YASSIADA DURUŞMALARI hak hırsızlığı bulunmayan, fakat gö- diklerin, Yar: ıl: urbanoğ- luların fasilesinden..- ve sa- lonunda bulunduğunu unutup Kalkın- ma ve Parlak İstikbal mubulları çek- meye başlayınca Başkan tarafından dışarı atılmıştı. Bunun üzerine salon- da bulunan Heri şürekası İleri geri sözler sarfına kalkışmışlar, Ada va- zifelileri onları da toparlamışlardı, Örfi İdareye sevkedilen şüreka için- de Ayşe Derinin suçlu olduğu netice- sine varılmış, ötekiler tahliye olun- muş, ateşli kız Balmumcuya sevke- dilmişti. iri İlerinin, b gönül huzuru vermek maksadıyla hâdisenin hemen Eris günü Adaya koştuğu anlaşılıyordu. Nitekim perişan kafi- lenin salona giriş ve çıkışında Bayan Jleri cesaret İlham edecek, iyi olduk- metin davrandıklarını genç gazeteci Beyhan Çenkciyi yirmi gün- yas sı ada da - ki mahkeme Başkanın müdahalesi - ne rağmen yuha- lanıyorlar. Düş- müş a a - leyhinde vaziyet almak, hele bunu açıkça belirtmek bizim milli ananelerimiz* uygun değildir. "Düşenin dostu olmaz" sö- zünde bir doğru taraf bulmakla be- pl bu daha ziyade maddi men- tin bahis konusu olduğu ve şah- si i münasebetlerin 'kastedildin hal- ler için söylenmiştir. Yoksa, en zi- yade suç işlemiş kimselerin dahi kudreti ellerinden kaçırıp da peri- şan hale düştüklerinde âmme vic- danı kendilerini Türkiyede himaye kanadı altına almaktadır. Bunu, bir milli vasıf değil, bir milli zaaf sa- yanlarımız ve bundan şikâyetçi o- lanlarımız çoktur. Zorlu Karşıkarşıya bulunan bir hakim la bir sanık arasında merhamet his- lerini tahrik eden elbette ki ikinci- sidir. Bunun yanında cesaret, cela- det ve kahramanlık gibi tutumların bu memlekette beğenilen, takdir e- dilen hareketler olduğu, kabadayı- lığın cemiyet içinde tutulduğu da bir gerçektir. Buna rağmen Tevfik lük taze karısının yanından aldırarak Ankara Hiltonun taş duvarları arka- sına attıran Tevfik İleriye anlatacak hareketleri esirgemedi. Bayan İleri- nin hemen yanında Hasan Polatka- nın, Hayreddin Erkmenin genç ve na- ik hanımları oturmaktaydı. Diğer bir dinleyici sırasında ize -ama C blo- kunda- M.B.K. nin iki üyesi, Fikret Kuytak ile Suphi Karaman aileleri mensuplarıyla birlikte (duruşmaları takip ediyorlardı. Sanık iskemleleri- nin bir çok sakini, yazlık Kurmay Al- bay elbisesi içindeki Kuytakı tamdı- ar ve birbirlerine göstermekten ken- dilerini alamadılar. Duruşmalar, mahiyeti itibariyle Anayasaya aykırılığı üzerinden Salâhiyet Kanununun, üstelik çıkarı- lış şet zmn da tamamile hü- küm unduğu kb bütün EE ER m lar koyı İpler kimin Elinde ? anunun, bu vasfı bundan aylarca evvel, mesele Yüksek Soruşturma Kurulunda incelenirken ortaya gıktı. Meclis zabıtlarını dikkatle inceleyen kurul iki katibin iki sözü üzerinde dikkâtle durdu. Hatiplerden biri Tur- han Feyzioğluydu. C.H.P. li sözcü, Agah Erozanın başkanlık çişi ilk turumda sözlerini 15 imz. taşıyan ve tasarının yeri oya konulmasını i is- teyen bir (Otakdim ettiğini söy- lemekle bitirmişti. Fakat Kurul, son oturuma başkanlık eden İbrahim Ki- razoğlunun bu takriri dikkat nazarı- oya b meyenler." "337 mevcudun ittifarıyla" kanunlaş- tığını bildirmişti. £ Sözleri Kurulun dikkatini çeken ikinci hatip, Kirazoğ- lunun ta kendisi oldu. Kirazoğlu daha sonra, açık oylama isteyen 16 imzalı Şirretler! İleri veya Fatin Rüştü Zorlu, Him- met Ölçmen veya Nusret Kirisçioğ- rinin lu, yahut Samet Ağaoğlu gibi tip- lerin o jimnastikhaneden bozma gü- zel duruşma salonunda horozları- dıklarında niçin bir nefret ifadesine yal açtıkları, üzerinde durulup dü- şünülecek bir husustur. Türk milleti ye Gi, ve kahramanlığa n bir topluluk olmakla beraber irretliği asla tasvip etmeyen bir karaktere sahiptir, Şirretlik bizim ananeleri- mize göre makbul değildir ve şir- retlikle vekar arasındaki fark akla kara arasındaki fark kadar kolay teşhis olunmaktadır. Yassıadadaki bir kocaman düşük kafilesi içinde sadece şirretlerin çıkmış olması tu- tumunu -Başkan Başolun geçenler- de belirttiği gibi- bir politika haline geri olan Celâl Bayarı bütün “en asil"i saydırmaya yetmiştir. Sade- ce bu, mukadde- ratlarımıza el koymuş İnsanla- rm karakterleri Yassıadada bu güne kadar bir sanığın tek kaş ul ad- dedilmemişse, bu nun sebebi o çı- Ölçmen kışlardan hiç bi- rinin âmme vic- danını tatmin et- memesinden iba- rettir. Niçin söy- lememeli ki dü- şük diye adlandı- rıl kimselerin asıl düşüklüğü - nün, iktidarı kay- betmelerinden de gil insan olarak yapılarından gel- diği Yassıadada pek açık ve hazin şeklide ortaya çıkmıştır. Bir Zorlu veya bir ilerinin, yahut bir Himmet Ölçmenin medeni cesareti ancak ba- trarak konuşmaktan ibaret say- maları ve bunu şirretlikle karıştır- maları dinleyicilerin ister istemez yuha çekmeleri yolunu Yassıadada açmakladır, İhâlallerden sonra kudretlerini kaybedenlerin, son derece suçlu ol- salar dahi akıbetlerine vakarla kat- landıkların i İleri salleri tarihte yok değildir. Bun lar, bütün gü- nahlarının Ooya- nında hiç olmaz- il mertlik paye- ini kazanarak e- bediyete intikal etmişlerdir Bizimkiler ora- ya, sadece gü- lünç olarak gidi- yorlar. Ağaoğlu AKİS, 5 HAZİRAN 1961