KİTAPLAR Musiki Tarihi (Yazan: am” Mimaroğlu. o Var- lik Yayınları, dalı Ki taplar oSeri- si No: 13 abi 1961, 320 sayfa 5 lira). Birkaç yılda bir kitapçı vitrinlerin- de musiki üzerine yazılmış yeni ğını hatırlamamak elde değildir. Bı- rakınız ihtisasa dayanan çalışmaları, musiki sanatı üzerinde ana bilgileri veren kitaplar bakımından bile Tür- kiye bibliyografyası, acınacak yoksul- luktadır. Varlık (o yayınlarının geçen hafta piyasaya çıkardığı Musiki Ta- rihi için "bir boşluk dolduruyor" zünü kullanmak abestir. Çünkü boş- luk öylesine büyüktür ki tek bir kitap bu vazifeyi bile göremez ve uçuruma fırlatılmış bir taş olarak kalır. Musiki tarihi gibi, batı ülkelerinde İrili ufaklı ciltlerle kitabın yayınlan- mış olduğu bir bahiste İlhan Mimar- oğlunun Varlık yayınları için hazırla- dığı kitabın bugün Mi. ki- tap piyasasında mevcut yegâ mu-, siki tarihi olduğunu belirtmek, ül ki konusunda bizdeki (yayınların ne derece kıt olduğunu anlatmıya yeter. Musiki tarihi, bir araştırma ve in- celeme konusudur. Bu bahiste batı memleketlerinde bir kitap yazmıya kalkan şahıslar, gizli kalmış gerçek- leri açıklamak, bilimsel çalışmalar sonunda ve sunulmamış dokümanlara dayanarak yeni bilgiler ortaya koy- mak, musiki sanatının tarihini yeni bir ışık altında okuyucuya, daha doğ- rusu bilim dünyasına, sunmak zorun-' dadırlar. Bununla birlikte durum biz- de başkadır. Bir İhtiyaç gidermek, or- ta okuyucuya musiki sanatının geliş- mesi üzerinde ana bilgileri vermek maksadiyle girişilen bir çalışma an- cak, mevcut bilgileri, batıran kılavuz kitaplarının öğrettiklerini derleyip toparlamak ve orta okuyucunun ko- layca anlıyacağı bir dille anlatmaktan öteyegidemez. Nitekim İlhan Mimar- oğlunun da orta okuyucuya faydalı olma hedefini gözettiği anlaşılmakta- dır. Bununla birlikte yazarın sâdece okuyucuya ansiklopedi bilgisi aktar- makla yetinmediği, bilgileri bir yan- dan şahsi görüşleriyle, öte yandan İlgi ekici bir anlatışla okuyucuya ulaş- tırmak İstediği de görülmektedir. Mi- maroğlu, yıllardır türlü gazete ve dergilerde -bu ara, altı yılı aşan bir sura AKİS'te- musiki tenkitçiliği yap- mış olmasının şartladığı bir üslüpla, musikinin hikâyesini okuyucuya ra- hatlıkla -ve çoğu yerde kendi inanç ve saplantılarını savunmanın verdiği bir heyecanla- anlatmaktadır. 32 İlhan K. Mimaroğlu Bir inkılapçı Yazar önsözünde, Varlık yayınevi de kitabın kabındaki tanıtına yazısın- da, bu kitabın, bugüne kadar bizde yayınlanmış en iyi musiki tarihi oldu- gunu belirtmektedirler. Mimaroğlu, gene önsözünde, bu görüşün tevazu dışı olmadığını, çünkü bugün piyasa- da başka musiki tarihi bulunmadığını, bundan önce yayınlanmış ve tüken- miş olanlarınsa ihtiyaç giderme vazi- fesini görecek kadar bile iyi olmadık- larını açıklamaktadır. Nitekim, bu yeni "Musiki Tarihi"nin fihristine bir göz gezdirmek, Mimaroğlunun ne ka- dar çeşitli konulara el attığını, ne ka- der bol malzemeyle okuyucu karşısı- na çıktığını belirtmiye yeter. Başlan- gıcından bugüne musiki sanatının ge- lişmeği, bilhassa bestecilerin üslüpla- rının ve musikiye getirdikleri yeni- liklerin anlatılması yoluyla ve tenkit- çi gözüyle sunulduktan sonra, onbeş ek makale halinde musikinin türlü konuları -müzikoloji, halk musikisi, sinemada ve radyoda musiki, nota basımı, vs.