KADIN İstanbul Yardımsevenlerin "beş çayı" Şaat 5'e geliyordu. Güneş hâlâ çe- kilmemişti ve Oo kavurucu bir sı- cak hâlâ etrafı yakıyordu. Emprime pardesü takımı giyinmiş kadın Modada dolmuştan Lütfibey sokağına saptı ve Lo- zan Klübünün kapısında durdu. Ka- pıyı çalmak lüzumunu oduymamıştı, çünkü kendisinden evvel gelen iki hanını bu işi yapmışlardı. Henüz içe- ri girmişlerdi ki, kapı bir kere daha çalındı. Hâdise, geride bıraktığımız haf- ta, perşembe günü. cereyan etmek- Lozan Klübünün kapıcısı sık sık kapıyı açmak zorunda kaldı ve her defasında da değişik bir yüzle karşılaştı. Bunlar, klübün müdavimi olan üyelerden değillerdi, fakat ka- pıcı buna hiç te şaşmadı. Yaz baş- langıcından beri Lozan Klübünde tertiplenen perşembe çayları çevrede ilgi toplamaya başlamıştı ve bir hay- li de kalabalık oluyordu. Çayı, Yar- dımsevenler Derneği Kadıköy Şube- si, yardıma muhtaç vatandaşlar ya- ralına düzenliyordu. Çaya daha çok kadınlar rağbet ediyorlardı. Halbuki, tertipçi Üyelerin dâima gülerek tek- rar ettikleri gibi, giriş, erkeklere de serbestti. Atatürkten hatıralar K üsük, fakat şipşirin yeşil bahçe- de, kenarda bir masada Oturan kır saçlı, zeki bakışlı, gözlüklü, orta yaşlı kadın, demli çayını içerken ma- sa arkadaşlarına tatlı tatlı birşeyler anlatıyordu. o Atatürkün ismini du- yan yan masalar da konuşma ile ilgi- lenmeye başlayınca, kır saçlı kadın sesini hafifçe yükseltti: " — Yardımsevenler Derneğini İlk defa, Yoksul Kadınlara Yardım Der- neği olarak kurmuştuk. Fakat balo- muza gelen Mustafa Kemal bu adı "Ben, Türk kadınına yok- sul tAbirini yakıştırmıyorum. Kuru- munuzun adı meselâ, Yardımseven- ler olabilir' dedi." Konuşan kadın Zehra Duydaldı ve Yardımsevenler Derneğinin Ka- dıköy Şubesi Başkanı bulunuyordu. Kendisi 1928 yılından beri Yardımse- venlerde çakmaktadır. Atatürke ait birçok hatıraları, Atatürkle resimle- ri vardır ve Atatürkün hayır cemi- yetteriyle nasıl yakından ilgilendiği- ni anlatmaktan dâima zevk duymak- tadır. Yardımsevenler Derneği, memle- ketimizde hakikaten pek çok iş gö- 26 ren ve bir küçük yardım derneği ol- maktan çıkıp, büyük bir yardım mü- essesesi olmayı başaran nâdir hayır kurumlarından biridir. Adı, bilhassa bugünün yardım zihniyetini çok iyi bir şekilde ifade etmektedir. Zehra Duydalın anlattığına göre, dernek yalnızca yardıma muhtaç kimselere yiyecek, giyecek vermekle veya yal- nızca talebe okutmakla yetinmemek- te, atölyelerinde barındırdığı yardı- ma muhtaç vatandaşları bir iş sahi- bi yapıp, onların ekmek parası ka- zanmalarını da sağlamağa çalışmak- tadır. Her şubenin henüz bir atölye- si yoktur ama, asıl gaye budur. Me- selâ Kadıköy Şubesi, şimdilik yalnız- ca ilâç ve yemek yardımı yapmakla iktifa etmektedir. Tıbba devam eden toplayıp, yerine yerinde harcamak meselâ Amerika- Bu. eski esyalari vermek, bunları davasıdır. Bu usül, da senelerdenberi tatbik edilmekte- dir. Halk giymediği, küçülmüş veya modası geçmiş giyim eşyalarım mu- ayyen zamanlarda muayyen yerlere verir ve müesseseler bunları dağıtır- lar. Yardımsevenler gibi mahalli teş- kilâtlan bulunan ve her muhtaç kim- seyle ayrı ayrı meşgul olan bir mües- sesenin bu işi kolaylıkla başaracağı şüphesizdir. Yardımsevenler bundan böyle her türlü giyim ve ev eşyası kabul edecektir. Bunları muhtaç şa- hıslara dağıtmak üzere bir çalışma programı hazırlamış bulunmaktadır. Vakıa, bu tip yardımlar öteden beri zaman zaman yapılırdı ama, bu, memleketimizde ilk defa teşkilâtlan- ma yoluna giden bir teşebbüstür. Yardımsevenlerin çayından bir köşe Maksat yardım olunca... iki talebeleri vardır, bir diğeri de Enstitüde okumaktadır. Yenilik KLM b Kadıköy Şubesi her Deniz Klübünde büyük bir yen vermekte ve bu ananevi kokteylinden günlerce bahsettirmek- tedir. Yıllık bütçesini de böylece doğ- rultmaktadır. Bu klâsik para topla- ma usülleri yanında bugün, yeryü- zünde bütün dernekler yeni birşeyler yapmak, kendilerinden bıktırmadan para toplamak, etrafa yük olmadan birşeyler başarmak zorundadırlar. Tanınmış bir klüpte devamlı bir çay günü tertiplemek fikri işte böylece doğmuştur. o Yardımsevenler Derne- ginin bütün yurtta tatbik ettiği yeni bir usül de çok başarılı olmaktadır. Zehra Duydal, sözlerinin burasın- da birden durdu ve: "— Aramızda bir gazeteci arka- daş var, o sordu da, ondan anlatıyo- rum. Yoksa, burada iş konuşmayız. Burada, oturup eğlenmek üzere top- lanmış bulunuyoruz" dedi. Derneğin faal üyelerinden genç eczacı Sevim Terem bu sözleri pek beğenmişti: — Kmin olun, yanımızda ne üye kaydı defteri var, ne de dağıtılacak broşür. Şimdi Meral Özişi bekliyo- ruz. Hem size güzel piyanosunu din- letecek, hem de arzu ederseniz plak koleksiyonundan güzel parçalar ça- lacak" diye ilâve etti. odada, güzel bir akşam başla- Üyeler de, davetliler de gayet memnun görünüyor, çaylarım yu- dumluyorlardı. mila AKİS, 10TEMMUZ 1961