29 Mayıs 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

29 Mayıs 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YASSIADA DURUŞMALARI Yüksek Adalet Divanı üyeleri Yassıadada bir Teraziyi Duruşmalar Yufka yürekli adam assıadanın tarihi duruşma salo- nunda, Yüksek Adalet Divanı ö- nünde ifada veren sanığın eliyle gös- terdiği yere bakanlar, başlarını iki yana sallayıp: “— Hani, adamın dediğine insanın inanası geliyor. Allahtan, adamın ih- tilalden evvelki halini pek iyi biliyo- yoruz da..." demekten kendilerini ala - madılar. Gerçekten, Yüksek Adalet Divanı önünde ifade veren romantik sesli sanığın eliyle işaret ettiği yerde otu- ran şahsı ilk defa gören birine: " e bu şahıs Türkiyeyi dikta reejimlne sürüklüyordu. Kendisi de diktatör olma sevdasındaydı" dense, adam katıla katıla güler, kahkahaları neticesi başına bir hal bile gelebilir- di Zira, gösterilen yerde süklüm pük- lüm oturan Menderesin halli kelime - nin tam manasıyla yürekler acısıydı. Bu yıkıntının, bir zamanlar yumru- ğunu masaya vurup bakanlarını tiril tiril titreten şahıs olduğuna inanmak için beşyüz tane şahit lâzımdı, işte Celal Yardımcı da onun bu halini gö s - terip “— İnsaf ediniz! Şuraya bakınız! Şuhali meydanda.. Bu Menderes mi diktatörlük edecek?" diyordu. Galonu dolduran dinleyiciler bu sahneye iğrenerek baktılar. Başkan Başol kaim, kırmızı, dik yakasının içinden başını hafifçe ileri doğru u- zattı ve: "— Menderesin şimdiki hali böy- le Ya evvelki hali?." diye cevap 22 tutan eller verdi Dinleyiciler bu kez kahkahalarım tutamadılar. Yardımcı romantik se - siyle ısrar etti: — Mendereste diktatörlük yüre - ği bulunduğunu ispat edin, her şeye razıyım." Sonra, bir zamanların Beyfendisi- ne acıyarak bakıp, yerine oturdu. Dokunsalar belki ağlıyacaktı. Hani, yüreğin bu kadar yufkasına da doğ- rusu can dayanmıyordu!.* Bir başka diktatör idisenin cereyan ettiği geçen haf- anın ortasındaki gün, Anayasa dâvasına bakılıyordu. Başolun baş- kanlığında açılan duruşmaya, Ethem Menderesin hatıra defterinden O bir pasaj okunmakla başlandı. Ethem Menderes, hatıratının bu kısmında Bayarla yenilen bir yemeği anlatıyor ve buyemekte Bayarın, "Vaziyet teh- likeli. icap ederse diktatörlük ilân ederiz" dediği kaydediliyordu. Baş- kan Başol bunun üzerine: — O yemekte Şem'i Ergin da bu- lunmuştu. Bu hususta kendisine bir şey sormadık" dedi. Ergine tevcih edilen soruya, karşı rgin: "— Ethem Menderesin hatıratın- da yazdıkları ayniyle vâkidir. Ye- mekte Bayar, vaziyetin tehlikeli duğunu belirterek Bizi icbar etme- sinler. İcap ederse diktatörlüğe gi- deceğiz' demişti. Bu söz üzerine he- pimiz irkildik. Ben Bayara, "Dikta- tör bir kişi olur. Bu durumda kim olacak beyefendi?' diye sordum, ce- vap vermedi" şeklinde bir açıklama m e bir iki saniye durakladı, son duruşmada " - Demek oluıyor ki, iktidarı ver- memeğe kararlıydılar. Ama bu ko- nuda Erkmenle Samet e ml ifadeleri birbirini tutmuyor la âfâki şeylerden bahsettik diyorlar” dedi. Erkmenle Ağaoğlunu tekrar ifa- deyi çağırdı. Erkmen, doğrusu pek iyi sayılmıyacak bir günündeydi. liyor, büzülüyor, kekeliyordu. dim, hâdisenin üzerinden uzun zaman geçmişti. Tabii hatırlıyamıyordu. A- ma galiba Bayar, 'rejim dejenere olur- sa, diktatörlüğün doğacağı' şeklinde genel olaylardan bahsetmişti. Erk- menin unutkanlığı, doğrusu istenirse, bir hayli enteresandı. Sabık Ticaret Bakanının, Meclis kürsüsünden, gö- rülmedik kalkınma hamleleriyle ilgili rakamları gözü kapalı okuduğu za- manı bilenler, bu ifadesi karşısında hayretlerini gizleyemediler. Ağaoğ- luna gelince, Nurlu İstikbalin bu mümtaz İşletmeler Bakanı, Erkmene göre biraz daha hafızasına güveni- yordu! Bayar galiba "zorlamasınlar beni" gibilerden bir şey söylemişti! Ama bu, diktatörlük demek değildi tabii!... İlle de Silâhlı Kuvvetler!. Yinaan sonra kararnamenin okun- masına geçildi. D. P. Grup zabıtla- rında Menderesin pek hoş bir cüm- lesine rastlandı. Sabık Başbakan, iç- lerine korku düşen bazı milletvekille- rinin yüreklerine su serpmek için kürsüden büyük büyük lâflar etmiş, bu arada, "İhtilâl olursa, iki dadika- da bastırılır" demişti. İşte işin bura- sında. Ağaoğluyla efendisi birbirleri- ni nakzediyorlardı. Zira Ağaoğlu bir AKİS, 29 MAYIS 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: