GENÇLİK Boykotlar Salgın hastalık Biirdiğimiz haftanın sonlarında bir gün, yeni Meclis binasının arka kapısının tam karşısına isabet eden kurşuni renkli kârgir binanın salon- larından birinde heyecanlı müzakere- ler cereyan ediyordu. Bir takım genç adamlar, sigaraların birini yakıp bi- rini söndürerek, bir meseleyi halle çalışıyorlardı. Halline çalışılan mese- le, bir yönetmelik tâdili meselesi, hal- le çalışanlar ise Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencileriydi, öğrenci- ler her müzakere ile, bir parsa daha çıkmaza girdiklerini (o farkediyorlar, fakat bir türlü sadre şifa tedbiri bu- lamıyorlardı. Nitekim haftanın son- larındaki o gün, öğrencilerle Üniver- sitenin idari mekanizması arasında irtibatı sağlayan öğrenci temsilcile- ri de vazifelerinden ayrılınca, mesele büsbütün karıştı. O gün öğrenci temsilcileri, arkadaş- larım bir toplantıya çağırarak onla- rı son durum hakkında tenvir ettiler. Temsilcilerden biri kendi kararlarını bildirdi. Karar, bir haftayı tecavüz e- den boykotun nihayete ermesini der- piş ediyordu. Temsilci Öğrenciler, ba- sında yerli yersiz hücumlara uğrayan bu boykotun artık fayda vermediğine kaani olmuşlar ve idare ile temasa geçerek, arkadaşlarım derse girmeğe davet (edeceklerini (o bildirmişlerdi. Temsilcilere göre meseleyi halletme- nin tek yolu, uslu uslu derslere devam ederken, gerekli temaslara ara ver- memekti. Ancak, bu açıklama öğren- cileri pek memnun etmedi. Öğrenciler hep birden ayaklandılar ve ancak is- tekler yerini bulduktan sonra derslere girilebileceği temsilcilere bildirildi. Bunun üzerine temsilciler, artık ar- kadaşlarım temsil edemiyeceklerini, vazifelerinden ayrılmanın daha uygun olacağım açıklamak zorunda kaldılar. Böylece. 31 Martta başlayan boykot devam etti. İpin ucu kaçınca A slında her şey, bundan bir süre Ön- ce başladı. Yönetmelik üzerinde tadilât yapmakta bulunan kurulun bir esrar perdesi arkasında cereyan eden çalışmaları, boykot hareketinin mihrakı oldu. Okulun açıldığı gün- den beri bir türlü halledilemiyen bir takım dâvaların bu, ismi var cismi yok denilecek kadar hareketsiz kuru- lun keyfine bırakılması ve öğrencinin olup bitenlerden haberdar edilmeme- si, üstelik idare binam ile öğrencinin kaldığı bina arasında irtibatı Bağlı- yacak bir teşkilâtın bulunmaması is- 28 leri büsbütün karıştırıyordu. Bu kar- şılıklı anlaşmazlığa bir çâre bulmak üzere öğrenciler aralarından bir ku- rul seçerek meselelerini müzakere et- tiler ve bu müzakerelerin neticelerini bir rapor halinde Rektörlüğe sunma- ga karar verdiler. 22 Mart 1961 ta- rihini ve öğrenci temsilcilerinin imza- larım taşıyan dilekçeye raptedilen bu istek raporu Rektörlüğe takdim edildi. Rektörlüğün mütevelli heyete ha- vale ettiği bu rapor, öğrencilerin um- duğu alakaya mazhar olmadı. Rektör Seha Meray ise makamında daha pek yeni olduğundan inisiyatifini kullan- makta mahzur mülahaza etti. Öğren- ciler için bir kere daha, hem de uzun- ca süreceğe benzeyen bir bekleme dev resi başlıyordu. Bu üzüntülü ve me- raklı bekleyiş 31 Mart tarihine kadar devam etti. O gün öğrencilerden da- ha da mutedil olan temsilcilerin ge- tirdikleri haberler hâdiselerin patlak vermesine sebep oldu. Ertesi gün ders lere girilmiyecekti. Karar öğrenciler arasında heyecan yarattı. Fakat bir taraftan da bu hareket tarzının, me- selenin halledilmesine yardımcı ola- cağına inandıklarından sevinmekten kendilerini alamıyorlardı. 31 Mart cuma günü okula gelindi. Fakat bu defa hiç kimse boş sınıflara yönel- edi. Kantin sabahın erken saatler rinde doluverdi. Talebeler her an ye- ni bir haber bekliyorlardı. Durumlarıy la er geç birisi ilgilenecekti, ilgilenme- liydi. İşte bu sırada durum Rektöre duyuruldu. Saat 11.30 a yaklaşıyor- du. Öğrenciler arasında bir kaynaşma başladı. Rektör gelmişti. Rektörün söyilyebilecekleri merakla bekleniyor- d akat söylenenler, iki gün önce öğrenci temsilcilerine yapılan vaad- lerden pek farklı değildi. Sâdece te- minat veriliyordu. Bütün iyi niyetle- re rağmen öğrenci tatmin olmadı. O günü okul kantininde geçiren öğren- ciler, bu defa gözlerini öğrenci birli- ğine diktiler. Kendilerine olacak birisini arıyorlardı. martesi ve pazarın girmesi hâdisenin heyecanından ve aktüalitesinden 'bi- raz kaybetmesine sebep oldu. Pazar- tesi günü de boykotun devam etmesi basının hâdiseyle ilgilenmesine yol aç- tı. Bir kaç fıkra yazarı öğrencileri hak sız buldu. Gazetelerde hâdisenin yan- lış akisleri çıktı. Bunun üzerine bir basın toplantısı yapılmasına ve duru- mun, bütün açıklığıyla anlatılmasına karar verildi. Aynı gün bir deklaras- yon yayınlanarak gazetelere ve ilgi- lilere dağıtıldı. Galiba istenilen, olu- yordu: Mütevelli heyet durumla daha yakından ilgilenmeye, Rektör ise da- ha fazla sinirlenmeğe başlamıştı. Hele meselenin basma aksetmesi ortalığın mütevelli heyet ikinci defa toplandı ve meseleyi bir defa daha incelemeğe koyuldu. Fakat değişen bir şey yoktu. öğrencilerin, dosyasında hıfzedilen raporları uyutuluyordu. Bunun için de öğrenci, profesörlerin önünde ders dinlemektense, kantinde çay, içmeyi ve kütüphanede ders çalışmayı daha mâkul buldu. Haftanın sonunda şu sa- tırların yazıldığı sırada Orta Doğu Teknik Üniversitesi sınıfları çekirdeğini mazlık-yüzünden boş duruyor ve sa- lonlarda âvâre ögrenciler dolaşıyor- du. O.D.T.Ü. nde boş sıralar ve temsilcilerin basın toplantısı İncir çekirdeğinin içi AKİS, 10 NİSAN 1961