siyaset kokusu vardı. Nesir hayatına devam edecek miydi? Düşünmek ve düşüncelerini yaymak, sanatı ve mes- leğiydi. Onu meslek ve sanatından ancak ölüm ayırabilirdi. Ancak, ha- lihazırda çok yorgun ve rahatsızdı. Biraz istirahat edecek ve zamanı ge- lince kalemiyle tekrar aziz milletinin hizmetine girecekti!.. Kendi tabiriyle sütten ağzı yan- mış ve oldukça uslanmış görünen Başgil, tane tane okuduğu notlarını, herhangi bir yanlışlığa mahal ver- memek için bir defa daha tekrarla- dığından komedya uzun sürdü. Niha- yet gazeteciler sual sorma hürriyeti- ne kavuşmuşlardı ki, Son Havadisin miyop muhabiri patlar gibi atıldı. "Aynı gayedeki partilerin birleşmesi hakkında ne dersiniz? Bunda bir fayda var mıdır? o sualini sorarken, nazariyatçı pozundaki şöhretli Evli- yaoğiu kollarım kavuşturmuş duru- ma nezaret ediyordu. Aldığı cevap, zaten bekledikleriydi: — Gaye aynı olduğuna göre, bir- leşmelerinde fayda olsa gerektir." Cümle, ertesi günkü Son Havadi- sin manşetinde, "Ord. Prof. Başgil, 'Aynı idealdeki partilerin birleşmesi faydalı dedi" şeklinde arz-ı endam etti. Son Havadisin bahse konu cüm- leye sarılmasındaki sebep, Peyami Sefa ve çömezlerinin ileri "mektep" adını vermişlerdir- münfe- sih D.P. den boşalan ve asgari dört milyon sandıkları rey etrafında bir tereke kavgasına girişen yeni parti- lerin birleşmesi fikrinin şampiyonlu- ğunu yapmalarıydı. Başgil, muhabirler sordukça bü- yük laflar etmekten geri kalmadı. Siyasi tarihimize geçen "tenkil" lâ- fını bu sefer Yassıadadaki gibi (Bk. AKİS - S: 352) tevile kaçıp yumu- şatmağa kalkışmadı ve mesküt geç- mek akıllılığım gösterdi. Bir karak- ter çözme makinesi şeklinde kulla- nılmağa başlanan "düşük" ve "kuy- ruk" tâbirleri hakkındaki suale tutu- muna uygun bir cevap verdi. Bu gibi tâbirlerin kullanılmasında fayda gör- müyordu. Memleketin selâmeti, içti- mai barışta ve kardeşlik politikasın- daydı! Bir genç muhabir, ağzından "Eğer bir parti teklif ederse, Cum- hurbaşkanlığı adaylığım kabul eder misiniz?" mealinde bir İnci dökerek komediye iştirak etmekten geri kal- madı. Mamafih cevabı Başgilin teva- zudan yana bir katre de olsa nasipli olduğunu ortaya koydu. Bunu hiç dü- şünmemişti. Zaten kendisi mevki ih- tirası taşıyan bir adam değildi! Karadeniz şivesiyle konuşan hem- şehrisi Başakın cansiperane müdaha- leleri gazetecilerin islerini kolaylaş- tırmak bakımından müthiş faydalar sağlıyordu. "Yâni hocam demek İs- tiyor ki..." tarzında başlıyan çıkış- ları, meseleleri vuzuha (kavuşturu- AKİS, 3 NİSAN 1961 yordu! Hele klişe "kuyruk" ve "dü- şük" sualinde, konu ile uzaktan ya- kından alâkası olmıyan Başgilin "İl- min ışığında günün meseleleri" kita- bından "Bakın hocam daha çok evvel- den bu mevzuda 'neler yazmıştı.." di- yerek pasajlar okuması, muhabirleri çileden çıkardı. Basın toplantısı, saf portakal su- larının midelere beraberinde sürükle- diği pötifur, kek ve bisküvilerin yen- mesiyle sona erdi. Uşaklar ve mürid kılıklı bâzı adamlar gazetecilere hiz- met ediyorlardı. Men dakka dukka Base, Balmumcu Özel Garnizonu- un havadar koğuşlarından kur- tulmuştur ama 2 Numaralı Örfi İda- re Mahkemesi yakasını bırakmamış- tır. Aleyhindeki itham T. C. K. nun 161. maddesine girmektedir ve du- ruşmasına 17 Nisanda gayri mevkuf olarak, suça iştirak eden İhsan İleri ve Gürdemirelle birlikte devam olu- nacaktır. Ne var ki, Başgilin adalet ile il- gisi bu kadarctıla bitmemektedir. Aleyhinde, Mili Korunma Kanununa muhalefetten İstanbul Yedinci Asliye Ceza Mahkemesinde de hukuku âm- me dâvası açılmıştır. Başgil, Mah- mutpaşada Kürkçü Han adıyla mâ- ruf kürkçüler çarşısında satın aldığı bir yeri, az tapu harcı vermek mak- sadıyla ucuza mübayaa edilmiş gös- termiştir. e Döndürülen dolaptan za- rar gören birçok tüccar âmme dâva- sına müdahil olarak katılmak üzere harekete geçmiş, ayrıca M.B.K. ve Adliye bakanlığına başvuranlar da olmuştur. Bunlardan kürkçü Yorgi Beykonun müdahil davacı olarak yaptığı müracaat kabul edilmiştir. 160-170 bin liraya satın aldığı Ga- latadaki Hanının kendi biçtiği fiyat- la 1 milyon 500 bin liraya istimlâk edilmesi için Koraltana yazdığı "yağ- cı" mektup 27 Mayıstan sonra dü- şük Balkanın evrakı arasından çı- kan "İdealist Başgil", zeki iş adamı olmak hüviyetini daha o zamandan açığa vurmuştur. Aynı taktiği tek- rarlamak istiyen Başgil, Beykonun 18 yaşındaki oğlu Nikodan ucuza al- dığı ham, iki ay sonra siper dahi kul- lanmağa lüzum hissetmeksizin, ba- basına tazyik ile bizzat ve çok daha pahalıya satmağa kalkışmıştır. Şimdi hesabım vereceği marifet iste budur. Meşhur "Koraltana Mektup" elde bulunduğundan ve yayınlanmış olduğundan üstadın "Dünya işi ayrı, ahret isi ayrı" prensibinin sâliklerin- den olduğu anlaşılmaktadır. "Mektep"'in sevinci itirdiğimiz (o hafta, Üstadın hürri- yetine 'kavuşması, yâni faaliyete hazır hale gelmesi en ziyade Peyami Sefa ve çömezlerini sevindirdi. Bir Okuyucu mektupları Açıklama ez sayılı nüshanızla. 16. sayfasın- da neşredilen yazı dolayısıyla şu açıklamayı dikkat nazarınıza sun- mayı zaruri soruyorum: İstanbul yam ğında | vanilin tamirler Adnan Menderesin odasının eti husu- sunda benim hiçbir roli olma- dığı gibi, tamir ve tefrişler 956- 957 yıllarında yapıldığı halde be- nim ancak Haziran 958 tarihi o olasi. Konu beni yapılmış bir emrivaküin Devlet borcu haline gelmiş tuta- rının Devlet haysiyeti ve itibarı ödenmesi (şeklinde gelmiştir. Böyle bir masrafın ya- pılması hususunda benim ne em- rim, ne A ne de müsaa- dem mevcu Mevzu, Ticaret bakanlığında azitel Tahkik He- yeti tarafından tahkik (edilerek 6.10.9960 tarihinde son tahkikatın açılması kararı rine Muha- Mn Temyiz Mahkemesi Dördün- ü Ceza Dairesinde ni et- miş ve neticede 1412.1960 tari- hinde 961/13 sayılı kararla bera- atıma e kmetilmiştir. Bu Yargıtay va düncü ri Dair resinin 960/24 s. yılı dosyasında aynen mevcuttur. Bulunabilir. 2 — Ml dosya" muhteviyatım m ımiyort Bu hususta malüma- tıma ei t edilmedi. Edildiği T Cevap Ma al “ bir madığına Kona- husı ei diğer bütçelere we bir ie konulmuştur ve bittabi rafım- dan da müdafaa edilmiş Mi bu sebeple mümkün değildir. 3 — 1960 seçimlerinde CH. P. mebus adayı idim. ae kay- bettikten sonra iki yı asif hiz- a da Müsteşarlık yaptım. Bu müddet içinde, Halk ir de da- hil olmak üzere, hiçbir" parti ile temas etmedim. 'Politikaya karış- Halk Partisi erkânı içinde arkadaş- larım ve dostlarım mevcuttu. Düşük Menderese ilham ve tel- Memuriyetten istila em 30 senemi doldurdum mekliy ayrıldım. Evvelce mebus adâyi ol. duğum eski partime döndüm. Par- ti e in vefakârlığı on yıllık ıstıraplı bir çabalamanın t tek mükâfatıdır. Sait Naci Ergil 11