Haftanın İçinden Referanduma Doğru 8, süphesiz, "Eşeğini dövemeyen semerini döver" sözü bizim kelime bakımından fazla ince olmayan, fakat mana itibariyle pek yerinde bir tâbirimizdir. Anayasa çalışmalarının tamamlanıp (Referanduma giden yolun açılmasından bu yana girişilen bazı hareketleri görüp te, meşhur atasözümüzdeki zihniyetin halâ çok kimse - ye hakim bulunduğunu sezmemek imkânı yoktur. Ku- rucu Mecliste temsil edilen bütün heyetlerin ve partile- rin ittifakıyla çıkarılan Anayasayı kötüleme cesaretini kendilerinde bulamayanlar, gayesi aşikâr bir taktikle refarandum müessesesini oklarına hedef seçmişlerdir. Maksat, Anayasanın tasdiki usülünü itibardan düşür- mek suretiyle Anayasayı zayıflatmak ve Referanduma iştirak nisbetini mümkün nisbetinde azaltmaktır. Böy- u Meclisin hazırladığı metin zayıf bir seç- men kütlesinin oyayla yürürlüğe . girecek ve İkinci Cumhuriyetimizin Anayasası bu doğuş zafiyetini ömrü boyunca muhafaza edecektir. Böyle' gayretlere karşı alınması gereken bazı tedbirlerin bulunduğumuhak- kaktır. Müessese olarak referandumun bir takım fazilet- ler yanında bazı mahzurlar da taşıdığı bir gerçektir. Bunlar, siyasi ilimler okutan okullardı ders kitapların- da birbir sayılmakta, karşılaştırılmakta, hükümlere, neticelere, varılmaktadır. Dünyanın dört bucağında şimdiye kadarki tatbikat da faydalı bilgilerin derlen- mesine yol açmıştır. Bunların üzerinde uzun uzun. dur- manın bir faydası yoktur. Zira referandum klâsik bir millet iradesine başvurma yoludur, sevaplarıyla kusur- larıyla bilinmedik tarafı kalmamıştır. Bugün çevrilen oyun sadece kusurların sanki Amerika yeniden keşfe- diliyormuş gibi projektör o ışığı altında tutulması, iyi tarafların karanlığa itilmesidir. Halbuki, sosyal her ha- disede olduğu gibi bu konuda da bir şalini karara va- rabilmek için meselenin dört başı mamur şekilde ince- lenmesi lâzımdır. Yoksa "bir kısım halkımız mağara ve bilerde Taş Devri yaşamaktayken ve bırakınız okuyup yazmayı, türkçeyi konuşamayan bölgelerimiz mevcut- ken Anayasanın halkoyuna sunulması bir gösterişten ibarettir" diye demagojik feryatlar koparılması mese- leye aydınlık getirmez. Aydınlık getiren* bir gerçek bu feryat sahiplerinin, vaktiyle “bir kısım halkımız mağa- ra ve inlerde Taş Devri yaşamaktayken ve bırakınız okuyup yazmayı, türkçeyi konuşamayan bölgelerimiz mevcutken Demokrasi oyunu bir gösterişten ibarettir, siz işinize bakınız Beyfendi" diye Adnan Menderesi dik- tatörlüğe iteleyen -ideal arkadaşlarıyla aynı şahıslar olduğu gerçeğidir. 27 Mayıs hareketinden sonra bir Anayasanın, re ferandumdan geçmeksizin Türkiyede meşruiyet ve de- vamlılık sağlaması imkânsızdır. Anayasanın halkoyu tarafından kabulü, 27 Mayıs hareketinin millet irade since tasvibi mânasına gelecektir ve bu iradenin bu ko- nuda tecellisi için başka bir yol yoktur. Zira seçimler de halkoyunun karşısına bir sistem değil, çeşitli parti ler çıkacaktır ve matlup ile zimmet onların hanelerine kaydedilecektir. Ama Anayasa bir veya bir kaç parti- nin eseri sayılamaz. Anayasa, doğrudan