29 Mayıs 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

29 Mayıs 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER safeyi aştı ve Maltepe üzerinden Anıt Kabire doğru yürüdü, 27 Mayısı an- ma töreninin son merhalesi zaten oram idi. Saatlerin 9.40'ı gösterdiği sıralarda kortej Anıt Kabir yolu ü- zerindeydi. Evvelâ izciler, sonra Mı- zıka Assubay Okulu bandosu, sonra da ellerinde irili ufaklı sancaklar bu- lunan gençler Anıt Kabire uzanan taş yolda ilerlemeğe başladılar. Yolun iki tarihin dolduran halkın heyecanı ve sevinci ölçüsüzdü. Bir yıl evvel bugün, millete kan kusturanlara, O hürriyet- ler boğazlayanlara ders verilmişti. Şimdi halk elbett sevinecekti. Harp Okulu öğrencilerinin Anıt Kabire u- zanan taş yolda yürümeğe başlama- larıyla heyecan bir parça daha arttı ve alkışlar beton duvarlarda akset- ti. Meydan tamamen dolmuştu. Or- tada askeri Öğrenciler, yanlarda si- vil okullara mensup öğrenciler yer almışlardı. Onların hemen arkaların- da sütunların altlarına kadar halk dolmuştu. Törenin başlamasına yarım saat kaldığa ilân edilince halk, sa- bırsızlık isinde. Devlet ve Hükümet erkânı ile M. B. K. üyelerini bekle- meğe koyuldu. Saat tam ll de önde Fahri Özdilek olduğu halde M.B. K. üyeleri göründüler. Onları at geri- den Hükümet üyeleri takip etmek- teydi, Özdilek ve beraberindekiler i- lerlediler ve Atanın manevi huzurun- da eğilerek, çelenk koydular. İşte bu sırada bir alkış koptu. Başlar Anıt Ka- bir istikametine çevrilince alkışın se- bebi anlaşıldı. C. H. P. lideri İsmet İnönü törene iştirak ediyordu. Alkış usun müddet sürdü İnönü am bu sırada verilen bir "ti" sesiyle bir dakikalık bir saygı duruşuna (geçildi. duruşu- Saygı nu müteakip Muhafız Alayı er- lerinden bir grup havaya silah atarak Günün ilk açılışını yap- tılar. Bundan sonra sıra, şehitlerin kabirlerine çelenk koymaya gelmiş- ti. İşte Günün en heyecanlı hâdisele- rinden biri de bu oldu. 27 Mayısın adsız fedailerinin huzurunda (tazim ile eğilinirken gözler yaşlıydı. Üze- rinde "Hakimiyet Milletindir", orta yerinde 27 Mayıs yazılı çelenk bizzat Özdilek tarafından yerine yerleştiril- dikten sonra törenin söz kısmı başla- mış oldu. İlkin İstiklâl Marşı Anıt Kabirin geniş avlusunu dolduran bin- lerce kişi tarafından, hep bir ağızdan söylendi. Marşı müte- akip Ankara Radyosu spikerlerin- den biri mikrofon başına geldi ve kı- sa bir anonsla Devlet Başkanının ko- nuşacağını halka bildirdi. Tabii bütün gözler mikrofonun bulunduğu kısma çevrilmişti. Ne var ki beklenen olma- dı. Zira mikrofonun başına gelen Dev- let ve Hükümet Başkanı Orgeneral Gürsel değil, Fahri Özdilekti. Özdi- lek, mikrofonda, bir gün evvel devlet radyolarının yayınladığı Başkan Gür- selin Mesajını okudu. Anlaşılan Fah- ri Özdilek, Devlet ve Hükümet Baş- kanını temstien konuşuyordu. Bu sı- rada arka taraflarda bir kaynaşma oldu. Bir kurmay subay kollar ara- sında, kaygın bir halde, sütunların arasından dışarıya çıkarılıyordu. Bu baygın kurmay M. B. K. nin genç ü- yesi Vehbi Ersüydü. Ersüyü baygın görenler, bir yıl evvelini hatırlama- dan edemediler. Bir yıl evvel, gene bir bahar günü Vehbi Ersü baygın bir halde hastahaneye kaldırılmıştı. Ancak bu defaki baygınlık Argüçün gazabından değil, heyecan ve fazla yorgunluktandı. Genç kurmayı bir arabaya bindirdile. ve hastahaneye gönderdiler. Özdilek, Gürselin mesa- Jnı okumağa devam ediyordu. Mesa- im okunması tam 11.40'a kadar sür- dü. Özdilek alkışlar arasında mikro- fonu terkederken, siyasi parti tem- silcileri konuşmağa hazırlanıyorlardı. İlk söz C. M. P. Genel Sekreteri İs- 14'lerin Dramı " htilâlin birinci yıldönümü bütün Türk milleti tarafın- dan sevinç içinde kutlanırken, pek çok kimsenin ak- ına, sonradan 23'ler olan 38'ler gelmemezlik etmemiş- ti . 