YURTTA OLUP BİTENTLER Hemen her toplantıda sorulduğu için suali Başkan yadırgamadı, gül- dü. Sonra hayli eğlenceli bir muha- vere başladı, "-Ben millete ne vaad ettim? İ- şim bitince çekileceğim, dedim.-" a efendim, millet sisi isti- yor." "-Ben millete verdiyim sözü tu- tacağım. Millet isterse; o zaman dü- şünürüm.' Beyaz elbiseli gazeteci pek mem- nun olmamıştı. Başkam bir türlü is- tediği gibi konuşturamıyordu! Üste- lik, Başkan sordu: "—Hem millet, bu arzuyu nasıl izhar edecek ?" Başkan, karşısındakini tanıyor ve ne maksatla sual sorduğunu biliyor- du. Gazeteci bu defa başka bir yola girdi: — Başkanlığa adaylığınızı koy- mak için M.B.K.nden aynlmıyacak misiz?" Belli ki üstad, meselenin aslım da- hi bilmiyordu. Başkan, bunu açıkla- mak lü UL ydu: "—Komiteden ayrılmak yok. Ko- mite. Meclis toplanınca zaten Senato halini alacak," Sonra da, geçen hafta AKİS'in verdiği bir haberi teyid etti. Senato teşkil edilir edilmez M.B.K. üyeleri askerlikle ilgilerini kesecekler ve si* vil olarak politika hayatının içine gireceklerdi, Böylece ordu, politika- nın dışında bırakılmış zer dani Baş- kan, bu husustaki fikri —Zaten Komite üyelerinin hep» sinin askerlikten (ayrılmış olmaları lâzım" sözleriyle özetledi. Daha ciddi bonolar poz elbiseli zat cevabını alıp, fasıl böylece kapanınca, gazeteciler da- ha ciddi konular üzerine eğilmek lü- zumunu duydular. Başkandan öğren- mek istedikleri pek çok şey vardı. Bir gazeteci, Dışişlerindeki tâyinlere dokundu ve eski devrin adamlarının tekrar eski vazifelerine atandıkları- nı duyduğunu ifade etti ve bunun doğru olup olmadıkını sordu, Başkan bu sualle de "—bBöyle bir şey yok" diye cevap verdi. Konu» parti liderleriyle yapılacak yuvarlak masa toplamı ısına dökül- müştü. Bir gazeteci “-Parti liderleriyle toplantı ya- pacak mısınız?" dedi Başkan buna da kısa bir cevap —. yetindi: ava müsait olduğu gün... Suallerin gene arkası kesilmişti ki. Başkan gülerek yeniden ikazda bulundu: "—Evet... Demek bitti?" Sonra, Sıtkı Ulaya döndü ve: 14 Hem ziyaret hem ticaret! Şepinin başında Ord. prof, sı- fatını âlayıvala ile taşıyan Ali Fuat Bavulun yaman bir iş adamı olduğu ve paraya taal- uk eden menfaatlerini mü- raltuna yazdığı ve AKİS'te ya- yınlanan meşhur mektubuyla zaten sabittir, Ama üstatadın, Son Havadis gazetesine verip, çömezleri tarafından birinci kayranın tepeninde, dehşetli bir portre ile ve pabuç kadar harf- lerle neşredilen "demeç"i oku- unca omeriyetin bu kadarına gülmemek imkansız oluyor. Ali Fuat Başgilin demeci, Ali Fuat Başgil tamamı tamamına 22 satırdır, İşte, bu müthiş demecin gaze- tede, gene tamamı tamamına 11 satır tutan ilk yarısı: — Üç dört gün için dinlen- mek üzere Erdeğe gitmiştim. Hususi bir şirket tarafından a- çılan büyük ve modern Tufan idaresindeki otel doğrusu pek temiz, rahat bir otel, Hele önü- nüzdeki deniz manzaralarına hiç doyulmuyor. Çok memnun ve yalin olarak döndüm." stad, hazır elin değ- islem ilave edivereydin ya: uma, pazar ince Saz; sair günler hokkabaz! Dışar- dan meşruhat getirilmemesi rica olunur.. Fiyatlarımız ten- zilâtlıdır!" e ama, sormuyorlar" Bir muhabir, bu ikazdan Sl zeteciye ayi baktı ve: -Güzel bir hadisedir. Güzel bir hadmeley sonra daha ferah konuşu- lur" Kani ecilerin gene sesi kısılmıştı. Başkan, “Sıtkı Ulaya dönerek —Sormuyorlar, ama ben sebebi- ni biliyorum" dedi. Ulay ise : " Efendim, arkadaşlar hali iş- bada da. ondan" cevabını verdi. ui gülümsedi: " yok, cevap vermek Zor- dur. Zordur ama, sual sormak daha zordur," İşte. A.P. meselesi bu sırada or- taya atıldı. rselin eski neşesi pek kalma» u bekliyordu, Zaten da bu inançtı. sabrının kaynağı ira emel e ni arkası ie Aydı nokta da kalmamıştı. Gürsel, bir ui daha: "—Galiba bitti?" diye sordu. Basın mensupları ayağa kalkmış- lardı. Gürsel dinç bir şeklide yerin- den doğruldu, basın mensuplarını sevgiyle selâmladı ve: — Teşekkür ederim" dedi. Arkasında maiyeti erkânı olduğu halde dış salona çıktı. Saat tam 10.34'dü. Başkanın Referandum ari- fesinde yaptığı basın toplantısı 34 dakika sürmüştü. zi M.B.K. Uzun süren tatil Bitirdiğimiz ikinci yansın- da, perşembe günü, 47 69 82 nu- maralı telefon, gene İstanbulda zili en çok çalan telefon oldu. Devlet ve Hükümet Başkanı Gürsel bir basın toplantısı yapmış, kendine göre müs- i MB.K. vr Madanoğlu kında sorulan bir suali öeyü ile mıştı, Milli İnkılabın babacan lideri- ne gör! e Madanoğlunun izni bitmişti ve Selecek hafta İstanbulda Anka- raya, dönecekti. Üstelik, Madanoğluy- la ilgili bir sır perdesi de yoktu. Ferahlık verici haberin Ankaradan İstanbula ulaşması tabiatiyle uzun sürmedi. İstanbul gazetelerinin çile- keş siyasi muhabirleri sevinçle tele- fona sarılarak, artık ezberledikleri AKİS, 10 TEMMEZ 1961