partinin Ankaradaki Genel Merkezi- ni âdeta lidersiz buldu. A.P. için si- yasi faaliyet başlamıyordu, devam e- diyordu. Mamafih, Tuna caddesinde- ki sarı renkli bir binanın üst katın- daki Genel Merkez gene de hararet kazanmadı değil. Mahalli elemanlar bol köpüklü kahvelerini ve tavşanka- nı demli çaylarını yudumlarlarken bir tek şeyden konuşuyorlardı: Par- tilerinin her yerde nasıl, bir bir gibi büyüdüğünden.. Aslında bunda bir hakikat payı yok değildi: Ancak, ra- kip Y.T.P. ile mukayese olunduğun- da! Hakikaten, eski Demokratlar partinin İzmirde atlattığı badire de geçiştirilir gibi olunca "Paşalı Par- ti'ye teveccühlerini devam ettirdi- ler. Bitirdiğimiz haftanın ortaların- da başta meşhur Osman Kibar, mev- kuf beş A.P. liden dördü tahliye o- lundu -Yorgancıoğlu içerde kaldı- ve haklarındaki tahkikatın gayrımev- kuf olarak devamı karar altına alın- dı. Bu, A.P. merin gayretlerini ve imanlarım siyasi faaliyete verilen müsaadenin arefesinde bir hayli kuv- vetlendirdi. İstanbulda işler kesat Siyasi faaliyetin başlaması A.P. nin nbul İl İdare kurulundaki ii e çay faaliyetini de bir hayli arttırdı. Ancak İstanbulda partinin Gümüşpalanın defaatle ileri sürdüğü gibi, kongrelerini yapmak şartıyla 15 Mayıstan itibaren genel seçimlere hazır olacak bir durumu yoktu. A- ma A.P. liler hemen bir mazeret ya- kıştırdılar. Efendim, geçirdikleri fır- tına, kendilerine vakit kaybettirmiş- ti. Teşkilâtlanma temposunu hiç ol- mazsa 15 gün geri atmıştı. Gerçekten talihsiz A.P. nin İz- mirde başına gelenleri, son haftalar İstanbulda çözülmeler takip etmişti. İlk olarak spor kıyafetleriyle meş- hur ve bedenen yıpranmamış İl Baş- kanı eski Demokrat emekli hava Kor rin aramıza sokulmuş olduğunu" ba- hane ederek istilayı basmıştı. Onu, ski D.P. nin ocak başkanlarından a- vukat ve sanayici Zeki İlker takip etmişti. "Adalet Partisine sızan İnkı- lâp ruhuna aykırı kötü niyetli kişi- lerin tutumları dolayısıyla" gerek si- yasi teşekkülden, gerekse vazifeli bulunduğu İstanbul İl İdare Kurulu âzalığından çekiliyordu. Kötü ha- berler bununla da kalmamıştı. Gü- müşpalanın bir işgal kuvveti ku- mandam çalımıyla Genel Merkezine girdiği meçhul Birlik Partisi de, A.P. in “Mil Birlik ruhuna aykırı icra- atı" dolayısıyla aradaki anlaşmaya feshetmişti. Dokuz kişiye inen İl İdare Kuru- AKİS, 3 NİSAN 1961 lu, Akoğlu ve İlker için hemen dam- şahsi endişeler ve vehimdi! Yorgan- şahsi endişeler de vehimdi! Yorgan- cıoğlu ve dört arkadaşının nezaret altına alınmaları, düpedüz kahrolası C.H.P.nin tahrik ettiği iftiraların bir neticesiydi! C.H.P. bir çığ süratiyle büyüyen A.P. nin gelişmesinden en- dişeye düşmüş ve onu sabote etmeğe kalkışmıştı! Tabiatıyla, sâdece mey- ve veren ağaca taş atılırdı!.. C.K.M.P. Bir adam değişti Uzun oy çizgili lacivert elbiseli adam oturduğu (mükellef masa- nın canıma dirseklerini odayadıktan sonra ellerini kavuşturdu ve kaşları- nı yukarı kaldırarak, kendine has şi- vesiyle: "— Vallahi, söylenecek bir şey yok. Bakalım, herhalde birşeyler yapaca- gız. Bugün konuşacağız" dedi. Uzun boylu adamın karşısında o- turan muhatabı bu cevap üzerine az kaldı küçük dilini yutacaktı. Zira, "söylenecek bir şey yok" diyen ada- mın adı Osman Bölükbaşıydı ve a- dam kendisini tanıdı o tanıyalı onun ağzından ilk defa böyle bir söz duyu- yordu. Bölükbaşı ve söyleyecek bir şeyi olmamak! Aman Allahım, dün- ya hakikaten değişmiştik -Gülek de sosyalist olmuştu ya!