EŞLERİNİN AĞZINDAN GÜNÜN ADAMLARI ve mutasarrıf olarak Anadolunun muhtelif vilayetlerinde dolaşıyor, her İstanbula gelişinde de ailesi ile, baba dostu Fuat Paşanın ailesini zi- yaret etmeği ihmal etmiyordu. Oğ- lu Selim Amerikan kollejini bitir- dikten sonra Tıp Tahsiline Alman- yaya gitmişti. Fakat orada fikrini değiştirdi ve Siyasi tümler okudu. İki dost sile bir araya geldikçe S e - lim beyin Almanyadaki macerala- rı, düelloları başlıca, konuşma mev- zuunu teşkil ediyordu. Selim beyin valdesi oğlunun aldığı kılıç yarala- rım, muzipliklerini anlatırken yeni yetişen Kamuran /anım da can ku- lağı ile dinlerdi. Aradanzaman ge ç- ti. Haydarpaşada büyük bir yangın oldu. Bir çokları gibi Fuat Paşa ai- lesinin da evleri yandı. Göztepeye taşındılar. Genç kız Erenköy Lise- sine devana ediyordu. Bir gün sınıf- ta arkadaşlarıyla gakalışn en; bir muavin kapıyı açtı: “3 Kâmuran Fuad, sizi Müdüriyetten istiyorlar" dedi. Genç kız üzerine çekidüzen verdi, açık kumral o saçlarının sol yanağının altından sarkan iri buk- lesini düzeltti ve dimdik Müdüriye- te girdi. Ancak başmuavin, "size bir ziyaretçi var" dedikten sonradır ki bir kösede duran uzun boylu, ma- hemen tanıdı: "Selim Ağabey!" Bi- ran evvelki azar işitme korkusunu unutmuş, mutebessim ilerlemişti. Muavin izah etti. Selim bey Alman- yadan yeni dönmüştü. Ailesi Fuat Paşalarının adresini yangından son- ra kaybetmiş, oğullarını Kâmuran hanımların nerede oturduklarım öğ- renmek için mektebe yollamışlardı. SEAKGRLAESİMİZ "-— Bensizigötürürüm." Hoca- sının dudaklarında hafif bir tebes- süm Mn rdi. — Kızım unutmayın, ders saa- tindeyiz" dedi. Bir kaç saat sonra evine dönen Kâmuran hanım, kapıda sarışın delikanlıyı buldu. Selim bey daha o zamandan adres bulmakta pak be- ceriksizdi, evi ancak bulabilmişti! Ama bulduktan sonra bir daha ora- dan ayrılmadı, iki genç bir hafta sonra nişanlandılar. Evlenmek için bir sene beklemeleri icap etti. Fuat Paşanın hanımı, kızının mektebi bitirmesini istedi. Düğün 1924 Son- baharında Adanada yapıldı. Gelin, 17, Güvey ise 26 yaşındaydı. Bir müddet gazetecilik yaptıktan son- ra Selim bey Hariciye imtihanları- na girdi. 24 Bayan Sarper evlilik vi çim tutan bir hikâyeyi anlatm olamıyor. Yeni nişanlı olüsklmi sı- rada Selim bey genç kızı karşısına alıp "Şimdiye kadar başımdan ge- çenlerin hepsini bilmeni isterim. Bundan sonra da bir hata yapacak olursam, emin ol ki bunu ilk benim ağzımdan duyacak sen olacaksın" demiş. Büyüklerin hayretten açılan gözleri önünde iki genç, delikanlı - nın hatıra defterini okumağa ko- yulmuşlar. Sarperin, aile in emi ha samimiyet Ve dürüstlük düstu- runa şadık kaldığı eşinin her halin- den belli. Hanımefendi dünyanın dört bir per "Amerikalılar yi diyor, "Selim mühim bir konuşma yaptı mı, tamdık, hattâ hiç hm rımızdan yüzlerce telefon, telgraf, mektup alırdık." Uzun zaman hariçte kaldıkları için Sarperler 1960 Martında Türki- yeye dönünce bir hayli şaşırdılar, İlk günlerden sonra Selim bey eşi- ne: " —Ben bu vazifede uzun zaman kalamam, hiç yerleşme" dedi. M ekete hakim olan havayı dışardan da duymuşlardı ama, bu kadarım tahmin imkânsızdı. Uzak- ta bile olsalar kendi başlarından da manidar bir hadise geçmemiş değil- di. İnönü Selim beye imzalı bir res- mini vermişti. Sarper de yanında Sarper eşi ve çocuklarıyla birlikte yapraklar dile (albümünden köşesinde geçen hayatlarına ait eğ- lenceli hikâyeler anlatıyor. Mosko- vada Büyükelçi olarak bulundukla- şahıslarına karşı daima . Orada da- ayrı salonlara alınırlarmış. nün, bu komünist Rusyada yapılı- yor! Sınıfsız cemiyette, salonlar ol- la sınıflı. Türk Elçileri daima baş salona alınırlarmış. Amerikada bulundukları devre eşinin en verimli seneleri olmu lim Sarper Birleşmiş Milletlerde, muhtelit komisyonlarda, meselâ Si- yasi Komisyon, Güvenlik Konseyi, Ekonomi Komisyonunda hem şahsı, hem de memleketi namına çok şe- refli vazifeler görmüş. Bayan Sar- çalıştığı bir Cumhurbaşkanı, saydı- ğı bir insan olarak, onun resmini di- ğer sevdiklerinin resimleri gibi ça - lışma veya oturma odasında bulun- durmaktan zevk alıyordu. Bunun hiç bir siyasi mânası yoktu, zaten memur olarak Sarper partiye men- sup değildi. Üstelik ecnebilerin kıy- met ölçüleri bizimkilerden başkay- dı. Onlar İnönüyü bir parti adamı olarak tanımıyorlardı. Her gittikle- ri yerde "İnönü çapında bir adama sahip olmak Türkiye İçin ne büyük şans" dendiğini duymuşlardı. Cumhurbaşkanı olduğu sırada Celal Bayar, ailesiyle Amerikaya geldi. Sarperler! ziyaret etti. Tabii, İnönünün resmini de gördü. Maiye- tinde bulunanlar (oObunu mühim bir AKİS, 5 HAZİRAN 1961