doğruya 27 Mayıs hareketinin yarattığı bir sistemdir. Onu milletin AKİS, 5 HAZİRAN 1961 Metin TOKER hangi derecede desteklediğini mesi bir zaruret, İnkılâp için bir şarttır. Zaten şimdi- den başlayan baltalama hareketlerinin gerisinde yer alanlar bu gerçeği mükemmelen bilmektedirler. Üstelik, Anayasanın pek büyük bir seçmen kütlesinin tasvibini kazanacağından emin olmanın endişesi içindedirler. Zi- ra böylece, istismar edebilecekleri bir konu ellerinden kaçmış olacaktır. Hem de, ebediyen.. Madik başında göster- Bir Anayasa, ilk defa olarak Türkiyede halkoyuna sunulmayacaktır. Referandumda kompleks bir meka- nizmanın her dişlisi baklanda millet kanaatinin tek tek belirtilemeyeceği de doğrudur. Ama, iktidarla alakalı seçimlerde seçmenlerin bir partinin bütün umdeleri, prensipleri, programının her maddesi hakkında tek tek fikir söyleme imkânına sahip bulundukları iddia oluna- bilir mi? Türk milleti, yeni Anayasası kendisine sunul- duğunda bunun maddeleri, hattâ metal üzerinde durma- yacak, ruhu hakkında görüşünü Evet veya Hayır de- mek suretiyle ortaya koyacaktır. Bir yandan Referandum kötülenirken diğer taraftan "mağara ve inlerde yasayan bir kısım halkımız,ve bı- rakmış okuyup yazmayı, türkçeyi konuşamayan bölge- lerimiz sakinleri" nezdinde bir sapık propagandanın iş- letilmekte olduğu pek çok kimsenin malümudur. Ana- yasanın yapıcıları komünist, mason veya dinsiz göste- rilerek metnin şeytaniyeti ileri sürülmekte ve iş "buna oy veren kâfir olur" fetvasına kadar götiirülmektedir. Bu gayretlerin, tesiri kati bir netice vereceğini san - mak için memleketi ve milleti biç tanımamak lâzımdır. Anayasa halkoyuna sunulduğunda beklenilenin de üs- tünde tasvip oyu sağlayacak, metin kabul edilecektir. Ancak, menfi istikametteki (çalışmalar karşısında el kol bağlı oturmakta fazla bir fazilet yoktur. Şu anda hepimizin müşterek gayreti Referanduma mümkün nis- betinde iştirak temin etmek olmalıdır. Bazı kimselerin sandıklarının aksine Haziran sonu veya Temmuz başı Türkiyede seçim bakımından bir Handikap değildir. Maddi imkânsızlıkların ortadan kalktığı -yol kapan- ması gibi..- her mevsimde Türk köylüsü, eğer bir iş gö- rebileceğine inandırılabilirse sandık başına koşmaktan kaçınmaz. Bilâkis, bunu bir zevkli görev bilir. Bütün mesele, ona bu inancın verilebilmesidir. Bunu yapacak olan da, başta İktidar, siyasi partiler ve memleketin aydınlandır. Kesif, ama alâka çekici -uyutucu değil- bir radyo kampanyası dâvaya çok şey kazandıracaktır. Bu işin, insan ruhunun inceliklerim bilen bir ele tevdii ve Allak rızası için "nutuk - ma site gençliğinin memleketi tarama imkânlarının yara- tılması, bu yolda bütün sağlam kuvvetlerin seferber edilmesi, politikacısının ve vazifesini müdrik vatanda- şın köye kadar elele gidip dâvayı köylüye anlatması, vatan yılanım orada boğması sonsuz faydalar sağlaya- caktır. Görülüyor ki mesele bir defa daha aydında düğüm- leniyor. Köylüye, her zaman olduğu gibi gene güvene- biliriz. O, sağduyusunu mutlaka kullanacaktır. Yeter ki bunda, ona yardımcı olabilelim.