Meseleler C.H.P. Hakkında Bet demokrasilerinde doktrin partilerin artık kaybol- makta olduğu bir gerçektir. Pek aşırı sağların ve pek aşın solların dışında herkes cemiyeti daha mesut, daha müreffeh bir hala getirmesin yolları üzerinde git- tikçe daha mutabık hale geliyor. Bu yüzdendir ki yer yer muhafazakarlarla sosyalistler başarılı koalisyonlar kurabiliyorlar ve memleketlerini gül gibi idare ediyor» lar. Ama bu partilerin, bir fikir etrafında birleşen in- sanlar topluluğu olmaları vasfını ortadan kaldıran bir husus değildir. Prensipler ne derece geniş tutulursa tu- tulsun, hâdiselere bakış açısı ne kadar açılına açılsın gene da bir takım ana düşüncelerin siyasi teşekküllere hakim olması şarttır. Aksi halde partilerin sebeb-i hikmeti ortadan kalkar ve bunlar her çalgıcının kendi telinden çaldığı, bu yüzden de bir kakafoniye sebep ol- duğu orkestralara döner. Böyle, hallerde, orkestra şe- finin, değneğini önündeki tahtaya kuvvetle (vurması ve notaya göre çalınması lüzumunu hatırlatması şart olur. Tesbit edilmiş notanın haricine çıkmak isteyenler için ise çare orkestradan çıkmaktır. Son yılların mücadeleleri C. H. P. yi, bir bakıma, işin bu tarafını ihmal zorunda bırakmıştır. C.H. P, nin bütün gayretini 1954- 57 arasında kendi varlığını, 1957 - 60 arasında ise memleketin kaderini Menderesin ve arkadaşlarının elinden kurtarma istikametine tev- cih etmesi "fikir disiplini" mefhumuna gözlerden uzak kılmıştır. İnkılâptan sonra ise siyasi hayatın resmen tatil edilmiş bulunması bir zapt-u raptı güçleştirmiş- tir. Şimdi, iktidarın yakınlaşmış olması bu köklü ve büyük teşekkül içinde Ur takım şahsi düşüncelerin ana fikirlerin üstüne çıkma, sevdasını körüklemektedir. Mil- letin, mukadderatını hiç olmazsa ilk seçim devresinde aline emanet edeceği hemen hemen yüzde yüz olan in bizi "istikamet verici görüşler” etrafında taraftarlarını birleştirmesi, buna. uymayanlara ise ka- pıyı göştermesi son derece iyi olacaktır. Zira bir par- tinin, "İstikamet verici (o görüşler"den mahrum halde millet kaderine el koyması, aklın alacağı Ur husus değildir. Yıllar yık nisbi temsilin şampiyonluğunu yapmış, bu hususta millete şeref sözü ve teminat vermiş C.H. P. içinde ismi bilinen bir takım kimselerin bugün tam bir fütursuzlukla "dar bölge" veya "ekseriyet sistemi" lâflarını ağızlarına almaları karşısında ağızlar ancak açık kalabilir. Gerçi, "milli menfaat* etiketi altında sunulan bu görüşlerin aslında bâzı şahsi endişeleri gizlediği öylesine açıktır ki bir çocuğun bile bunu gör- mesi kabildir. Kendilerini "mahalli kuvvet" sananlar, bu "mahalli kuvvet"leri kendi .kanadı altında toplayıp bir huruç hareketi ilanlayanlar ve nihayet daha teh- likelisi, bâzı çevrelere hoş ya suretiyle oyun çe- virmeye kalkışanlar C. H. P. ütün mânevi bağla- ma hiçe sayan başlıca uç grubu "teşkil etmektedir. Nisbi temsilin, ama en kaba manasıyla nisbi tem- silin, bir takım mahzurlar taşıdığı hiç kimsenin meç- hulü değildi ve bu konudaki ders kitapları dahi bun- ları anlatmaktadır. Ama içinde bulunduğumuz şartlar altında bu mahzurlar, sistemin faydalan yanında ikin- ci derecede