- gene tarihi gelişme acı- sından ve tenkit yoluyla okuyucuya sunulmuştur. Kitabın sonunda kısa bir bibliyografya, bir plâk listesi ve -bizde pek seyrek rastlanan birşey- kitapta gecen isimlerin endeksi yer almıştır. Gölgesiz (Zihni Hazinedaroğlunun Şürleri, Emel Yayınları, 1960, 64 sayfa, 250 kuruş) Sanatçı elbette yalnız kendisi için yazmaz. Topluma bir bildirisi var- dır. Diyecek bir sözü vardır. Bunu en uygun biçimler içinde söyler. Ama herhalde sanatçının toplumca bilin- mesi, iyi ya da kötü, değerlendiril- mesi gerekir. Her sanatçının toplu- mun karşısına çıkması nasıl gerekliy- se, toplumun da sanatçıyla bir müna- sebet kurması, bir değer yargısına varması o kadar gereklidir. Bazı sa- natçılar, üstelik sanatıgerçektenken- disi için bir yaşama sebebi sayan, isi- ni ciddiye alan sanatçılar toplumla münasebet kurmaktan, kendini bil- dirmekten, tanıtmaktan adetâ korku- yorlar. Bunların sayısı çok az. Az a- ma, var İşte Zihni Hazinedaroğlu topluma kendini (bildirmekten korkarcasına yor. Zihni Hazinedaroğlunun şairliği- ni bilenlerin sayısı, yazık ki, çok de- ğildir. Bir çok zaman alevi misâli kişilerin alabildiğine bilinir, tanınır, okunur olduğu bir dönemde böylesi- sanat yapmak, koşmalıdır, mânası çıkarılmamalıdır. Fakat, sanatçı onurunu koruyarak da toplumla münasebet kurmanın yolla- rı vardır. Zihni Hazinedaroğlu böyle bir yol tutmamıştır. Ama onun çok az kişide bulunabilecek bu özelliği iyi bir şair oluşuna engel değildir. Sâde- ce bu, iyi şairliğinin bilinmesini, de- ğerlendirilmesini geciktiriyor, o ka- dar. Geçen yılın son ayında yayınladığı şiir kitabıma adı bile, onun genel tu- tumuna uygun: "Gölgesiz". Doğru, Hazinedaroğlu "gölge" sinin bile düş- mesini istemiyor, sakınıyor. Hazine- kadar önce yayınlanmıştı. rimizle Yaşıyoruz" du. Aydınlık, u- mutlu, coşkun bir anlatımı vardı. O kitaptaki şiirleri okuyanlar -yazık ki onları da çok az kişi okuyabilmiştir.' bir anlatımla, mısra kurulusuyla, de- yişiyle karşımıza çıkıyor. Bir kere o geçmiş yılların coşkunluğu,, uçarılığı kalmamış. Felsefesini yaptığı bir dün- ya görüşünü, yoğun bir şiir diliyle, soyuta yönelmiş bir dille anlatıyor. İlk şiirlerindeki açıklık, kolay anlaşı- lırlık yerine, kapalı, güç anlaşılır, ta- sini, her çağda, üstelik siyasi sınır da tanımayan bir genişliğe kavuşmuş o- lan kader çizgisini, acısını, umutsuz- luğunu, cinsel arzularını, varlık - yok- luk problemini dile getiriyor. "Gölge- siz" deki şiirlerin, ilk okuyanlar üze- rinde buruk bir tad bırakacağı şimdi- den söylenebilir. Ama herhalde Zihni Hazinedaroğlunun şiiri üzerine eğil- mek, o şiirlerin tadına varmaya ça- lışmak boş bir emek olmıyacaktır. Şu kadar ki, şair de bundan sonrası için bize yardımcı olmalıdır. AKİS, 10. NİSAN 1961