SİNEMA Filmler Tenkitçilerin "10 Film'i Bir ara her yıl tekrarlanarak gele- nek haline getirilen -yalnız bir ge- çen yıl sekteye uğrayan- İstanbullu sinema tenkitçilerinin "Yılın en iyi 10 filmi" seçmesi bu yıl, geride bırak- tığımız haftanın sonlarında, cumar- tesi günü yapılıp açıklandı. Buna göre listede baş köşeyi François Truf- faut'nun "Les Ouatre Cents Coups -400 Darbe"si işgal etmekte, sonra sırayla, Jean-Luc Godard'ın "A Bo- ut de Souffle-Serseri Aşıklar"ı, Ka- rel Reisz'in "Saturday Night And Sunday Morning-Sevişme Günleri", Bernhard Wicki'nin "Die Brücke-Kö- tapriT'sü, Claude Chabrol'un "A Do- uble Tour-Tehlikeli Alâka"sı, o Jack Clayton'ra "Room At the Top-Tepe- deki Oda"sı, Joseph Losey'in "The Concrete Jungle-Suç Altında"sı, Billy Wilder'in "The Apartment-Garsoni- yer"i Alfred o Hitchcock'ın (o “Verti- go-OÖlüm Korkusu" ve nihayet. Philip Leacock'ın "The Rabbit Trap-Tavşan Tuzağı" gelmektedir. Tenkitçiler bu yıl için' "Yılın en başarılı" ve kadm-erkek oyuncularını seçme- mişler fakat buna karşılık, olarak Türk filmleri arasından da üç- lü bir seçme yapmışlardır. İstanbul Belediyesinin sessiz sedasız başlayıp ancak ortalarında alevlenen ve sonun- da balon gibi sönüveren Türk Film- leri Yarışmasında en iyi film arma- ğanını kazanan Memdun Ünün rık Çanaklar"ı, hayli oy toplama- sına karşılık, yine de üçün arasına girememiş, bunun yerine tarih tut- mazlığı yüzünden yarışmadan çıka- rlan Atıf Yılmazın "Suçlu"su üçün- cülüğü, tenkitçilikten sinemaya ge- çen Halit Refiğin "Yasak Aşk"ı İkin- ciliği Atillâ Tokatlının talihsiz de- nemesi "Denize İen Sokak"| da ten- kitçilerin listesinde birinciliği kazan- mışlardır. Birinci ve ötekiler Şinemaya tenkitçilikten (geçmiş François Truffaut'nun ilk ouzun metrajlı filmi "Les Ouatre Cents Co- ups-400 Darbe", yeni yetişen çocuk- larla ana-baba arasındaki karşılıklı münasebetlerden her zaman doğması mümkün sosyal ve ruhi bir takım problemleri ele almakta ve enine boyuna işemektedir. Son derece ba- sit bir hikâyeyle Trufaut, çocuk kah- ramanının' dış dünyasıyla üç dünya- yasını birbirine paralel bir gelişim- de vermektedir. Çoğunlukla da dış dünyanın içe ağır basan tesirleri- zerinde durmaktadır. Çevre, şaşmaz bir gerçekçilikle Truffaut'nun kame - 34 "Kı-, rasına, oradan da sinemaya akset- mektedir. Rejisör, "Les Ouatre Cents Coups-400 Darbe"sinde acı, ama yıl- mayan bir tenkitçidir. Truffaut, herkesin ayakbağı Ol- duğunu söylediği ve bunu duya duya inanmış ve kendisi de kabullenmiş küçük Antoine'ı geçmiş serüvenlerine de dayanarak ustaca sürdürmekte, hattâ bir bakıma ortaya da çıkarmak- tadır. Baskıdan kurtulmak, kendi ba- -ına olabilmek için ıslahhaneden ka- çan Antoine-filmin son bölümlerinde- durmadan koşar, koşar ve ansızın denizle burun buruna gelir. Deniz, Çizginin dışındaki "A Bout de Souffle-Serseri Aşık- lar", Fransız "Yeni oDalga"sın- dan Jean-Luc Godard'm filmidir o ve senaryosu François Truffaut fından yazılmış ve bir başka Dalga"cı rejisör Caude Chabrol da, filmin teknik müşavirliğim yapmış- tır. "A Bout de Souffle-Serseri Âşık- lar'da, günümüzde çeşitli problem- lerin baskısı altında ezilmiş, savaş sonrasının kişiliğini okaybetmiş, bir- birini takip eden ' başıboş gençleri konu edinilmektedir. Ele alman kah- ramanda her çeşit sorumsuzluğa rast- lanmaktadır. Michel (J. P. Belmon- do) büyük bir rahatlıkla otomobil çalıp, satmakta,ve hayatını bu yoldan Bernhard Wicki'nin Savaşa giden çocuklar aşılması ve geçilmesi İmkânsız bir engeldir. Antoine kalakalır. Bütün sa- vaşma gücünü kaybetmiş ve yenil- miştir. İşte o zaman kendisini bu çe- şit bir sona hazırlayan topluma kar- şı döner, kaskatı fakat kin dolu ve herkesi suçlayıcı bakışlarım seyirci- nin gözlerine diker. Truffaut, usta fotoğrafçısı oHen- ri Decae'nin de yardımıyla, bütün bu olanları tabii görüntüsünde vermeye çalışmış ve bunu başarmıştır da... Göz boyamacılığından uzaklaşılarak, gerçekteki gibi verilen asıl çevre ya- lın ve sevimsizdir. Bu sevimsizlik, se- yirci için belki de alıştırıldığı o yap- macıktan uzak oluşundan gelmekte- dir. Ama unutulmaması gereken de, sinemanın sanat olarak asıl işinin bu olduğudur "Köprü"sünden bir sahne sürdürmektedir. Yine bir hırsızlığın- da kendisin! takip eden polisi öldü- rüp kaçar, ama bu öldürme olayı Michel üzerinde herhangi bir tesir yapmaz. Sevgilisini bulur, hergünkü hayatlarım yaşarlar. Michel, bilinçli olarak değil de içgüdüleriyle kaçma- nın, Romaya gitmenin bir kurtuluş olduğunu kabullenir, sevgilisini de (Jean Seberg) gitmeye zorlar. Reji- sör Jean-Luc Godard'm filminde aşa- ğı yukarı hemen herşey çizgi (o dışı- dır. Şimdiye kadar Türkiyede göste- rilen öbür "Yeni Dalga"dan bir Mal- te'in, bir Molinaro'nun, bir Boisrond'- nun ve bir Truffaut'nun filmlerine bakarak çok daha alışılmışın, kalıp- laşmışın dışına çıkma .çabasındadır. İşlemesine giriştiği hikâyesi yeni de- lildir. Fakat sinema uygulaması ve AKİS, 5 HAZİRAN 1961