hanelerinde bu tek meçhullü muadele- nin halli için kafa patlatılmıştır. Haf- tanın sonunda Babialide mevcut ka- naate göre Ulay'ın X'i, Yassıadada verilecek cezaların infazıdır. Ulaya göre cezalar infaz olunduktan sonra yeter bir saman memleketin durul- ması beklenecektir. Devlet Bakam bu devreyi Kurucu Meclisin çalışmaları- na bölmektedir. Her halde bu karışık hesap, bitirdiğimiz haftanın nihaye- tinde Erken Seçimi kolaylaştıracak, talihli bir formül olarak belirmedi ve zihinleri karıştırmaktan başka işe ya- ramadı Zaman meselesi Az seçim Konusunda, bilhassa içinde değişik temayül bulma -böyle bir durum son de- rece normaldir, zira bir heyette çe- şitli fikir sahibinin mevcudiyeti üste- lik hayatiyet delilidir- bunun sadece zamanıyla ilgili bir husustur. Yoksa Komite içinde tek bir fert dahi arka düşünce taşımamaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri adına ve onun verdiği yet- EİN dayanarak -icra-i hükümet" e- B. K. suni hiç bir tarafı bu- lunmayan ve batının anladığı, tatbik ettiği manada bir demokratik rejimi en geç 29 Ekimde bütün icaplarıyla iş- başına getirip anormal devri bir da- ha açılmamacasına kapamak azmin- den en ufak bir şey kaybetmiş de- ğildir. Nitekim, Genel Kurmay Başka- nı Cevdet Sunay da son ve meşhur tamimiyle M. ne yetki vermiş bulunan Türk Silahlı Kuvvetlerinin görüşünü en ufak tereddüde mahal bırakmayacak tarzda açıklamıştır. O bakımdan, 27 Mayıs günü çizilen ana yoldan bir inhiraf bahis konusu bile değildir. Ancak, bazı Komite oüye- lerinin normal devri açmakta tered- i sinde- dikleri anlaşılmaktadır. Anlaşılması daha güç olan husus, durum buyken 'Yüksek Adalet Divanına yeni işler yüklemenin bu şartların gerçekleş mesine nasıl yarayacağıdır. Bitirdiğimiz hafta başkentte seçim çeşitli ağızlar tarafından tekrarlandı ve Erken Seçimin başlıca desteğini teşkil etti. Bize dost sayılamayacak bazı çevrelerin penana grata sözcü- lerinin, şuna veyahut buna yaptıkları ziyaretlerde hep "Canım, seçimler ahsinde aceleye ne lüzum var” tar- zında telkinlerde bulunmaya çalıştık- ları da dikkat nazarından kaçmadı. Erken Seçim alyhtarları ise kendi görüşlerinin doğruluğuna delil olarak memleketin orasında burasında beli- ren kıpırdanışları gösterdiler. Ancak AKİS, 10, NİSAN 1961 Kulağa Küpe Vay, benim köse sakalım ! Gazetelerden: İstanbulda bir sosyete mey- hanesinde altı azılı Demokrat eskisi Adnan Menderes şerefine kadeh kaldırıp bugünkü idareye küfrettiler ve kendilerine mü- dahale edilmesini isteyen bir Temsilciler Meclisi üyesiyle üç arkadaşım dövdüler. Gazetelerden: Bolvadinde bir kısım azılı Demokrat eskisi kaymakamlık binasına yürümeye kalkıştılar. Gazetelerden: Bâzı azılı Demokrat eskileri Silâhtarağa elektrik fabrikasın- da bir şabotaj hazırlarlarken ele geçirildiler. Gazetelerden: Denizlide bir azılı Demokrat eskisi duvarlara İnkılap aley- hinde yatsılar yazarken yaka- landı. Gazetelerden: A.P. Genel Başkanı Ragıp Gümüşpala verdiği (obeyanatta Şöyle demiştir: "Aldığımız /ha- berler Türkiyenin her tarafin- da C.H.P. nin baskı yapmakta olduğunu göstermektedir!" bunları bertaraf etmenin yolunun da seçim olduğu, yoksa "Evvelâ sükünet sağlayalım, sonra seçim yaparız" gi- bi pederşahi bir düşüncenin başarı ka- zandırmayacağı bir mukabil fikir ha- linde ileri sürüldü. Gerçekten, tesir altında kalmaksızın, milletin bir an önce normal rejime hasretini bir bık- kınlık sayıp alınganlığa kapılınmak- sızın memleketin bünyesindeki aler- jik hali anlayıp bunun ilâcım süratle vermenin asıl basiret ve mantık yolu olduğu, başkentte pek çok kimseye daha makul gelmektedir. Hele, kur- mayların tabiriyle G gününü yaklaş- tıran değil, uzaklaştıran tasarruflar- dan, yeni teşebbüslerden sakınılması, şüphesiz daha akıllıca bir harekettir. "Canım, bu hava içinde nasıl seçime gideriz.. Hele ortalık bir yatışsın, mil- leti sandık başına çağıracağız" düşün- cesinin tailihli bir düşünce olmadığı, YURTTA OLUP BİTENLER bilâkis ortalığı gerçekten yatıştırma- nın ve ihtilâlin de, memleketin de gerçek emniyetini kurulacak bir nor- mal idarenin sağlayacağı üzerinde çok kimsenin ittifak ettiği bir husustur. Bunun misalleri de yok değildir. Karar saati Bu yüzdendir ki önümüzdeki günler- de M.B.K. nin birkaç önemli top- lantı yapması ve memleketin duru- munu, şartlan, milletin sağlam kuv- vetlerinin otemayüllerini, arzularını bir defa daha gözden geçirmesi bitir- diğimiz hafta içinde Ankarada bek- lenmekteydi. Böyle bir toplantıda fi- kirler şüphesiz açık açık ortaya se- rilecek, gelen bilgiler kurmaylara has bir dikkat ve itinayla değerlendirile- cek, en doğru karar tamamile mem- leketçi düşüncelerin ışığı altında mut- laka bulunup alınacaktır. Zâten siya- si faaliyetin ancak I Nisanda başla- tılması, bir ara ciddi şekilde düşü- nüldüğü gibi Haziran ortam veya Ten muz başını muhtemel seçim tarihi ol- maktan çıkarmıştır. Aslında, bilhas- sa -ne zaman yapılırsa yapılsın- yeni devrin millet iradesine dayanan İlk iktidarı olacağı her gün biraz daha iyi anlaşılan C.H.P. nin, Kurultayını toplayıp kendisine fikri çekidüzen vermesinden önce mesuliyet almama- sı daha doğrudur. Bunun yanında, bü- tün hadiseler de yas sonlarını en uy- gun seçim zamanı olarak göster- mektedir. O tarihe kadar yeni parti- ler, canlanıp kanlanabilecekleri Oka- dar canlanıp okanlanabileceklerdir. -Bunların ilk seçimlerdeki şansı, se- çimler ne zaman yapılırsa yapılsın, sı fırın pek yakınındadır ya...- Gerçi bu fikre karşı "Canım, Ağustos yerine Ekim sonu olursa kıyamet mi kopar" tarzında bir itiraz çıkarılmaktadır ama, unutulan psikolojik faktörlerin sosyal hâdiselerde oynadığı roldür." M.B.K, beklenen hayati toplantısında, maksat sahiplerinin nabza göre şer- bet vermeye dayanan çabalarının te- sirinden topyekün kurtulur ve hem da. ittifakla bir seçim tarihi tesbit ederek her şeyi, açık açık, ama bir daha de- gişmemecesine ve berraklığın en iyi politika olduğunu hatırdan çıkarmak - sızın ona göre Ayarlarsa bir defa daha tepemizde kümelenmekte olan bulutlar rüzgarların en kuvvetlisine kapılmış gibi dağılıp gidiverecekler - dir. Devlet adamlığının birinci vasfının çekilme zamanını iyi tâyin olduğu, gözümüzün önünde bulunan dünyalar kadar eski binbir misalle sabittir. O konuda Şeytan, acele değil, geç işe karışmaktadır. 9