- Aslında ağzı pek kalabalık, kala- balık olduğu kadar da çabuk C.K.M. Osman Bölükbaşı Pembe hayaller YURITA OLUP BİTENLER P. nin irikıyım lideri bir zaman vardı ki hakikaten susuyordu. İhtilalden hemen sonra İktidara partisini nam- zet gören .e D.P. oylan avcılığında süratle hücuma geçen lider, bir «li- redir -Gürselin Kuyruklar hakkında verdiği ilk demeçle, garip bir tesa- düf, Bölükbaşının sükütu aynı zama- na rastlamaktadır- susuyordu. Hele geride bıraktığımız hafta içinde Dev- let ve Hükümet Başkanıyla yaptığı 82 dakikalık uzun Ur görüşmeden sonra irikiıyım lider adamakıllı sus- pus olmuştu. Gerçi bu ziyareti Bö- lükbaşı haftalardır bekliyordu. Böy- le "istekli bir davet" olmasa haki- katen yatağa bile düşebilirdi. Gelge- lelim C.K.M.P. nin konuşmaya ziya- desiyle meraklı lideri, daveti müte- akip dut yemiş bülbüle döndü ve ağ- zından dirhemle lâf çıkmağa başladı. C.K.M.P. liderinin sükütu, daha doğrusu ihtiyatlı davranması parti- nin diğer kademelerine de tesir et- miş olacak ki, D.P. li avcılığına şim- dilik nihayet verilmiş, daha doğrusu bu işin alenen yapılmaması teşkilâta tenbihlenmişti. İhtilâlden sonra ken- disini iktidara namzet, şu sıralarda ise İkinci Cumhuriyet Meclisinin en kuvvetli muhalefet partisi olarak gö- ren C.K.M.P. pusuda yatıyordu. Kış uykusundan uyananlar gşte C.K.M.P. ileri gelenleri ve bü- hassa Genel Başkam bu minval üzere hareket oetmekteyken, siyasi faaliyetin kademeli oolarak serbest bırakılması işin rengini değiştirdi. C K.M.P. ileri gelenleri paçaları sıva- mak zamanının geldiğine nihayet ka- rar verdiler. Derhal mektuplar pos- talandı ve başkentte bulunmıyan Ge- nel İdare Kurulu üyelerine haftanın sonundaki cumartesi günü başkent- te bulunmaları tenbihlendi. Toplantı, olağanüstü toplantı olarak vasıflan- dırılıyordu. Zira genellikle, böyle bir toplantının Nisan ayının sonlarına doğru yapılması kararlaştırılmıştı. Cumartesi günü, Genel Merkeze ilk gelen Bölükbaşıydı. İrikiıyım lider, meşhur lâcivert paltosuna bürünmüş, paltosuyla asorti bir taksinin şoför mahalline kurulmuştu. İrikiyım li- saniye Oo durakladı. gözden geçirdi -boyalıydı-, paltosunu düzeltti ve İçeri girdi. Daha sonraki misafir, Ahmet Oğuz oldu. Ondan sonra teker teke Genel İdare Kuru- lu üyeleri görünmeğe başladılar. İşin güzel tarafı, başkentte obulunmıyan Genel İdare Kurulu üyeleri hemen hemen gelmişler, Ankarada bulunan- larsa, nedendir bilinmez, randevu sa- ati yarım Mat geçtiği halde görün- memişlerdi. Nitekim toplantı yarım saat rötarla -o da foto muhabirleri- 13