38'lerden bir tanesi, Allanın rahmetine kavuşan General İrfan Baştuğdur. Diğerleri ise, artık “14"ler" diye bilinen ve bugün yurt dışında bulunan genç ihti- lâlcilerdir. Gerçeklesen hadisenin seviyesine ma- mış olmanın ve hareketin manasını hatalı teftir etme- nin bedelini aramızda bulunmamakla ödeyen bu gru- bun dramı, tarihte, ancak bizimki gibi bir kaç istisna- sı mevcut "askeri junta" mensuplarının dramıdır. imdi, şu satırları okuyunuz: 'Askeri Birlik bir an, politikacıların kötü idaresinden dolayı hayal su- kutuna uğramış bir milletin ümitlerini kendi üzerinde temerküz ettirmiştir; bulduğu çareleri, en saf bir inanç içinde tatbike koymuştur askerler için, her isin surf “kumaş" iyi olmadığından dolayı bozuk gittiğine İnan- mak o kadar kolaydır ki..- Ama Askeri Birlik en son- da, bu iyi niyetli albayların çapını hayal dahi etmedik- leri manilerin ve meselelerin vehametl karşısında feci bir hezimete uğramıştır." Bu satırlar, İtalyanın yetiştirdiği oObüyük devlet adamı Kont Sforzanın kaleminden çıkmıştır ve bizim İnkılâp hareketlmizle uzaktan yakından ilgili değildir. Kont Sforza 1910 yılında Avrupanın bir köşesinde ik- tidarı eline amış bir askeri Juntanın akibetini anlat- maktadır. Bizim 14'lerimiz, bu dramdan kendilerini kurtara- mamışlardır. İçlerinden her birinin davranışı hakkında- ki hükmü tarih verecektir. Başka sevdalar, başka ni- 14 yetler, başka fikirler peşinde olanlar bu 14 kişi ara- sında var mıdır, yoksa hepsi, sadece memleketin rea- litelerini hiç anlamamış olmanın kusurunu mu işle- mişlerdir ? Bugünden bir şey söylemenin imkânı yok- tur. Ama bir nokta sabittir: Eğer Komite, dirayetli Gürsel ve arkadaşlarının yolundan değil de, sembolünü Türkeşte bulan 14"lerin gösterdiği yoldan gitseydi Mil- li Birlik Komitemiz için tarihin hükmü Kent Sforza- nm yukarda belirttiği hüküm gibi olacaktı. Dirayeti! Gürsel ve arkadaşları hem memleketi, hem kendileri- ni ve hem de 14 arkadaşlarını böyle bir tehlikenin esi- şinden geri çevirmeye muvaffak olmuşlardır. 27 Mayıs hareketinin birinci yıldönümü kutlanır- ken yurt dışında bulunan 14 ihtilâlci kendilerine karşı bu milletin ve arkadaşlarının kin veya nefret hissi taşı- madıklarından emin olabilirler. O sabahki askeri hare- kete yaptıkları yardım da unutulmuş değildir. e Nite- kim, onları tehlikeli temayüllerinden alakoyan kudret sahipleri, haklarında bir emniyet (o tedbirinden başka tedbir alma yoluna gitmemiştir. Türkiyede normal günlerin geri gelmesine kadar kalacakları diyarlarda okurlar, görürler, düşünürlerse iyi niyetin ve memle- ket aşkıyla çarpan kalplerin bile hesapsızlık ve ölçü- süzlükk içinde bir milleti, o kadar sevilen milleti felâ- kete ogötürebileceğini (o kalaylıkla anlarlar, kabul ederler. 27 Mayısı bir macera olma tehlikesinden kurtarıp tarikimizin bir parlak dönüm noktası haline sokan 13 Kasımdır ve 13 Kasım, bizim askeri fantamızı dünyada çok lem benzerlerinin üstüne çıkaran başarılı operas- yondur AKİS, 29 MAYIS 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: