CEMİYET yp miz haftanın başlarında bir ün, İstanbulda intişar etmekte olan Akşam gazetesinin beşinci say- fasında bir habere göz atanların şaş- kınlıktan ağızları açık kaldı. Zira be- sinci sayfada verilen haberin bazı yerleri kazınmıştı! Okuyucular, bu sonradan olma beyazlıkları görünce, ister istemez tam bir yıl evvelini ha- tırladılar. O zamanlar da, bilhassa Ni- san ayında, gazetelerin muhtelif say- fa ve sütunlarında bu tip beyazlıkla- ra, böyle kazıntılara rastlanırdı. An- cak o zamanki kazıntıların bir drama- tik havası bulunur ve gazete sayfa- larında arz-ı endam eden bu beyaz- lıklarda Menderesin savcılarının im- zalan sezilirdi. Bu defaki beyazlıkla- rın eskileriyle bir alâkası yoktu. Ni- tekim sonradan meselenin aslına vâ- kıf olanlar gülmekten kendilerini ala- madılar. Geçtiğimiz haftanın başlarında bir gece Beyoğlundaki "alâbohem" bir hava taşıyan Gaskonyalı Torna mey- hanesine, saat 22 ye doğru yedi kişi- lik gürültülü bir grup geldi. Müşteri ağırlamakta mahareti müsellem Gas- konyalı Tornanın selâmlarına muka- bele ederek Kemer ismi verilen ma- saya yerleştiler. Bizatihi hareketli o- lan yedili kanlarına karı- şan alkol nisbeti arttıkça büsbütün zaptedilmez bir hale geldi. Kemer ma- sasında konuşulan tek konu Fener- bahçe ve Lef terdi! Biri şöyle bağırıyordu: “- Nasıl, bizim Fenerbahçe?" Diğerleri şu şekilde cevap veriyor- lardı: "— İzle Sırtı yere gelmez! Asla yıkılmaz Gene biri inle bağırıyordu: "- Nasıl bizim Lefter?" Diğerleri şu şekilde cevap veriyor- lardı: "— Bomba gibi! O ölmez! Bir ta- nedir!" Arada sırada da Fenerbahçe veya Lefter şerefine hep birlikte kadehler kaldırılıyordu. o Yarattıkları ( İntiba, Kemer adlı masayı işgal edenlerin, futbol ve Spor-Toto hastası bir top- luluk olduklarıydı. -Ancak sonradan, bazı düşük çevrelerinde Fenerbahçe ve Lefter kelimelerinin parola ola- rak kullanıldığı, birincisinin münfe- rih D.P., ikincisinin ise düşük Başba- kan Menderes anlamına geldiği Bi- linci Şubeden öğrenilmiştir-. Boşalan büyük Yeni Rakı şişesi bir dolusu ile leğiştirilince, kafadarlar -Vedat Ec- zacıbaşı, Burhan Toprak, Tüzün Kızıl han, Hasan Tugay, Erdoğan Ersen ve Bahaeddin Ertan adlarını taşımakta- hrlar- kullandıkları paravanayı ya- 26 vaş yavaş aralamağa başladılar. Lef- ter, yerini Adnana bıraktı. İkinci bü- yük Yeni Rakı şişesinin sonlarına doğru da, Adnan Menderes hüviyetiy- le tam olarak ortaya çıktı ve Fener- bahçe de DP. oldu. Azgınlıkları, o mahut gece tesadüfen orada bulunan M.B.K. üyesi Şükran Özkaya ve ar- kadaşlarının oayrılmalarından sonra, büsbütün arttı. Meyhane kabadayıları ski D.P. hayranlarının, kesif siga- ra dumanının büsbütün loşlaş- tırdığı alt kat salonda, kendileri- ne bir metre mesafede bulunan ve Birağa denilen masayı işgal eden dört kişilik bir gençler grubunun, olup bi- tenleri asabiyet ve dikkatle takip et- tiğinden pekâlâ haberleri vardı. Dört kişilik