Haftanın İçinden Bizim İhtilâlcilerimiz Türk İnkılâp Hareketi, gerçek iki hedefinden birincisi- ne başarıyla ulaşmış bulunuyor. Demokratik bir cumhuriyetin sağlam temelleri iki 27 Mayısı birbirine bağlayan sure içinde dikkatle, itinayla ve titizlikte ha- zırlanmıştır. Sosyal hayata düzen veren nizamlar, mü- kemmelliklerini tatbikatla elde ederler. İnkılap Hareke- tinin yıldönümünde bayram hediyelerinin en kıymetlisi olarak Türk milletine, kendilerini gerçekten Türk mil- letine adayanlar tarafından sunulan sistem aksaklıkla- rını, eksikliklerini zamanla belli edecek, bunlar iyiniyet- le düzeltilecektir. Esas, Dei manzumenin ortaya çıkarılmasıydı. Bu yapılmıştır ve bundan dolayı Türk milletinin kalbi 23 iyi evladına kat- şı şükran hisleriyle doludur. 27 Mayıs 1960 günü Türkiyede, devrin iktidarına karşı harekete geçmiş olmanın hiç bir fevkalâdeliği yoktur. Bu gerçeği ifadenin ban kimseleri incittiğini bilmiyor değilim. Ama serinkanlılıkla ve hadiselere ob- jektif bir gözle bakıldığı takdirde aksi bir inanca sa- hip olmak imkânsızdır. Türk Silâhlı Kuvvetleri, Türk Devletinin sadık ve itaatli vazifelileri olarak Cumhuri- yetten bu yana Ur tek defa çıkmadıkları kışlalarını o bahar sabahı terkederlerken, Türk milleti fiilen ayak- lanmış bulunuyordu. Türk Silâhlı Kuvvetleri bu ayak- lanmanın nihai darbesini indirmişler ve "saat üç ile al- ta arası hareketi" ile İhtilâli hedefine ulaştırmışlardır. Bunun plânlanmam ve tatbike konulması bir mesleki şaheserdir. Bir iki fena tesadüf hariç, ameliyenin burun dahi kanatılmaksızın neticelendirilmesi harekâtı idare eden kurmayların meharetlerinin parlak delilidir. Her şeyin, çok evvelden, bir saat intizamı içinde ayarlana- bilmiş olması 27 Mayıs İnkılabının büyük talihini teşkil etmiş ve çizilen yolda rahatça yürünebilmesini sakla- Bizim ihtilâlcilerimiz aad savaşlarım iki 27 Mayısı birbirine bağlayan devrede vermişlerdir. Zira ilk 27 Mayıs sabahı, karşılarında mücadele edilecek bir süne- pe diktatör taslağı ve arabalarını o yıldıza bağlamış bir küçük mideci gruptan başka kuvvet yokta. Buna mukabil bir kocaman millet, kucağım kendilerine aç- mıştı. Ama kudret sahibi olmalarından itibaren bizim ihtilâlcilerimiz, düşmanların en çetinleriyle burunburu- na gelmişlerdir. M. B. K. iki 27 Mayıs arasında beşeri hislerle, eşyanın tabiatıyla, melek yüzlü şeytanlarla, vehim tahrikçileriyle, melanet erbabıyla, çirkin politi- kacılarla amansız bir mücadele yapmıştır. İhtilâlciler aralarından fire vermişlerdir, ancak nihai zaferi kaza- narak şereflerin en büyüğüne hak kazanmışlardır. Bu savaşta kendi vatanseverlikleri ve arkalarından bir an ayrılmayan memleketin sağlam kuvvetleri galibiyetle- rinin başlıca unsurlarını teşkil etmiştir. Buyurma zevki, beşeri hisler içinde insanları en ko- lay sarhoş eden iksirdir. Memleketin 23 iyi evladı, ev- velâ onu yenmişlerdir. Eşyanın tabiatı, askeri juntanı- rn memlekette ne kadar dert varsa hepsini bir kalem- de hal hevesine kapılıp asil hedeflerini şaşırmalarıdır. Pek kısa süren böyle bir tereddüt anından sonra M.B.K., büyük ekseriyetiyle, gerçek "tarihi misyon"unun han- gi istikamette olduğunu teşhis etmiş ve gereğini yap- AKİS, 29 MAYIS 1961 