SANAT Haberler Bir seramikçi P arayı veren düdüğü çalar" ata- sözü bugün olduğu kadar, yarın da doğruluğundan ve değerinden hiç bir şey kaybetmiyeceğe benziyor. Pa- rası olan boyasını alıyor, paletini alı- yor, gönlünün dilediğince boyuyor, sonra parayı verip yer tutuyor, "İşte bir sergi. Buyrun gezin” diyor. Yü- reğiniz dayanırsa gezin. Bir süredir Sanatsevenler Klübünde açılan ser- giler -elhak- böylesine yürek parala- yıcı sergilerdi. e Parası olan düdüğü çalıyordu. Ama o düdük, kimselerde ayakta duracak hal bırakmıyormuş, kimin umurunda! Geçen haftanın başında gene Sa- nat sevenlerde açılan bir başka sergi, bir bakıma kötü resimlerin sergilen- me yeri haline gelen Sanatsevenler Klübünü hem bu kötü ünden kurtar- dı, hem de seyirciler derli toplu, u- mutlu, ışıklı bir sergi görmek bahti- yarlığına erdiler. Bu sefer açılan, bir seramik sergisiydi. Seramik sanatçı- sının adı Ömür Bakırerdi ve henüz 21 yaşındaydı. Seramik o çalışmalarını günlük hayatta kullanılır eşya üze- rinde toplamayı amaç edinen Ömür Bakırer, eski Türk motiflerini stilize ederek, pano, vazo, tabak, kolye, iğ- ne vs. gibi eşyalara uygulanmıştı. Ay- rıca soyut -abstrait- çalışmaları da vardı. Çeşitli toprak karışımları Üze- rinde denemeler yapmıştı. Seramikle camı birleştiren çalışmalarından baş- ka, cam denemeleri de dikkati çek- mekteydi. Ömür Bakırer, seramik çalışmala- rına 1958 yılında başlamış, 1959 Ma- yısında Sanatsevenler Klübünde ilk sergisini açmıştır. Bu serginin gördü- ğü ilği üzerine 1959 yılı Ekiminde İtalyan Hükümetinin verdiği bursla sekiz ay Floransada İnstituto Statale d'Arte de çalışmış, 1960 Nisanında Romada Türk ressam ve heykeltraş- larının açtığı sergiye katılmış, bu sergide de eserleri ilgi görmüştür. Ay- ustos ayında İstanbulda Milletlerarası Kadınlar Kongresi mü- nasebetiyle açılan sergiye de katıl- mıştır. Hafta başında açtığı sergi ise, Ankarada ikinci sergisidir ve iyini- yetli, açık yürekli genç bir sanatçı- nın heyecanının izlerini taşımakta- dır. Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi- nin Sanat Tarihi bölümü üçüncü sı- nıf öğrencisi olan Ömür Bakırerin sergisi, gittikçe gelişen bir seramik sanatçıcı kazandığımıza tanıklık et- mektedir. AKİS, IONİSAN 1961 Kötü şiirler günü Gesen hafta içinde Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesinde yapılan şiir matinesine dense dense ancak "Kötü Şiirler Günü" denebilir. Ede- biyata, sanata en yakın olmaları ge- reken, öğrenim alanı olarak dili, ede- biyatı, sanatı seçen gençler nasıl o- luyor da bu kadar birbirinden kötü şüri şaşılacak bir dikkat ve itina ile seçip, alabildiğine kötü bir üslüpla yuri doğrusu akıl erecek is kri salona ayağını atan bir safdil şiirsever önce, özene beze- ne bir "Kötü Şiirler Günü" düzen- lenmiş sanıyor. Sonra bakıyor ki, ha- yır, iş öyle değil, gençler bu şiirleri "iyi şiir, has şiir" diye seçmişler. Göz- lerini süze süze, kendilerinden geçe geçe, Türkçenin -gözünün yaşına bak- madan- canına okuya okuya, "inşad" ediyorlar! Sanki Türkiyede iyi şiirin, iyi şai- rin köküne kibritsuyu dökülmüş. Bi- raz insaf! Bir konser (Çumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestra- sı geçen hafta salı akşamı saat 20.30 da Şef Hikmet Şimşekin yöne- timinde, Büyük Tiyatroda bir konser verdi. Ünlü viyolonist o Wilhelm St- ross'un katılması, konserin özellikle- rinden biriydi. Piyanist Firuzan Say- dam da Gabricil Faure'nin "Piyano ve Orkestra için Balad Op. 19" unu or- kestranın eşliğinde çaldı. Wilhelm Stross Mozart'ın La Majör Keman Konçertosu (No. 5, K .219) nu çaldı. Sürekli alkışlarla karşıla- nan yabancı sanatçı bir kaç kere sah- neye çıkmak ve ayrı bir parça çal- mak zorunda kaldı. Stross kendi adı- nı taşıyan çok meşhur bir kuartetin kurucusudur ve bir oda orkestrasını da idare etmektedir. Sanatçı 1721 yı- lında yapılmış fevkalade bir Stradi- varius kemana sahiptir. M. SUNULLAH ARISOY "un Yeni Şiir Kitabı DIŞA VURAN KARAMUK Çıktı, 3 lira ödemeli gönderilir Düşün Yayınevi Cağaloğlu, Nuruosmaniye, Gazi Sinan Paşa Sokak No. 12 — İSTANBUL — Ömür Bakırer Parasız da çalınan düdük Geçmiş olsun (gözünü budaktan sakınmaz, hak bellediği yoldan şaşmaz müzik €- leştirmecilerimizden Faruk Güvenç yakın dostlarını çok üzen bir hasta- lığı dolayısiyle İsviçreye gitmişti, fo- rada tedavi ve ameliyat olan Güvenç, geçen haftanın başında sağ ve «alim, yurda döndü. Kolej tiyatrosu A Vara Maarif Kolejinin ("Yeniler Ocağı" bu yıl birer perdelik iki oyun hazırladı. Geçen haftanın sonun da kolejli gençlerin oynadıkları bu oyunlardan biri Güngör Dilmenin "Avcı Karkap"ı öbürü Jean Giradoux nun "Bellac Apollonu" dur. Her iki oyunu da Özdemir Nutku sahneye koydu. Özdemir Nutkunun sahne dü- zeni eserlerin anlamına ve havasına uygundu. Kolejli gençler ellerinden geleni canla başla yaptılar. İçlerinde Kutlu Oytaç her İki oyunda da öbür arkadaşlarını gölgede bırakan bir ba- şarı gösterdi. 40. Resim Sergisi gerekli öğretmen, ressam, heykel- traş ve sanat münekkidi Mustafa Turgut Tokad 40. resim sergisini, öğ- rencileri Basri Pakcan ve Tulga O- cakçıoğlu ile birlikte evvelki haftanın sonlarında Ankarada, İstanbul Yük- sek İktisat ve Ticaret Mektebi Me- zunları Derneği salonunda açtı. Ser- gide 42 si Mustafa Turgut Tokada, 11 i Basri Pakcana ve 5 i de Tulga Ocakçıoğluya ait olmak üzere 58 eser teşhir edinmektedir. 31