YURTTA OLUP BİTENLER İsmet İnönü 27 Mayıs 1961 de Anıt Kabirde Destanı yazanlardan biri parasız yatılı olarak girdi. Takılma- dan fakülteyi bitirdi ve Ankara Hu- kuk Fakültesinin ilk mezunları ara- sına katıldı. Ik memuriyeti Sürmene Savcılı- ğıdır. 1928 yılında Sürmeneye tâyin edilen genç Lütfi, burada tam dört yıl vazife gördü. Taşrada geçen bu dört yıl onu. yıldırmadı, bilâkis pişir- di, tecrübe sahibi etti. Sürmeneden sonra Ankara Sulh Hakimliğine tâ- yin edilen Akatlı, bir daha Ankara- dan ayrılmadı. Sulh Hakimliğinde uzun müddet kaldı. Yaşı bir hayli ilerlemişti. Artık dünya evine gir- mek gerekiyordu. Bu sıralarda Mü- nevver hanımla tanıştı. Evlendiler. Ankara Sulh Hakimliğinden, Ada- let Bakanlığı Ceza İşleri Genel Mü- dürlüğü Tetkik Hakimliğine getirilen Akatlı, burada da bir hayli vazife gördü. Daha sonra Milli Korunma Mahkemesi Hakimliğine tâyin edildi. Kısa bii süre sonra da Toplu Milli a Mahkemesi Başkanlığı va- zifesi verildi. Akatlının bundan sonraki meslek hayatı süratle inkişaf etti. 1946 da Ceza İşleri Genel Müdürü oldu. 1060 yılma kadar bu görevinde kaldı. 1950 de seçim kanununu hazırlayan tek- nik heyette Akatlı da bulunuyordu. İktidar değişice Akatlı, Halil OÖz- yörük tarafından Genel Müdürlük görevinden uzaklaştırıldı ve Yargı ta ya üye tâyin edildi. 1068 yılına kadar Yargıtay üyeliği yaptı. Ancak 1958 AKİS, 29 MAYIS 1961 de D.P. iktidarı Akatlıyı 2. Ceza Dai- resi Başkanlığına tâyin etti. rma Komisyon Başkanı, son derece sakin bir insandır. o Kızdığı, sinirlendiği görülmemiştir. Munta- zam bir hayatı vardır. Günü. dosya- lan ve çok sevdiği ailesi arasında geçer. Sinemaya bile nadiren gider. Yemek seçmez. Biri 18, biri 15, biri de 7 yaşında üç kızı vardır. Dilek, Pınar ve Ayşe Bânü, Akatlının ha- yatta en çok sevdiği insanlardır. İhti lâle tekaddüm eden günlerde Mülki- yede cereyan eden olaylara, evinin tam Mülkiyenin karşısında olması sebebiyle şahit olan Akatlı. o gün çektiği acıyı hayatında çekmemiştir. Belki de hayatında ilk defa o gün sinirlenmiş ve hiç âdeti olmadığı halde D.P. iktidarına küfretmiştir. Törenler Mesut yıldönümü Bitirdiğimiz haftanın sonundaki cu- martesi gecesi başkentteki 19 Ma- yıs stadyomu lebalep dolmuştu. Tri- bünlerde tek bir boş yer yoktu. Stadı dolduran halk sevinç içinde bir me- sut hâdisenin yıldönümünü tesit et- mekteydi. Haftanın sonundaki o gece başkent Ankara bir bayram gecesi yaşadı. Saatlerin 21.05 e geldiği sıra- da birden tribünlerden bir alkış tu- fanı yükseldi. Sımsıkış oturmuş bu- lunan neşeli kalabalık sevgi tezahü- ratı sapıyordu. Birden bütün göster şeref o tribününün bulunduğu kısma yöneldi. Şeref tribününde resmi üni- forması içinde babacan bir Orgene- ral durmakta ve halkı selamlamak- taydı. Babacan Orgeneral, Cemal Gürseldi. Gürsel ve arkadaşları bir müddet ayakta halkı selamladılar ve alkışlara gülerek mukabelede bulun- dular. Sonra yerlerine oturdular. Gürselin solunda Muzaffer Alankuş sağında ise Fahri Özdilek bulunuyor- du, M. B. K. üyeleri ise arkasında yerlerini almışlardı. Tören Ankaralı- ların neşeli nidaları altında başladı. Başkente bahar havası bütün ılık- lığıyla sinmişti. Geceki şenlik 27 Ma- yıs 1961 günü başlayan kutlama tö- reninin bir devamıydı. 27 Mayıs ihtilalinin ilk yıldönü- münde yapılacak törene alt' program çok evvelden hazırlanmıştı. Daha sa- bahın erken saatlerinden itibaren başlayan tören hazırlıklarının son ikmali saat tam 8 de nihayete ermiş ve kortej Cebeciden hareket etmişti. Cebeci meydanının ortasından Kur- tuluşa kadar uzanan kortej doğrusu pek muhteşemdi. Kara, Deniz ve Ha- ve Harp Okullarının bandolarının se- sine ayık uydurarak hareket etti. En önde bir trafik arabası bulunmak- taydı. Onun hemen arkasından 27 Mayıs şehitlerinin resimlerini taşıyan izciler gelmekteydi. Bu sırada Hava Kuvvetlerine alt uçaklar birden al- çaldılar ve halkın üzerine çiçek ve broşürler atmağa O başladılar. Kortej ağır ve fakat muntazam adım- larla Cebeci -Kızılay arasındaki me- 13