YURTTA OLUP BİTENLER Sonra, sanki bir sır tevdi etmek istermişçesine esrarengiz bir eda ile uhatabının kulağına eğildi ve: "— Beniiyi dinleyin, C.H.P.çö- küntüye doğru gidiyor. Boyun* kay- bediyorlar" diye devam etti İşte ta sözler, üç adamın sohbet etmekte bulundukları dar holde bir kahkahanın yükselmesine sebep oldu. Gülen, dinleyendi. Nitekim, karşısın- daki nikbin adamlara keyifli (Okeyifli baktı ve: "— Ne diyorsunuz siz, Nurettin bey! Bakıyorum, pek heyecanlısınız... Daha seçimlere epey zaman var ve o güne kadar köprülerin altından çok sular akar!" dedi. Bu sözler, biri orta, diğeri uzun boylu iki politikacıyı — açmamış 0- lacak ki, ikisi birden '"— Yooo, asıl sis uykudasınız" dediler Ve sonra, sözlerinin etraftan duyulup duyulmadığını anlamak için süratle çevrelerine bakındılar. O gün basın mensuplarının Çe rine listağ olanlar .P.n ileri politikacıları Ahmet Bilgin ve Nurettin Ardıçoğluydu. Basın Men- supları bu suni iyimserliğin gerisin- de başka şeyler olabileceğini anladı- lar ve hemen haftanın ortasında Po- latlıda yapılan bir tevkifat ile ilgili sualler sordular, Polatlı hâdisesine Ahmet Çantada Bilgin keklik Osman Bölükbaşı Taktik ama ne taktik... temas edilince C. K. M. P. idarecile- rinin gül yüzleri soldu. Fakat Genel Sekreter Ahmet Bilgin: " — Efendim mühim olmayan hâdi- seler!" diyerek söze başladı ve me- selenin izahına girişti. Ortada, öyle mühimsenecek bir hâdise yoktu! Tutmuş birkaç vatan- daş inkılap için ileri geri kelam et- mişti. Bu sözleri duyan muarızları da hemen fırsatı ganimet bilip, adam- cağızları gammazlamışlardı. Üstelik bunların içindi C. K. M. P. li de öyle fazla değildi. Bilginin bu izahatı, muhabirler tarafından pek tasvip görmedi. Bilgin bunu anlamış olmalı ki isi daha da derinleştirdi ve:: "— Bütün bunlar C. H. P. lilerin başının altından çıkıyor" dedi. Gazeteciler bu izahatla da yetin- mediler ve hemen bir başka lider ara- mağa koyuldular. Ne var ki o sırada C.K. M. P. içinde bir lider fıkdanı başlamıştı. Nihayet Nurettin Ardı- çoglunu ( yakalıyabildiler. o Ardıçoglu da aynı suallere muhatap oldu. Fakat Ardıçoglu, belli ki daha hazırlıklıydı. Hemen ateş püskürmeğe başladı. İlk önce Ulus gazetesine hücum effi.. — Polatlıdaki hâdise hiç de mü- him deği diyerek m başladı ve: — Sâdece C. H. P. nin ve Ulus gazetesinin kasıtlı beyanları bu hâ- diseyi büyüttü" diye devam etti. Ardıçoğluna göre hâdise, iktidara namzet C.K.M.P. yi zayıflatmak için alevlendirilmişti. Hiddetli lider Genel Merkezdeki gösterişli iyim- serlik havası, Bölükbaşıya turne- sinde pek refakat edemedi. İrikıyım lider konuşmalarında hem C.H.P. ye, hem Y.T.P. ye, hem A.P. ye şiddetli çattı. O kadar ki, alfabenin bu fırtı- nadan kurtulan harfleri o da, yan- yanâ bulunmak suretiyle- C.K.M.P. den ibaret kaldı. Bölükbaşı C.H.P. ye, onunla ikti- dar yarışında bulunduğu için çatmı- yordu. Üstad hayalperestti ama, pek sık hayal sukutuna düştüğünden ken- di kendin kaldığında bazı gerçekleri görüyordu. Ki d ve ne ya- parsa yapsın, eski partinin iktidara ınek için eski D.P. oylarına ihtiyaç hissediyordu ve bunun yolunun C.H. P. ye çatmaktan geçtiğine inanıyor- du. Bölükbaşının Y.T.P. ve A.P. ye çatma sebebi başkaydı. Bunlar da nereden çıkmışlardı? Onlar olmasa, irikıyım lider D.P. oylarının olduğu gibi kendisine akacağı ümidindeydi. O takdirde, iktidar bile bahis konusu olabilecekti. Halbuki yeni misafirler börek tepsisinde iştihası bol liderin payına m parçayı bölmekteydi- ler. C.H.P. yiyeceğini yiyip doyuracaktı. Ama, Bölükbaşı? Lider bu yüzden bir çok konuşmasında, he- le hususi sohbetlerinde Alicanına da, Gümüşpalasına da verdi veriştirdi. 5 HAZİRAN AKİS, 1961