liğinin derecesi ne olacaktır, orası belli değildir. Diğer yandan, Parisli idarecileri iyi çok meşgul eden mesele de, ba- gımsızlık halinde Cezayirdeki Fran- sızların munun ne olacağıdır. Fransız idarecilerinin yaptıkları ko- nuşmalardan, bağımsız Cezayir dev- leti Fransa ile birleşmeyi kabul et- mezse, ister istemez bir taksime gi- dileceği anlaşılmaktadır. Halbuki ül- kenin durumu böyle bir hal çâresine uygun değildir. Bazı yorumculara göre (taksim tezi, Cezayirlileri Fransa ile birleş- meyi kabule zorlamak için ortaya atılmıştır. De Gaulle, Cezayir mese- lesinde tek çıkar yolun hâlâ birleşme nn olduğuna inanmaktadır. Halbu- ki nı yorumculara göre Cezayirli milliyetçiler, tıpkı eski Fransız Top- luluğu devletleri gibi, Bağımsızlık aldıktan sonra Fransayla işbirliğiyle yetinmek niyetindedirler. Görüldüğü gibi, Evian-les-Bains'- de buluşanların önündeki meseleler, çözümü kolay meseleler değildir. Ban- ların çözümü için bol bol sabır ve iyi niyet gerekecektir. A.B.D. Kanlı kervan Geride bıraktığımız hafta içinde, A- merikan halk efkârını en flok ilgi- lendiren mesele ne Kennedy ile Krutçef arasında yapılması kararlaş- tırılan ikili görüşme, ne de beyzbol liginde alman neticelerdi. İki "K" arasında yapılacak görüşme yalnız Birleşik Amerikanın değil, bütün dünyanın geleceğini çok yalandan il- gilendiriyor, beyzbol liginde de çok şaşırtıcı sonuçlar Almıyordu ama, bü- tün gazeteler bunları bir tarafa bıra- karak, en mutena köşelerini Güney eyaletlerinde dolaşıp duran bir oto- büs kervanına ayırmışlar, harıl harıl bu kervanın başına gelenleri anlatıp duruyorlardı. İlk bakışta oldukça tuhaf bir gö- rünüşü olan bu kervan, "Hürriyet Yolcuları" adını taşıyordu. Kervan- daki otobüslerde siyahlarla beyazlar yanyana oturmuşlardı. Uğradıkları her durakta beraberce aynı lokanta- ya girip aynı masalarda yemek, ha- zan da dayak yiyorlardı. Doğrusu böyle bir kervan Birleşik Amerikanın Güney eyaletlerinde hiç de alışılmış ir manzara değildi. Bilindiği gibi, Federal mahkemelerin ırk ayrılığını yasak eden çeşitli kararlarına rağ- men Güney eyaletleri bu ayrılığı kal- dırmamak hususunda inada devam e- diyorlar, yalnız okullarda değil, ta- şıt vasıtalarında, lokantalarda ve dükkânlarda da siyahları beyazların yanına yanaştırmıyorlardı. AKİS, 29 MAYIS 1961 Havanda su dövenler ürriyet Yolcuları" bu seyahatle- ine Nisanın ilk günlerinde baş- lamışlardı. Seyahat kısaca CORE di- ye a “Irk Eşitliğini Sağlama Ki tarafından tertiplenmişti. CORE'un amacı, Güney eyaletlerin- deki ırk ayrımı kuvvet kullanmak- tan kaçmarak, pasif mukavemet yo- si ortadan kaldırmaya çalışmak- . Bu , amacına erişebilmek in şimdiye kadar çeşitli gösteriler hazırlamış, hazırladığı her gösteri de Güney eyaletlerinde büyük karışık- lıklara yol açmıştı. Little Rock ola- yının bütün Amerikada uyandırdığı tepkiler henüz hatırlardan çıkmamış- tı. Bilindiği gibi, bundan dört yıl ka- dar önce Little Rock'lular küçük zen- cileri okullara sokmak istememişler ve çıkan karışıklıkları bastırmak için, Başkan Eisenhower, bu ufak şehire paraşütçü kuvvetler yollamak sorun- da kalmıştı. Okullar konusundaki ay- günden sonra yavaş yavaş azalmaya | yüz tutmaya başlamıştı. Fakat taşıt vasıtalarındaki ve lokan- talardaki ırk ayrımı halâ bütün şid- detiyle devam ediyordu İşte "Hür- riyet Yolculan"nın görevi, Güney e- yaletlerinde yollar boyunca usanan şehirlerarar