dikkatlice bakan bir kimse, sayıları 13'ü bulan bu zevatın da ilim adamı olduklarını derhal anlardı. Heyet top- lu bir halde Başbakanlığın merdiven- lerinden indi. Yüzlieri gülmekle gül- memek arası, daha doğrusu ne yapa” caklarım (o bilemeyenlerin çizgileriyle süslüydü. Etrafını stan gazetecilere beyaz bereli aydın yüz- lü hanım: "— Gürsel bizi çok nâzik karşıla- dı. ,Bize son derece kibar muamele . Kendisim fazla rahatsız etmek Ütemedik. Görüşmemiz yarım saat Kadar sürdü. Neticeden ümitliyiz" dedi. Hâdise, geride bıraktığımız van tanm ortalarında bir gün ediyordu. Ümitvar olunan netice. 147 Öğretim üyesinin kürsülerine iade e- dilmesiyle ilgiliydi. 14 kişilik hayat 147 leri temsilen Başkan Gürsel ta- rafından davet edilen kimseler, beyaz Hareli ve her halinden akademisyen kanlı anlaşılan kadın ise heyetin f. Müfide Küleydi. 147 L bu defa ihtiyatlı ve dikkatli dav- aralarına bir Başgil veya Bülent Nuri Esen almak hatasını iş- lememişlerdi. Başbakanlıktan çıkan 147 terin temsilcieri biraz telâşlı, biraz Şaşkın görünüyorlardı. Nitekim Ekrem Şe- rif Egeli, Küley sözünü yem bitir- mişti ki telâşla kollarını iki yana a- çarakı " —Yâni demek isteriz ki, Gürse- li durumumuzu anlamış bulduk. Ya- rın, da Milli Birlik Komitesi üyeleriy- ie ie konuşacağız” dedi ve merdivenle- ri inmeğe başladı. İş bu kadarla kalmadı. İki gazete- ci Hami Koçaşın yakasına sarılmış, bırakmıyordu. Koças çarnaçar bir- kaç kelime eöylemek mecburiyetinde kaldı: — Bizler Gürselden fazla bir Şey istemedik. Size, başvurabileceğimiz merci gösterilmesini rica ettik, Gür- sel, 'bana biraz mühlet verin düşü- neyim dedi. Konuşulanlardan doğa- cak neticeden hepimin ümitliyiz". Heyet, Başbakanlığın önünde fazla urmayı tehlikeli saymış Olacak ki, alelacele Otomobillere binildi ve ote- le doğru yolâ çıkıldı. Sabrın sonu.. Hikâye, 147 ler Meselesinde limitle- tamamile tükendiği ve artık işin bittiği zannedildiği sıralarda bir gün, İstanbul Üniversitesine Başba- kanlık Özel Kalem Müdürlüğünden bir telgrafın gelmesiyle başladı. Tel- graf ta Başkan Gürselin, 147 leri tem- sil edecek bir heyetle görüşmek is- tediği ve bununla ilgili (cevap bek- lediği bildiriliyordu. Üniversitede he- yecan bir anda son haddini buldu. Oy- le ya, fakirin ekmeği bitmek üzerey- ken, hattâ sâdece kırıntıları kalmış- ken, yenmek üzere ellerine bir so- mun veriliyordu. İhtlâlin başı, 147 lerden bir grup- la konuşmak istemişse, elbette ki ü- mit yapı yeniden aralanmış demek- tü. iki Gürsel kendilerine "bu işi artık 1 kenara, bırakın" diye- cekti. Belki de yepyeni bazı şeyler söyliyecekti. Neticede ne olursa olsun, kürsüsünü kaybetmiş 147 ilim ada. mının böyle bir davet yüreklerini hop ettirmeğe kâfi geldi. Derhâl bir he- yet teşkiline gidildi. Heyet. 14 kişilik olacak, içlerinde versite- sinden ve Teknik Üniversiteden de 147 lerin temsilcileri 14 ler Başbakanlık önünde Bir dramın son perdesi AKİS, 3 NİSAN 1961 YURTTA OLUP BİTENLER tiye bulunacaktı. İstenilen cevap, va- kit geçirilmeden yazıldı ve randevu rica edildi. Başkan Gürsel işi ciddiye almış o- lacak ki randevu isteğinin, kabulü pek fazla gecikmedi. Heyet çarşamba günü Başkanı görebilecekti. Ancak, ortada bir mesele mevcuttu» Başkana ne söylenecekti? Hazırlanmak, me- sele yeniden ele alınmışken hazırlık- lı gitmek gerekiyordu. Seçilen 14 ki- şi Prof, Müfide Küley. Ekrem Şerif Egeli, Muzaffer Esat Güçhan, Nec- mettin Polvan, Ahmet Kemal Arun, Reşat Nalbantoğlu, Süheylâ Bayrav, Zafer Paykoş, Fadıl Hakkı Sur, Halil Arslanlı, Halit Kemal Elbir, Celâl Ertuğ, Hikmet İleri ve Hami Koçaş- tah ibaretti. Heyete bir hanini baş- kanlık edecekti. Verilen bu vazifeyi, Profesör Küley tereddütsüz kabul etti. Başkana gidilecek, durum enine boyuna anlatılacak ve meselenin bir prestij meselesi olmaktan çok, bir prensip meselesi olduğu izaha çalışı- lacaktı. Hata düzeltilmeli, Sazana hakkı Sezara verilmeliydi. Hatanın düzeltilmesi, ihtilâlin oOÖncüleri için hiç bir zaman bir nakise teşkil etmi- yecekti. Başkan Gürselle yapılan konuşma- nın ana hatlarını bunlar teşkil etti. Gürsel de bir hatanın mevcudiyetin- den haberdardı. Bunu düzeltmek i- çin elinden gelen her şeyi yapacağı- nı temsilcilere söyledi. Başkana göre 114 Sayılı Kanım diğerlerine nazaran farklı bir kanundu. Bir hata mevcut- tu. Bunun tashihine gitmek beheme- hal lazımdı, Ancak bütün mesele, kat yapayım derken göz çıkarmamaktı. Bunun için biraz daha sabretmek ge- rekiyordu. Üstelik M.B.K 147 ler meselesi üzerinde hassasiyetle dur- maktaydı. Sunun içindir ki Gürsel, temsilcilerden kendisine bir parça zaman verilmesini rica etti. Ayrıca M.B.K. üyeleriyle temasa geçmeleri- ni, bunun faydadan âri olmıyacağını belirtti. Sakal ve bıyık hikâyesi.. Hakikaten 147 öğretim üyesini tem- silen başkente gelmiş olan 14 kişi ertesi gün, M.B.K. tarafından davet olundular. Evvelâ 14 temsilci bütün Komiteyle görüşecekti. Fakat yer darlığı bahis konusu edilince iki taraf delegeler seçtiler. Komite işe Hay- dar Tunçkanat, Suphi Gürsoytrak ve Şükran Özkayayı memur etmişti. He- yet, üç ihtilâlciyi yani Meclis bina- sının küçük bir odasında gördü. Gö- rüşme bir saate yakın sürdü. Kâh kurmaylar, kâh Öğretim üyeleri ko- nuştular. Öğretim üyelerinin üzerin- de ısrarla durdukları husus, 114 Sa- yılı Kanunun 5. maddesiydi. Hakika- 15