Ahmet Emin Yalmanın yazıtlarını okurken bu tâ- biri hatırlamazhk edemiyor. Üstadın, meslek olarak gazeteciliği seç- miş, olması Katolik kilisesi için pek büyük bir kayıp olmalı. nie'si ile Yalman, günah çıkartimada üstüne adam bulunmayan bir ka- tolik papazı olurdu. Üstad şu anda, karsısına bir kaç "günahkâr" almış bulunuyor. On- ları zorluyor da, zorluyor. Günah çıkartın, diye! Ali Fuat Başgile ses- leniyor; "— Sorarım size, Sayın Ali Fuad Başgil, tövbe etmenin, doğru yo- lu tutmanın, şöhret ve başarı yolundaki her türlü arzu ve meyillerini- zin gerçekleşmesi imkânını o istikamette aramanın, dürüst münevver- lerin ve anlayışlı vatandaşların saygısına lâyık bir hâle gelmeğe çalış- manın zamanı gelmemiş midir? Milletimiz, tövbe eden, doğru yolu ta- ze bir imanla seçen adamlardan hoşlanır ve geçmişteki hatâları cömert- çe affeder. Bu gerçeklerin karşısında sizi kendi yicdanınızın huzurunda nefis muhasebesine çağırıyorum, sayın Başgil. Arkadan, Bölükcbaşıyı huzurunda, diz çökertiyor: "— Buna aklanmayınız, sayın Bölükbaşı... Türk milletinin akla karayı birbirinden ayıracak bir olgunlukta olduğuna inananlar, mille- tin neticede mutlaka doğru yolu seçeceğine iman edenler daima haklı çıkmışlardır. Şer ve hayır kuvvetlerinin ayrıldığı bu dakikada şer tara*, fında görünmekten hazer ediniz. Böyle bir gidiş, size de etrafınızda- ki şahsiyet sahibi insanlara da ve saflarınızdaki genç hukukçulara da yakışmaz Sonra, geliyor sıra Nihat Erime: "— Hatâlarınızı tamir etmeniz mutlaka lâzımdır. Tamirin de yolu, hatâ ettiğinizi, ayağınızın kaydığım, buna üzüntü duyduğunuzu saf- vetle itiraf etmeniz, böylece size, 1950'den evvelki Nihat Erim hâli- ne tekrar geldiğiniz kanaatini hepimize vermenizdir. Bir zamanlar çok yakın ve samimi olan dostluğumuz hesabına sizden rica ediyorum, Nihat Erim bey; Hatânızı açık kalble tamir et- mekten Kİ Hatânızı itiraf etmek ve milletten af dilemek sizi küçültmez, yükseltir Papa olacak adam ama, işte kader onu, gerçek istidatların* Tam, körletecek bir sahaya sürüklemiş. Şu dünyada, ne kıymetler kaybolu- yor, değil mi 18 olmamıştı. Nitekim AKİS bu konuya o zamanlar temas ederek, iki gazete- cinin gayrimevkuf olarak muhake- me edilmelerinin gerektiğini savun- muştu. Haber Bâbıâllde o duyulur duyul- maz muhabirler hemen seferber ol- dular ve meslektaşlarının başlarına gelenleri öğrenmeğe çalıştılar. Ne var ki, her iki gazeteciyi de bulmak mümkün olmuyordu. Bir zaman son- ra, Nesinin Balmumcudan ayrılır ay- rılmaz Cağaloğlundaki bürosuna git- tiği, İhsan Adanın ise soluğu Esen- tepedeki evinde aldığı anlaşıldı. Ga- zeteciler paçaları, sıvadılar, telefon- ları çalıştırdılar. İlk yakaladıkları A- ziz Nesin oldu. Nesin meslektaşları- nı neşeli bir şekilde karşıladı ve du- rumu izah etti. Profesör Naci Şen- soy başkanlığında toplanan beş kişi- lik bilirkişi heyeti, bahis konusu ya- sıları bir kere daha incelemiş ve ya- zılarda bir komünizm propagandası olmadığını o bildiren bir rapor tan- zim etmişti. İşte, geride bıraktığımız haftanın sonunda, cumartesi günü 2 numara- lı İstanbul Örfi İdare Mahkemesin- de duruşmaya başlanmış ve neticede sanıkların (o muhakemelerinin gayri- mevkuf olarak devamı karara bağ- lanmıştı. Bunun üzerine de duruşma nın hemen akabinde İki sanık salıve- rilmişlerdi. Gazeteciler meseleyi an- layınca pek sevindiler ve Nesine ihti saslarını sordular. Nesin gülerek: "— Sosyal adalet kelimesi artık yeni Anayasada da yer almış bulun- maktadır. İnşallah bu kavramlar yerleşir de, insanlar sosyal adalet kelimesini rahatlıkla kullanabilirler" dedi Fakat çok yorgundu, daha fazla konuşmadı. Bu sırada bir başka grup Adayı kıstırmıştı. Fakat Taninin es- ki Umumi Neşriyat Müdürü çok az konuştu ve sâdece: “— Her şey gelir geçer" dedi. Basın câmiasındaki memnuniyet, iki meslektaşın hürriyetlerine kavuş- masından ileri geliyordu. Yoksa, sos- yal adalet kelimelerini (kullanmak, Aziz Nesinin iddiasının aksine, Tür- kiyede zaten suç değildi. Suç olan, mevcut olmayan bolşevik adaletinin propagandasını yapmaktı ve iki ka- fadar sosyal adalet değil, bolşevik adaleti istediklerinden dolayı töhmet altında bırakılmışlardı. Sosyal ada- let Türkiyede aklı başında herkesin idealidir. Bolşevik adaleti ise, bir kaç sapığın arzusudur. Hâdisenin memnunluk uyandıran tarafı adalet son sözünü söylemeden fikir suçlula- rının kilit altında tutulmaları usülü- ne son verilmesidir. AKİS, 10 TEMMUZ 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: