YURTTA OLUP BİTENLER defa Başgil, yazılarını yayın organlarına, verecekti. Başgil imzası ise, hakikaten, şu anda pek ticari bir isimdi. Örtülü Ödenek yiyi- cilerisin basında gelen Peyami Sefa- ruh o taraklarda ne kadar meharetle bez dokuduğu hiç, kimsenin meçhulü "Mektep"in değildi. Ama asıl, siyasi bakımdan hâdise ehemmiyetliydi. D.P. terekesine konmak isteyen partiler arasında Başgil bir arabulu- culuk yapabilir ve bunları aynı çatı altında pek ala birleştirebilirdi. O takdirde Başgilin resmen Genel Baş- kanlığı, alması bahis konusu değildi. "Manevi Patron" pozunda seçimlere kadar kalacak fakat yeni "Birleşik Parti" nin arkasında Üstadın bulunduğu duyurulacaktı. Üstadın hayranları, Ali Fuat Başgil adı du- yulur duyulmaz bütün Anadolunun yerinden oynayacağını hayal ediyor- lardı. Eğer oCumhurbaşkanının tek dereceli seçimle seçilmesi kabul edi- lirse -imkânsızdır ama..- o takdirde e "D.P. oylanma adayı" gene Baş- gil olacaktı. "Birleşik Parti'nin ba- -ında ise. bir paratoner olarak Gü- müspala tutulacaktı. Seçimler bir de- fa geçiştirildikten sonra emekli Or- generali politika hayatında Mareşa- lin yanına göndermek işten bile ol- mayacaktı. Bitirdiğimiz hafta Peyami Sefa ve çömezleriyle birlikte, bilhassa A. P. ye dolmuş bulunan hortlak avcı- ları bu rüyalarla avunuyorlar ve ken- dilerini arpa ambarlarında görüyor- lardı. A.P. Şapkanın altındakiler Siyah melon şapkalı, tüme siyah paltosunun altında biraz daha kü- çük görünen gözlüklü adam. Gazian- lepteki Gül Palas Otelinin 9 numa- ralı odasından çıkarken etrafını sa- ran gazetecilere kötü kötü baktı. Genç adamların sorularına cevap ver- miyecegini, sütten ağzının yandığı- nı. işlerin yoluna yavaş yavaş girece- ğini belirtti ve merdivenleri ihtiyatlı adımlarla inmeğe başladı. Melon şapkalı adam. Adalet Par- tisi Genel Başkanı Ragıp Gümüşpa- laydı. Emekli General, Güney ve Gü- ney Doğu illerine yaptığı seyahatin ikinci merhalâsine Gaziantepten baş- lamıştı. Burada, ü teşkilâtını kura- cak müteşebbis heyeti teşkil ede- cekti. :Ne var ki yeni politikacı Ga- ziantepte aradığını pek bulamamış ve bir günlük ikameti arasında işi pişirip kotaramamıştı. Zira Gazian- tepli D.P. .lilerde kronik hizipleşme halâ devam ediyor ve post kavgası 2 Söz gümüşse... Ragıp Gümüşpala ÖZ se... bir türlü bitmiyordu. Gümüşpala, bi- tirdiğimiz haftanın ortasındaki per- şembe günü saat 18.30 da vasıl oldu- ğu Antebi cuma günü saat 13.30 da terkederken İl İdare heyeti henüz teşekkül etmemişti. Gümüşpalanın Güney Doğu ille- rinde yaptığı seyahata Adana il ida- re heyetinden bası zevat da katıldı. Eski D.P.li muteber zevatın yeni Ge- nel Başkanın yanında hazır ve nazır olması gezilerde oldukça eğlenceli sahnelere vesile teşkil ediyor ve doğ- rusu istenirse oGümüşpalanın gezisi pek eğlenceli geçiyordu. Hele Antepteki bir olay, şahitleri pek güldürdü. Ancak dudaklardaki tebessüm, acımtraktı. Günlerden per- şembeydi. Antebin Gül Palan otelin- deki 3. kat salonunda uzun boylu, esmer, gri elbisesine pahalı yeşil bir kravat bağlamış adam, yanındaki pardesüsünün altından ütüşüz panta- örülen tombul birisinin sözle- rini dikkatle dinliyordu. Her mi il elinde de AKİS mecmuası ver zun boylusunun adı Zahit Akdağdı. Adalet Partisi Adana ili ikinci baş- kanı (bulunuyordu. Kısa o boylusuna gelince, siyasi vodvil (oOmeraklısı bir vatandaş olsa gerekti. Zira Antebe özel bir İŞ için gelmiş, ancak A.P lilerin peşini bir dakika olsun bırak- mamıştı. Kısa boylu olanı şöyle di- du: "- Bak, AKİS ne yazıyor? Gü- müşpala için. Mareşal II demiş," Adının Zahit Akdağ olduğu ama- gılan adam, boylu arkadaşına şiddetli bir nazar atfetti. Kızdığı, si- nirlendiği -bir zamanlar mensubu bu- lunduğu D.P. Genel Başkanı da bu tip sinir nöbetleri geçirirdi- belli o- luyordu. Sonra zenirini döktü: "— Bırak « m m , şu gazetecileri. Onları iyi tanırım. Hepsi ahlaksızdır. Hele Ankara basınınla alt kademesi bir -yazılması hakikaten son derece ayıp olan galiz bir küfür savurmuş- tur- âlemdir. Nerede ahlâksız varsa, gazeteci EŞEN Hepsini temizle- mek lâzım.. Kısa boylusu kıs kıs güldü. Işın eğlenceli, tarafı, kabadayı A.P. linin bu konuşmasının bir basın mensubu tarafından duyulduğu anlaşılınca or- taya çıktı. Gümüşpalanın yanında bulunan Genel İdare Kurulu üyelerin- den Mehmet Turgut gazetecilere rica etti. Bunun basına intikal etmemesi- ni söyledi. Üstelik böyle bir yayın kardeşlik politikasına da uymazdı! Genel İdare Kurulu üyesinin sözleri- ne de gülündü. Gene tebessümler bi- raz acımtıraktı. Nitekim haftanın sonunda basma intikal eden bu muhavere umumi ef- kârca tel'in ve takbih edildi. vaka is bu kadarla da kalmadı. Ankara Ga- zeteciler Cemiyeti, üyelerini böylesi, ne bir tecavüz kargısında (müdafaa etmek için Zahit Akdağ aleyhinde bir de dâva ikame etti. Paşa peşinde Siyasi faaliyetin başlama tarihi olan 1 Nisan, A.P. lileri işte bu kafay- la yurtta bir teşkilât kurma faaliye- ti içinde buldu. A.P. liler bu yüzden, kendileri için iznin bir yenilik getir- mediğini söylemekten kaçınmadılar. Partinin Adanadaki müteşebbis he- yet başkanı Ali Bozdoğanoğlu, ken- disiyle Gaziantepte konuşan bir ga- zeteciye -ama, gazeteci olduğunu söylemeyen bir gazeteciye- taktikle- rini şöyle açıkladı: " ın, bu zamanda her par- tinin basına bir Pasa lâzım. Üstelik bizim Paşa. Kuyruk ve Düşük keli- melerini tasvip (etmediğini söyledi; D.F. lileri elde etmek için bu gibi taktiklere lüzum vardır.." Hakikaten A.P. iller her gittikle- ri yerde doğruca eski Demokrat mi- litanlarla temas ettiler ve onların içinde halâ politikaya hevesli olanla- ra partilerinin müteşebbis heyetini kurdurdular. Ancak bir çok bölgede birinci sınıf o "Teşkilâtçı Demokrat- lar" sütten ağızlarının yandığım he- nüz unutmamış bulunduklarından Gümüspalâ ve arkadaşları ikinci sı- nıf elemanlarla iktifa ettiler. Siyasi faaliyet müsaadesi bu yüz- den, bitirdiğimiz haftanın sonunda NİSAN AKİS, 3 1961