YURTTA OLUP BİTENLER "— Tabii, tabii, unutuluruz. Aaah, içim parçalandı bugün! Neydi o be- nim tertiplediğim 500. Fetih Yıldö- nümü! Onu bir daha kimse yapa- maz!" diyen Gökay, ne derece müte- vazi bir kimse olduğunu bir kere da- ha ortaya koydu! üşük D.P. İktidarı, mii vazifesine ceffelkalem (oson verme- miş, iki ay izinli olduğunu bildirerek efkârı umumiyeyi hazırlamak yolu- nu tercih etmişti. arefesi olan o günlerde, idarecilerinden Kemal Hadımlıyı İs-, tanbul Vali ve Belediye Başkan Ve- killiği koltuğuna vekâleten oturt- muştu. Gökay Ankaradayken, İs- tanbulda, kendisinin tekrar eski gö- revine getirildiği (o rivayeti çıkınca, gazeteciler tipik partizan Hadımlı- dan izahat istemişlerdi. Hadımlının verdiği cevap şu olmuştu: "— Eğer böyle bir söylenti doğ- ru olsaydı, Gökay çoktan bir jet u- çağına atlar, İstanbula gelirdi" ' Fakat bir talihsizlik, kendisinden bahsettirme hastası Gökayın, dola- yısıyla Y.T.P. lilerin, ertesi ogünkü gazetelerde bulmağı oOümid ettikleri itibarı gölgeledi." Gökay şöyle de- mişti: "— Y.T.P., adı üstünde yepyeni bir zihniyeti ve anlayışı temsil et- mektedir T.P., sinesinde taptaze, zedelenmemiş ve zinde unsurları top lamıştır!? Halbuki ertesi günkü gazeteler- de, geniş çevresi ye prestiji olduğu vehmedilen Gökayın toplantısından çok fazla itibar gören haber şuydu: "Y.T.P. İslâhiye İlçe İkinci Baş- kanı ve üç İdare Kurulu üyesi ile Çeşme Üçe İkinci Başkanı ve bir İ- dare Kurulu üyesi tevkif edilmişler- dir." Haftanın sonunda ise bir çok cid- di İstanbul gazetesi, bundan böyle Gökay konuşuyor Başından büyük işler F.K.G. yi mizah sütunlarının nazik ellerine havale etme kararını almış- lardı. D.P. iktidarı pek çok şey gibi F.K.G. nin de balını almış, posasım Y.T.P. ye bırakmıştı. Vay benim köse sakalım.. Gesen haftanın ortalarında bir gün, başkenti sıcaklar iyiden iyiye sar- dığı sıralarda, A.P. nin Necatibey caddesindeki Genel Merkezinde bir a- dam, kolalı gömleğine sıkısıkıya ya- pıştırdığı kırmızı kravatım azıcık ol- sun gevşetmemeni rahatsızlığı içinde gülümsiyerek, karşısındaki genç ada- BÜYÜK SÖZLERDEN KÜÇÜK İLHAMLAR ma bazı şeyler anlatıyordu. Salonun köşesindeki büyük vantilatör işleme- diğinden içerisi ni andırıyordu. Buna rağmen, A.P. nin C.H.P. ye ka- kıtlı Genel Sekreteri EMİNSÜ' cu Al- bay Şinasi Osma istifini obozmuyor, Genel Sekreter gibi hareket etmenin zorluğunu ensesinden sırtına doğru sızan terden anlıyordu. Anlattığı hi- kâye eğlenceliydi. A.P. Genel Sekre- teri, Genel Merkezin çıkardığı bildiri yüzünden 19 A.P. mensubunun ifade- lerinin alınmasıyla ilgili olayı -kendi- ne göre- naklediyordu Efendim, A.P. bir bildiri yayınla- mıştı. Bildiri, Ankarada yayınlanan bir gazete tarafından alınmış ve hiç ilgisi olmadığı halde, A.P. Temsilci- ler Meclisini solculukla itham ediyor diye manşet çıkarılmıştı.'Bu İşte par- tilerinin bir nebzecik olsun kabahati yoktu. Mesele feraset meselesi, bilgi meselesiydi. Sorguya çekilecek, suç- anılacak olan aslında o gazetey- . Masum bildirileri her zamanki gi- bi tahrif edilmiş, başlarına bu iş açıl- mıştı! Esasen Basın, partileri hak- kında devamlı yalan yazmaktaydı! Bunu yeni bir bildiriyle umumi efkâ- ra açıklıyacaklardı. Öncü gazetesinin yayım ihbar te- lâkki edilmiş, Osma ve 18 arkadaşı- nın sorguya çekilmelerine sebep ol- muştu: Bizzat Ankara Savcısı tara- fından yapılan sorguda A.P. İllerin ifadeleri birbirinin aynıydı: Solculuk- la itham edilen Temsilciler Meclisi değildi. Şahıslar ve partililerdi. Hâdisenin bir başka safhası, Ön- cü gazetesi Yası İşleri (Müdürünün ifadesiyle başladı. . Erdoğan Tokatlı da Savcılığa celbedilmiş ve ifadesine başvurulmuştu. Tokathnm ifadesi bir hayli enteresandı. Adliye koridorla- rına D.P. devrinden pek alışık olan , Savcının odasına girmeden önce, söyliyeceklerini kafasında ha- zırlamış, üstelik A.P. Yönetim Kuru- 20 "İŞSİZLİK GEÇİCİDİR" CAHİT TALAS AKİS, 5 HAZİRAN 1961