gençler grubu, C.H.P. İstanbul Gençlik Kolu eski Başkanı Alev Coş- kun, halihazır Sekreteri Sedat Ak- man, üyesi Özer Öztarhan ve M.T.T. F. eski Geçici Kurul Başkanı Nuret- tin Sözenden müteşekkildi. Hepsi da İstanbul (O Üniversitesi (öğrencisiydi -sâdece Temsilciler Meclisi Başkanlık Divanı Kâtibi Coşkun Hukuk Fakül- tesi mezunudur- ve 27 Mayıs İnkılâ- bını hazırlıyan hareketlerde fin saf- larda mücadele etmişlerdi. C.H.P. li gençler, aralarında en ateşlisi olan Tıp Fakültesinden Akman dahil, Coş- kunun telkinleriyle itidali elden bı- rakmadılar. Neticede sabırları taştı- ğından, azgınlığa bir son vermesini temin için Gaskonyalı Tomanın orta- ğı Yüzbaşılıktan ayrılma Sedat Emli- lere başvurdular. Emüler kendilerine müsterih olmalarım, vaziyeti kendisi- nin de farketmiş olduğunu, azgınları kapı dışarı edebilmek maksadıyla he- saplarını hazırlamakta bulunduğunu belirterek heyecan göstermemelerini rica etti. Eski D.P. li müfritler, C.H. P. li gençlerin müdahalesini öğrenin- ce, büsbütün çılgına döndüler, Gür- sele, M.B.K. ne ve İnönüye, en neta- meli cinsinden küfürler (osavurmağa koyuldular. Bilhassa İzmirli Eczacı- başı, hemen hepsini tanıdığı için C H.P. li gençlere, gösterilerini farket- tirmek için özel bir gayret sarfedi- yordu. Coşkun, mütecavizlere bulaşmanın doğru olmıyacağım ve işi Emniyet Müdürlüğüne aksettirmek ve kuyruk- ları armut gibi toplatmak gerektiğini belirterek arkadaşlarından ayrıldı ve birkaç adım ötedeki vestiyerde bulu- nan telefona gitti. Arkasından da ele- başı Eczacıbaşı ve iki arkadaşı fır- ladılar. Coşkun Birinci Şubenin numa- rasını istihbarattan öğrenmek için Ol i çevirip konuşmağa başlamıştı ki geniş omuzlu, iri yapılı ve spor kıya- Akşam gazetesinde beyazlıklar Eczacıbaşı sansürü fetli Eczacıbaşının pençe misali elini yakasında bulda. O sırada, Eczacıba- şıyla Coşkunun arkadaşları da vesti- yerin önündeki dar sahanlığı dolduru- vermişlerdi. Taraflar arasında bir- denbire bir yumruklaşma başladı ve gerginliği çok önceden hissetmiş ve tertibatını almış, cam - çerçeveyi kur- tarmak endişesinde olan tecrübeli ga - zinocular Gaskonyalı Torna ve Emü- ler, kavgacıları tesadüfen açık kapı- dan garsonlarla birlikte dışarıya atı- verdiler. Bir yumruk yağmuruna ta- tulan Coşkun, ayağına takılan bir çelmeyle kendini oKüçükparmakkapı Sokağının parkeleri üzerinde buldu. Meydan kavgası kıyasıya devam e- derken Coşkun bir ara mütecavizler- den sıyrılmağa muvaffak oldu ve karşılaştığı mahalle bekçisi vasıtasıy- la vaziyetten polisi haberdar edebil- di. Şaşırtıcı haberler H adiseye evvelâ Taksim karakolu el koydu, işi bilahare Örfi İdare devraldı. Sıvışan biri hariç, tehdit- ler savurarak küstahlıklarına Taksim Karakolunda da devam eden sanıklar soluğu meşhur ve havadar Balmumcu Özel Garnizonunda aldılar. Ama, akla sığdırılması müşkül cü- retkârlık, ertesi gün daha da şaşır- AKİS, 10 NİSAN 1961