SİNEMA Festivaller Cannes 1961 Genç kadın, kıyıya toplanmış fotoğ- rafçılar ordusunun sanki hiç far- kında değilmişcesine salına salına de- nizden çıktı, yürüdü. Yürürken, kim- seye sezdirmemeye çalışarak, aldığı derin soluk dolgun göğüslerini daha da şişirdiğinden, ani gerilme karşı- sında -çok önceden bu iş için ayar- lanmış- sütyeni kopuverdi ve fotoğ- rafçılar birbiri arkasına açık göğsün ve genç kadının çeşit çeşit pozlarım aldılar. Bitirdiğimiz hafta içinde son bu- lan 1961 Uluslararası Cannes Film Festivalinde geçen hâdise, yeni par- lamak İsteyen yıldız adaylarının, dik- kati üzerlerine çekebilmek için her yıl başvurdukları klasik oyunun yeni bir versiyonundan başka birşey ode- ğildi. Gazete fotoğrafçıları hiçbir şeyden haberli değillermiş gibi deniz kıyısına gelmişler, genç yıldız adayı da yine hiçbir şeyden haberli değil- miş gibi davranarak denizden çıkmış ve hayatının en beylik oyununu oy- nayarak, sözde bir kaza eseri, sütye- nini düşürüvermişti! Ertesi gün a- janslarla, gazetelerin teknik sekre- terleri genç yıldız adayının o göğüs güzelliğini ortaya koyan resimlerine -vefakâr bir davranışla- en baş köşe- yi verdiler ve "Cannes'da yeni bir skandal" ile başlayan, okuyucu olta- ya getirici birer resim altı düşendiler. Tabii önemli olan, gazete sekreter- lerinin vefakâr davranışı değil, kalın enseli, kırmızı yüzlü ve ağzı pürolu film prodüktörlerinin en küçük par- maklarını oynatmasıydu Filmler B' yılın Cannes Film Festivaline 19 ulus 26 filmle -İtalya ve A. B. D. 4, Fransa 2, geri kalanları birer- ka- tılmıştır. Festival jürisi, geçen yılın- kine bakarak daha kaliteli ve değer yargılarına güvenilir kişilerden (o -si- nema oyuncusu Lisolette Pulver (Al- man), Pedro Armandariz (Meksika- lı), Serge Youtkevich (Rejisör, > Fred Zinnemann (Rejisör, A. B. Jean Giono (Yazar, Fransız), Gu Mauriac (Tenkitçi, Fransız), Edouard Molinaro (Rejisör, Yeni Dalgadan, Fransız). Jean Paulhan (Tiyatro ya- zan, Fransız), Raoul Ploguin (ID- REC üyesi ve Unifrance Film başka- nı, Fransız), Marcel Vertes (Dekora- tör, Fransız) ve Blasetti (Rejisör, İ- talyan)- kuruluydu. Festivale festival dışı bir filmle, rejisör Otto Premingerin "Exodus -Yahudi Göçü" ile başlamış ve baş rollerinde Paul Newman, Eva- Marie Saint, Sal Mineo Lee J. Cobb, John 34 Derek ve Ralph Richardson'ın oyna- dığı renkli ve süper -pana vision film, pek öyle büyük bir ilgiyle karşılan- mamıştır. Leon Uris'in, Filistinin İ- kinci Dünya Savaşından sonraki ye- niden kuruluş günlerini hikâye eden aynı adlı romanı, Hoüywood'lu "On"- lardan senaryocu Dalton Trumbo ta- rafından sinemaya başarıyla aktarıl- mış, fakat özündeki, buram buram kokan yahudi propagandasından da kurtulamamıştır. “Exodus"un ilgi çekici tek yönü, general Sutherland rolündeki Ralph Richardson ile Dov Landou rolündeki gene Sal Mineo'nun gerçekten başardı oyunlarıdır. Otto Preminger'in filminden sonra A. B. D., biri eski kuşaktan Anatole Lit- vak ve diğer ikisi gençlerden (Daniel Petrie'ile Irving Kershner) seçilme üç rejisörle daha şansını denemiş, fakat büyük armağan için festivalde TN bir söz sahibi olamamış- tır. A. B.D. ni Cannes Festivalinde ilk defa temsil eden bu üç rl yaşlı ve eskimiş Anatole Litvak, süreler dünyada epeyi bir yankı u- yandırmış kadın romancı Françoise Sagan'ın "Aimez -vous Brahma ?