Metin TOKER mıştır. Melek yüzlü şeytanlar genç ihtilâlcileri iki ipek- li kumaşla üç kadeh viski arasında bütün aşırdıklara boşuna itmişlerdir. Vehim tabrikçileri "İhtilâlin ve İhti- lâlcilerin Emniyeti" şarkısıyla ortaya çıkmışlar ve as- lında en tehlikeli, en as emniyetli yollan göstermişler- dir. Melanet erbabı, yelkenlerini kuzeyden gelen rüzgâr- la doldurup memleketi karıştıracak ne varsa, hemen hepsini denemiştir ve denemektedir. Çirkin politikacı- lar, bir leşe üşüşen felaket kuşları gibi, talihsiz D. P. nin en zararlı taraflarına sarılmışlar, bunun, cadıların sihirli süpürgesi misali kendilerini iktidar koltuğuna götürüvereceği hayaline kapılmışlardır. 27 Mayıs 1961, bizim ihtilâlcilerimizin işte bütün bunlar» karşı kazan- dıkları zaferin kutlandığa gündür ve bu zafer, inan ol- sun, 27 Mayıs 1960 sabahı bir çelimsiz ve gayrımeşru iktidara karşı kazandan zaferden çok daha kıymetli, çok daha şereflidir. İki 27 Mayıs arasında bizim ihtilâlcilerimiz, ken- dilerine karşı zaman zaman izhar edilen şüpheler, te- reddütler karşısında elbette ki üzülmüşlerdir. İyi ni- yete sahip insanlar, buna rağmen haklarında endişe beslenmesinden yaralanırlar. M.B.K. itisnasız her hayati konuda, bir heyet olarak daima basiret yolunu bulmaya muvaffak olduğu halde milletin zihninden bir istifhamı söküp atamamışsa kusur kendilerinde değil, işin mahi- yetindedir. İhtilâlcilerin, kudret sahibi olunca bu kadar çetin düşmanlarla savaşmaya mecbur kaldıkları bilin- diğinden dolayıdır ki yollarım şaşırmasınlar diye yürek- ler titremiştir. Son hedefe varmamıza kadar da, bu tit- reyiş devam edecektir. Bundan dolayı üzülmemek, ya- ralanmamak lâzımdır. Aksine, gerçeği olduğu gibi gör- mek ve milletin ne istediğini bilerek onu bir an evvel vermeye çalışmak bizim ihtilâlcilerimizin şaşmaz gaye- si olmalıdır. Nasıl 27 Mayıs 196lin şerefi 27 Mayıs 1960'ın şerefinden dahi yüksekse 29 Ekim 1961 tarihin- de, veya ondan da önce demokratik normal hayat açı- lınca bizim ihtilâlcilerimiz kendilerine Türkiyenin tari- hinde hazırladıkları yerlerine geçmiş olacaklardır. O zaman, gerçek tarihi misyonlarını başarmış İdealistler olarak minnetle, şükranla anılacaklardır. Devlet idaresinde bir tek başarı yolu mevcuttur: Milletlerin temayülünü isabetle teşhis etmek ve onu gerçekleştirmeye çalışmak. Atatürk eline kudreti geçir- diği zaman bu memlekette batılılaşma, sağlam kuvvet- lerin en aşağı yarım asırlık idealiydi. İnönü çok partili hayata açtığında Türkiye bunun iştiyakı içindeydi. 27 Mayıs 1966 günü bütün millet ihtilâlcilerinden temi- natlı bir demokratik hayatın sağlanmasını istiyordu. Her üç hareketin görülmemiş tehalükle desteklenmesi, -hem de kanı kuvvetlerin inatçı direnişlerine rağmen-, bu yüzdendir. İhtilâlcilerimiz, omuzlarına yüklediğimiz vazifenin en ağır kısmını başarıyla yerine getirmişlerdir ve mis- yonlarının sonuna gelmişlerdir. Onlarda» nöbeti, artık çirkin olmamalarını bütün kalbimizle dilediğimiz po- litikacılar devralacaklarda; Unutmasınlar ki on par- mağımızı icraatlarının her anında yakalarında hissede- ceklerdir ve bu milletin temayülü hilafına davrandık- ları ilk an dünyanın başlarına yıkılmasını hiç bir şey önleyemeyecektir.