YASSIADA Duruşmalar İki mühim tanıklık Ortadan uzun boylu, yakışıklı adam, gittikçe heyecanlanarak ifadesine devam ettiği sıralarda vakit hayli ge- cikmişti. Ortadan uzun boylu, yakı- şıklı adam, başını daha da dikleştire- rek: — Türkiyenin biricik Harp Okulu kimse tarafından, hattâ dünya tara- fından dahi satılamaz dedim" dedi. Yassıadanın tarihi Duruşma Salo- nunda bir alkış tufanı koptu. Dinle- yiciler, eme hatıralarla tanık ada S a- nık sandalyesinde ÖRMEK olanlar başlarını eğdiler. Bayar, dudağının Osman Köksal Düşükleri terletti sağ tarafını kemirmeğe başladı. Men- deres, elinin tersiyle alnındaki teri sildi ve önüne baktı Hadise, geçen hafta perşembe gü- nü cereyan ediyordu. Tarihi salonda, Ankara ve İstanbul olaylarının du- ruşması yapılmaktaydı. Haftanın içindeki o gün, Yassı - adaya duruşmaları takibe gidenler çok heyecanlı saatler geçirdiler. Zira o gün dâvanın seyri üzerinde son de- rece ilgi çekici açıklamalarda bulu- nan iki tanık dinlenmişti. Başkan Salim Başol, celseyi muay- yen saatte ve muayyen lafzıyla açtı- gında hiç kimse, biraz sonra tanık mevkiinde yer alacak iki ihtilalcinin 24 ilgi çekici açıklamada bulunacağını tahmin etmiyordu. Bunun için tanık- ların ifadeleri bir sürpriz tesiri ya- rattı ve heyecan barometresini de o mabette yükseltti. Tanıkların ilki Milli Birlik Komi- tesi üyesi ve Devlet Bakam Sıtkı Ulay dı. Ulay, Harp Okulu yürüyüşünü bü- tün teferruatı ve bilinmeyen tarafla- rıyla anlattı ve dinleyicilerin teza- hüratına sebep oldu. Hele Harp Oku- lunun imhası için düşüklerin kurduk- ları plânlar dinleyicilerin haklı nefre- tini celbetti ve ifadelerin ışığı altın- da sanıkların durumları daha da vu- zuha kavuştu, mayın sözleri sanıklar tarafından belli ki pek dikkatle din- leniyordu. Nitekim tanıklık sona e- rince Başkan Başol sanıklara dönüp: — Tanığın ifadesine bir diyece- giniz.?" şeklinde sorunca, sanık san- dalyalannda bir kaynaşma başladı. Fakat hiç kimse ortaya çıkıp "tanık doğru söylemiyor" şeklinde kelâm e- demiyordu. Erdelhün ve Argüç, sâ- dece hâdiseleri teville oyetindiler ve Ulayın ifadesinin bir çok ( kısmının doğru olduğunu söylemek zorunda kaldılar. Köksal konuşuyor Şabahki celse böyle heyecanlı bir ha- va içinde sona erdi. Halbuki sa- nıkları ve dinleyicileri başka bir sürp- riz bekliyordu. Öğleden sonra dinleni- len bir tanık 27 Mayısın nedenini ve niçinini ortaya koydu ve kafalarda be- liren bir takım istifhamları izale etti. öğleden sonraki tanık, Muhafız Ala- yı Komutanı ve Milli Birlik Komitesi üyesi Albay Osman Köksaldı ve sa- nıklara ter döktüren bir tanıklıkta bulundu. Köksal evvelâ Başkanlık Di- vanından elindeki notlara bakma mü- saadesi aldı ve sonra tam kurmayca bir tanıklığa başladı. Her meseleyi ayrı ayrı anlatıyor, sonra bu meslede- ki şahsi kanaatini beyan ediyordu. Bu tarzda bir tanıklığa alışık olmayan düşükler feryadı koparmakta gecik- mediler. "Tanık, iddia makamının ye- rini aldı" vaveylasını kopardılar. Fa- kat otoriter Başkan Başol sanıklarla aynı fikirde değildi. Öyle ya, hâdise- ler hakkında, hadiselerin içinde yaşa - yan Muhafız Alay Komutam kanaat serdetmiyecekti de kim edecekti? Ni- tekim Başol: ". Tanık hâdiselere vel el diyerek meseleyi kestirip at Bundan sonradır ki ilgi çekici ifa- denin dinlenilmesine geçildi. Doğrusu İstenirse Köksal pek çok şeyi en iyi bilen insan olarak konuşuyordu. Nite- DURUŞMALARI kim bâzı bilinmeyen hakikatler de böylece Ortaya çıkmış oldu. Kimler nümayişçileri ihbar etmişlerdi? Kim- ler Harp Okulunu imha plânını hazır- lamışlardı? Çankaya Köşkünde neler konuşulmuştu ? Bunlar bir bir tari- hi Duruşma Salonunda zapta geçiril- di. Hele bir açıklama bâzı kimseleri hayrete sevketti. Bu, nümayişçilerin nasıl tespit edildiği hususuydu. Kök- sal bunu bizzat şahit olduğu hâdise- lerden istifade ederek Yüksek Ada- let Divanı huzurunda anlattı. Nü- mayişçileri ihbar edenlerden birisi de bir basın mensubuydu ve halen dışar- da geziyordu. Bu foto muhabirinin marifetleri doğrusu pek eğlenceliydi. Muhabir gözde adam olma sevdasın- Sıtkı Ulay Müthiş o ifşaat dan bulunduğundan her nümayişte Te- yiş yapan gençleri teşhis etmelerine yardımcı oluyordu. Köksal bu işgüzar muhabirin adını da söyledi. Bu iş- güzar muhabir Zafer gazetesinin fo- toğrafçısı Mehmet Sürenköktü. Kök- salın tanıklığı son derece ilgi çekici safhalar arzetti. Tabii bu arada sa- nıklar da ipliklerinin pazara çıktığını görünce feveran ettiler. Ne var ki, ne sualleri ne de itirazları bir şey ifade ediyordu. Haftanın içindeki o gün Yassıada, tarihi günlerinden birini daha yaşadı ve duruşma ertesi güne talik edildi. AKİS, 10 NİSAN 1961