onbeş saat devam, ediyordu. Hele haftanın ortasındaki perşembe Oo gü- nü - bayram sabahıydı - Karma Ko- misyon üyeleri evlerine g üneşin do- Zuşundan sonra, gitmişlerdi. Toplantı tamamı tamamına yirmi saat devam i. 14 kişi, 20 saat müddetle sun, dinlenmeden çalışmışlardı. ışıyıp, başkentin birden bastıran sı- cağı Meclis binasının pencerelerin- den sızmağa başladığında Karma Komisyon işini bitirmiş, sadece yan- lan kararların kaleme alınması kal- mıştı. Salondan ilk çıkanlar, Turhan Feyzioğlu ile Emin Paksüttü Çalış- malar sırasında birbirlerinden ope az ayrılan iki (hukukçu olkola. memnun, yeşil muşamba döşeli ko- ridorda yürümeğe başladılar. Arka- larından yüzleri sapsarı, gözleri kan çanağına dönmüş diğer meki geli- yorlardı. Eğer bir meraklı çıkıp ta. o gece -bütün gün demek daha doğ- ru olur- içilen çay ve kahvenin ade- dini saysa ve bulduğu rakamı gibile- re taksim etse, sonucun bir kişinin üç ay içinde içeceği kahve ve o çay miktarına eşit olduğunu görürdü. Hele içilen sigaranın haddi o hesabı yoktu. Memlekette böyle bir kaç ko- misyon mevcut olsa, Tekel Bakanlığı sigara, için, reklâm yap- mağa ihtiyaç duymıyacaktı. Meselâ o günkü çalışma sırasında Sezai O- kan tam 4 paket Bafrayı tüketmiş, eve giderken sigarası kalmadığı için Feyzioğlundan bir Samsun sigarası alıp yakmıştı. Sigara tiryakisi olma- dığı halde Albay Küçük iki Pakete bana mısın dememişti. Sigara tirya- kiliğinde komisyonun en hızlı iki in Emin Paksütle Turan Güneşe ce, onlar ne kadar içtiklerini birr geceki müzakereler cidden pek side pek eğlenceli ve bir hayli de enteresan olmuştu. Doğrusunu söylemek gerekirse, perşembenin ge- lişi çarşambadan belli olmuş, daha gündüzden müzakerelerin hayli gü- rültülü geçeceği anlaşılmıştı. Gürültünün çıktığı konu ayan be- yan biliniyordu. Karma Komisyon üyeleri ne kadar »aklasalar, ne ka- dar ağızlarını sıkı tutsalar - üstelik tutmuşlardır da...- "milliyetçilik" teri milin Anayasaya girip girmemesi meselesinin (oçıkaracağı O fırtınadan sağır sultanın bile haberi olmuştu. Nitekim, "milliyetçilik" o teriminin "milli devlet" terimi yerine Anaya- sanın 2. maddesinde yer alması hi- kâyesinin patırtısı gündüzden haş- ladı. Dâvanın, M.B.K. temsilcileri içinde en ateşli müdafii Binbaşı Öz- güneşti. Özgüneşi ikna etmenin im- AKİS, 29 MAYIS 1961 Kulağa Küpe Nöbet ! Bizim — kıyım lider buyur- MUŞ "— lar sırası, bizde!" Her şeyin kuyruğu görül- müşü ama ,doğrusu şimdiye kazar politikacıların iktidar pi girmeleri görülme- © Nöbet! Doğru. Ancak, bizim iri kıyım liderin nöbeti, anlaşı- lan, piramidonla geçen cinsten. kân ve ihtimali yoktu. M.B.K. tem- silcisi Nuh diyor, amma &kin Peygamber lâfının yanından dahi geçmiyordu. o Temsilciler Meclisinin yedilisi bin dereden su getirdi. o On- lar da, işin bu türlü olacağını bildik- leri için hazırlıklı gelmişlerdi. o Ata- türkün Oo muhtelif o konuşmalarında milli devlet" terimini kullandığı, yirminci asrın ikinci yarışında "mil- liyetçilik" tâbirinin türlü tefsirlere yol açacağı, türlü yollardan defalar- ca anlatıldı. M.B.K. fikrinde ısrar ediliyordu : 2. maddeye "milliyetçilik" terimi girmeliydi: Lütfi Ara bulucu Akatlı YURTTA OLUP BİTENLER Nihayet oylamaya gidilmesi üÜze- rinde karara varıldı. Eller kalktığın- da 7-7 berabere kalınmıştı. Ne var ki Başkanın oyu iki v sayılıyordu. Hal böyle ounca 8-7 M mağlüp oldular. Ancak Karma. Komisyonun istediği sonuç bu de- ğildi. Arzulanan., ihtilaflı konularda uzlaşmaya varmak, bunlara bir hal çaresi bulmaktı. Temsilciler, uzlaş- varılacağı ümidiyle otekrir-i müzakerede fayda gördüler, Mesele- yi yeniden ele aldılar. Saatlerce sü- ren müzakerelerden sonra Karma Komisyon isin hal (yolunu buldu. "Milliyetçilik" Oo terimi oAnayasanın başlangıç kısmına konulacak, burada açıklanacaktı. Ancak, bir ilave Giri yapılacaktı: Bu kısmın, Anayasani metnine dahil olduğu bildirilecetkti! 2. maddede ise "milli devlet" te- rimi aynen kalıyordu. Böylece her iki tarafın isteği yerine getirilmiş oluyordu. Uzlaşmaya varılmıştı. Ne çare ki Binbaşı Özgüneş sonuna ka- dar dayatmaya kararlıydı. Dayattı. Gerçi bulunan formüle oy verdi ve rapora dercedilecek husus oybirliğiy- le, çıktı. Ama, Özgüneşi iyi tanıyan- k memnun olmadığını hemen anlıyabilirlerdi. Bir başka İnatçı.. arma Komisyon üyelerine pek çok sigara ye çay içirtmeğe, . oflatıp poflatmağa namzet bir ihtilaf konu- su daha vardı: Geçici dördüncü mad- de. Bu madde, Devrim. sırasında M.B.K. tarafından çıkarılan kanun- larla ilgiliydi. M.B.K., Devrim ka- nunları hakkında Anayasaya aykırı- lık iddiasıyla Anayasa Mahkemesin- e iptal davası ve memet yolun- da bir fikrin taraflısıy anun- lar, ancak diğer kanunların değişti- rilmesi ve kaldırılmasında o uygula- nan kurallara göre degiştirilebilir ve- ya kaldırılabilirdi. Temsilciler Meclisinin yedi üye- sinden sadece biri maddenin bu şe- kilde kabulüne itiraz etti. Üyenin adı Bahri Savcıydı. Prof. Bahri o Savcı, tartışmaların sonuna kadar dayattı. omisyonda sempati topladı. bu hareketiyle, meşhur 114 sayılı kanunun -147 Üniversite öğretim üye- siyle ilgili kanun- aleyhinde olduğu- nu açıkça, belli ediyordu. Ancak mü- zakerelerin sonunda Savcı pek yalnız kaldığını anladı. Madde, M.B.K. nin istediği şekilde çıkacaktı. Diğer tem- silciler da M.B.K. nden yanaydılar. Kısa boylu, gözlüklü, sevimli Prof. m razı oldu ve boynunu bük- Bu ihtilâf ta halledilmişti. Taraf- ar memnun, işe devam edildi. 9