kalmaktadır. Bir siyasi teşekkül hiç bir AKİS, 3 NİSAN 1961 bağla bağlı bulunmasa da bugün seçim sistemi ko- nusunda bir karar alma mevkiinde olsa, eğer sâdece milli menfaati düşünüyorsa mutlaka nisbi temsil ta- rafına eğilecektir. Bir defa bu yanıldıktan sonra, bir çok Batı Avrupa memleketinde olduğu gibi nisbi tem- silin mahzurlarım asgariye indirecek, onun faziletle- rinden faydalanmayı sağlayacak, ne gibi tedbirlerin alınması gerektiği (düşünülebilir, Ama. 1961 Türkiye- -inde "dar bölge" veya "ekseriyet sistemi'ni bir arka fikir taşımadan savunmak, kolay değildir. Bu, bir C. H. P. li için ise tamamile imkânsız olmalıdır. Zira C. H. P, Türk milletine karşı bu konuda taahhüt altındadır. C.H. P. içinden yükselen alar sesler bu kadar değildir. Parti, norma, ve patei izmden uzak bir demokratik sistemi kendisine enn edinmişken, bu vadide eh küçük bir taviz kendisi için bahis konusu de- ğilken bir takım C H. P. liler rejimin çehresini tama- raile değiştirecek görüşler savunmaktadırlar. Siyasi sistemin kuvvetler muvazenesini altüst edecek böyle görüşlerin niçin ve kimler tarafından savunulduğu şüphesiz malümdur. G. H. P. batılı manasıyla bir par- lamanter rejimi memleket için tek selamet yolu görür- ken, bu zevatın yeni merciler yaratma teşebbüsü kolay kabul edilir bir gayret sayılam Bir parti içinde fikir omünakaşasının anlaşılma- yacak bir tarafı yoktur. Ama C. H. P. ilk Kurultayına kadar Türk milletine karşı bir takım taahhüdlerle bağ- lıdır. Sözleri Partiyi ilzam eden şahısların bu görüşle- rin aksi düşünceleri savunmalarına müsaade edilirse, prestijinden, kaybeden Partinin ta kendisi olur. Bu fi- kirleri savunma yeri Kurultaydır. Eğer "dar bölge"nin veya bir garip çeşit parlamenter sistemin şampiyon- ları fikirlerini OKurultaya kabul ettirirlerse, bunların millet menfaatine uygunluğunu ortaya koyarlarsa on» dan sonra o fikirlerin akabil savunmak parti disipli- line aykırı kaçar. Ama o vakte kadar hiç bir partilinin, bu zaten aiyadesiyle geniş hudutların dışına çıkmasına cevaz, elaman, Böyle bir müsaade, parti mefhumuyla taban tabana zıttır ve sâdece bir keşmekeşin tohumu- ur. C. H. P. için ilk hedef, orkestrayı okestra şefi- nin notaya uygun idaresi altına sokmak olmalıdır. Bu hedef gerçekleştikten sonra büyük ve köklü partiyi daha bir çok vazifenin beklediği o hatırlanırsa elin ça- buk tutulması lüzumu kolayca ortaya çıkar. Seçim are- feleri yalnız vatan satıhlarında değil, parti künyele- rinde de suların dalgalandığı devrelerdir. Böyle devre- lerde belirli yollardan sapmalara asla müsaade edile- mez. Hele C. H. P. gibi şu son yıllarda demokrasi sa- vaşının gerçek öncülüğünü yapmış bir teşekkül, kendi kendini inkâr etmeksizin o yıllarda savunduğu prensip- lerden ayrılmış ithamı altında kalmaya razı olamaz. Başkalarının icraatından dolayı vebal altında bı- rakılırsa, C. H. P. o handikapı bir anda yenebilir,, Ama kendi icraatındaki aksaklıkların vereceği zarar kolay kolay telafi edilemez, Memleketin bugünkü menfaati ise, milletin kaderini eline vereceğimiz siyasi teşekkü- lü vazife gününde sapasağlam ve dimdik bılmamızda- dır. '