otobüs konaklarındaki ırk ayrımını kaldırmak için ilk adımı atmaktı. Bu konaklardaki ırk aynını da şimdiye kadar Federal mahkeme- ler tarafından defalarca yasak edil- mişti, fakat Güney eyaletleri kendile- rini bu yasakla da bağlı saymıyor- lardı. ."Hürriyet Yolcuları"nın seyahati, başlangıçta, oldukça sakin geçti. Ker- vanın ilk uğradığı Güney eyaleti o- lan Güney Karolinada beyazlar hoş- nutsuzluklarını göstermekten geri kalmadılarsa da birkaç ufak hâdise- den başka birşey olmadı. Bütün Ame- rikalım dikkatini kervanlı. (o üzerine çeken asıl gürültü, "Hürriyet Yolcu- ları" Alabama eyaletine girince kop- tu. Önce Anniston kasabasında ker- vana mensup otobüslerden biri devi- rildi ve yakıldı. Otobüsün içindeki on kadar siyah ve beyaz öğrenci yarala- narak hastahanelik oldular. Bundan bir gün sonra, Birmingham'da, be- yazlarla aynı otobüse binmek isteyen on zenci genç, eyalet polisi tarafın- dan tevkif edildi. Nihayet, geride bi- raktığımız haftanın ilk günlerinde. "Hürriyet Yolcuları" Alabama eya- DÜNYADA OLUP BİTENLER letinin başkenti Montgomery'ye ula- şıp bir otobüs konağına inince, yüz- lerce beyaz bu konağın etrafını sarıp sabahlara kadar zenci aleyhtarı gös- teriler yaptılar. Konağın içindeki si- yahları bunların elinden kurtarabil- mek için ifa Federal hükümetin ka- rışması gerekti. Devlet içindeki devletçikler . Güney eyaletlerinin, ırk ayrımı konu- sunda Federal hükümetin sözünü ötedenberi Amerikan çıkmaza sokan en önemli meseleler- den biri olmuştur. Eyalet idareleri, Federal Anayasanın bütün insanların hür ve eşit olduğunu söyleyen, insan- lar arasındaki ırk, dil ve din ayrık- larının bunlar arasında eşitsizlik se- bebi olmasını yasaklayan maddesine rağmen, mahalli kanunlarında bu maddeye meydan okumaktan kaçın- mamaktadırlar. Federal idare ile eya- let idareleri arasındaki bu aykırılık, Montgemery olayları sırasında bir kere daha ortaya çıkmış bulunmakta- Federal idare, Montgomery olay- larına, bu şehirdeki otobüs konağın- da beyazlar tarafından çevrilen "Hür- riyet Yolcuları"nın linç edilmek teh- likesiyle karşı karşıya kalmaları ü- zerine karışmış ve Adalet Bakanı Robert F. Kennedy -Başkan Ken- nedy'nin küçük kardeşidir- Montgo- mery'de bir facia çıkmasını önlemek amacıyla, yardımcısı Byron R. Wh- te'ı Alabama'ya göndermiştir. White, bu eyalete giderken, Montgomery'de düzem yemden kurmak için yanına beş yüz kadar silâhlı emniyet men- subu da almıştır. Fakat eyalet valisi John Patterson bu memurları eyalet sınırlan içine sokmak istemediği gi- bi "Hürriyet Yolculan"nı kanşıklık çıkancılar olarak vasıflandırıp sınır dişi etmeye kalkışmıştır. Şu satırların yazıldığı sıralarda Federal idare ile mahalli otoriteler arasındaki görüş ayrılıkları henüz devam ettiği gibi "Hürriyet Yolcula- rı" da, bütün güçlüklere rağmen, da- ha Güneye doğru yollarına devam et- mek niyetindedirler. Başka bir deyiş- le, Amerikada yıllardanberi süren “bitmeyen kavga" devam etmekte- dir. Aklı başında Amerikalılann hep- si, çağdaş Amerikan toplumunun bu kapanmayan yarısından dolayı utanç ve acı duymaktadır. Fakat ne yazık ki, bir avuç Güneylinin bu akıl almaz davranışları yalnız kendilerinin değil, bütün Amerikalıların itibarını kırıp götürmektedir. Hürriyet kavramının doğup geliştiği topraklarda, sonunda sağduyunun galip gelmesi ve bu utanç verici olayların artık tarihe karışma- sı gerekir. 21