- Brahms'ı Sever misiniz?"in sinema uygulamasıyla katılmıştı. Yaşlanma- ya başlamış, yalnız ve iç çöküntüle- riyle bunalmış bir kadın (Ingrid Bergman) yine yaşlıca ve eskimiş sevgilisi (Yves Montand) ile çok genç -yarı yaşında- bir delikanlı (Ant- hony Perkins) arasında geçen hüzün- lü bir aşk serüvenini anlatan “Brahms'ı Sever misiniz?", o rejisö- rüne ve Montand ile Bergman gibi hayli usta ve rahat oyuncularına bir- şey kazandırmadı ama, en iyi erkek oyuncuya verilen "Altın Palmiye"yi genç Anthony Perkins hemen hemen mücadelesiz aldı. Terazinin öbür kefesi Hollywood, kaç yıldır Fransanın denediği ve hepsinde de kazançlı çıktığı bir şeyi, yenilerden lerle festivallere katılmayı istemelerine karşılık- bir türlü gözü- ne yedirememektedir. Bu yılın Can- nes Festivaline iki genç rejisörden film gönderirken, öte yandan da Ana- tole Litvak ve Otto Preminger gibi eski ustaların eserlerini do «ne olur ne olmaz kabilinden- araya katmıştır. Oyuncularının tamamı zencilerden se çilmiş -yalnız kötü adamı bir beyaz oyuncu canlandırmaktadır- ve yine tamamı zencilerin kendi çevresinde geçen rejisör Danlel Petrie'nin filmi "A Raisin in the Sun-Güneşte Bir Üzüm" de zenci Younger ailesinin günlük oyaşayışı ele alınmaktadır. Küçük ve yoksul bir apartman katını Sophia Loren En başarılı kadın oyuncu işgal eden Younger'ler (Sidney Po- ter, Cladia McNeil ve Stephen Perry) babalarının ölümüyle sigorta- dan alacakları onbin dolarlık çeki beklemektedirler. Gelecek çek, her- şeyi bir sihirbaz eli değmişçesine değiştiriverecektir. Ana, bu para ile beyazlar mahallesinde bir ev almak ve kendi çevresiyle bütün bağlarını koparmak istemekte, oğul ise iki ar- kadaşıyla birlikte yeni bir ise giriş- meyi kurmaktadır. Fakat ana-oğul bir türlü anlaşamazlar. Sonunda çek- le gelen parayı ikiye ayırırlar, ana dilediği evi alır, geri kalanla da HE yeni işine başlamaya koyulur, ortaklar, beklenen oyunu oynayarak, oğulun parasını aldıkları gibi ortadan yok olurlar. Ailede bir kızılca kıya- mettir kopar. Çaresiz kaldıkları bir sırada, beyazların mahalleyi güzelleş- tirme derneği evi satın almayı tek- lif eder. Tam anlaşma imzalanacağı anda oğul, zencilerin de beyazlar ara- sında yaşamaya hakkı olduğunu ileri sürerek satışı önler. "A Raisin in the Sun-Güneşte Bir Üzüm'le genç Dantel Petrie Holiy- wood sinemasından çok, New York ta karargahlanmış Amerikan "Yenile- ri "nin yolunda gitmekte, olağan bir hikâyeyi yine olağan kişiler ve çev- rede canlandırarak ırk ayrılıklarına karşı payına düşeni a Dördüncü ve son A. B. D. filmi. AKİS, 29 MAYIS 1961