TİYATRO rence Rattigan, İngiliz "tacte" ının inceliklerine bağlı kalan tekniği ile ustalığını belli ediyor. "Kırık Oyuncaklar" seyirciye, he- men hemen bütün kişileriyle, bir "Kir nk hayatlar" zinciri sunuyor: oONew Orleans'daki ana baba ocağında, ken- di halinde yaşıyan, yıllardır iŞ haya- tına atılmış, gençliklerini, güzellikle- rini yitirmiş, evde kalmış, bütün sev- gilerini, düşüncelerini üzerine titre- baltaya sap olamamış, yakışıklı kü- çük erkek kardeşlerine bağlamış iki kız kardeş. Bunlardan Carrie Bemrni- ersin erkek kardeşine duyduğu aşı- rı bağlılık, hele Lily ile evlendikten sonra sık sık geçirdiği şefkat ve kıs- kançlık krizleri, Anna'nın ikinci per- denin sonlarına doğru açıkladığı gi- bi, sapık, günah dolu bir sevgidir. Bir meslekte, bir işde dikiş tuttura- mamış, zengin olamamış, hayatı bo- yunca kendisini alabildiğine şımart- mış olan kızkardeşlerinin, şimdi de çocuk denecek yaştaki karısı Lily'nin parasıyla yaşamak zorunda kalma- nın kompleksleri içinde çırpınan Ju- lian Berniers. Bu komplekslerle, mu- vaffak olmanın çâresini (o ötedenberi münasebette bulunduğu talihsiz bir kadınla kocası aleyhine giriştiği, ka- ranlık bir arazi spekülâsyonunda bu- lan, küçük bir servet kazanmanın se- vincine doyamadan, Carrie'nin ve ka- rısının aldatılan kocaya durumu ha- ber vermeleri üzerine, herşeysini kay- beden, üstelik erkeklik gururu yara- lanan o delişmen delikanlı. Sevdiği kocasını kendisine bağlamak için fe- laketlere yol açmaktan çekinmeyen, en ıstıraplı ânlarında bile öz annesin- den sıcak bir ilgi, biraz şefkat ve yardım göremeyen zavallı Lily. Son- ra, uşağı ve şoförü zenci Henry ile kadınlığının sonbaharım, yalnız, her- kesten, kızından bile uzak, keyfince yaşamak isteyen Lily'nin annesi Mrs. Albertine Prine. Nihayet hanımının rağmen ırkının ve aşağılık duygusu bütün benliğine sinmiş olan mahzun ve sessiz Henry Simpson Lilian Hellman bütün bu kırık ha- yatlardan derinliği olan, insanlık ko- kan bir dram çıkarmış. Sahnedeki oyun "Kırık Oyuncaklar"ı Yeni Tiyatro- da sahneye koyan Ziya Demirel, "Arzu Tramvayı" nda denediği bir tarzın yeni ve başarılı bir örneğini vermiştir. Piyesin, her şeyden önce, bir atmosfer, b'r "cinsi" atmosfer piyesi olduğunu kavramış, realist bir oyun düzeni içinde, şuuraltı kıvranış- larını, psişik gelişmeleri iç yaşama- dan kuvvet alan bir Sade ile belirt- 32 menin en doğru yol olacağım anla- mıştır. Onun için rejisinde (yanlış denebilecek bir yorum, eserin hava- sına, yazarın maksadına aykırı düşen bir taraf yok. Ziya demirelin oaşarısında, şüphe- siz, olgun sanatçılarla, kuvvetli bir kadro ile çalışmış olmasının büyük payı var. En başta, piyesin en önem- li kişisi olan Carrie Berniers'i can- landıran Mediha Gökçer geliyor. Me- diha Gökçer, çok şuurlu, çok hassas bir kompozisyonla erkek (o kardeşine âşık olan bu yaşlanmış kızın dramı- nı kudretle yaşatıyor. Herşeyin farkında olan ve üç kar- deşten sağduyusu en kuvvetli görü- nen Anna Berniers'de Muazzez Kurd- oğlu sade, ölçülü ve çok zeki bir oyun- la yeni bir tip bulmakta, onun de- risine girmekte (o güçlük çekmemiş. Bu iki kızkardeş tipi için söylenebi- lecek tek şey, belki, daha yaşlı, gi- yim kuşam bakımından da daha ba- bayani, hattâ biraz "rüküş" olmala- rının, öbür kişilerle aralarına daha kuvvetli bir "contrastee", bir ayrın- tı koyma imkânını verebileceğidir. Erkek kardeşleri Julian Berniers- de, bu tehlikeli rolde, Tekin Akman- soy başardı bir imtihan o vermiştir. Neşeli, canlı, çocuksu (o sahnelerdeki başarısını ve o sevimliliğini, son per- denin o maddi, mânevi yenilgi, çö- küntü sahnesinde, finalde, yok edebi- lirdi. Tekin Akmansoy bu engeli us- talıkla aşmasını bildi. Genç ve tecrübesiz karısı Lily'yi Hepşen Akar, çocukça saflığı, taze- liği, hattâ zavallılığı içinde, ona teh- likeli anlarda beliren tehlikeli kadın- lığını da katmasını bilerek, isabetle canlandırdı. Annesi Mrs. Albertine Prine'da Nermin Sarova, olgunluk çağının aşk fırtınasına kapılmış, te- Iliyle yaşayan kibar kadını, ağırbaş- lı, çekici tarafları olan bir oyunla ya- şattı. Ama oyununda, daha çok İngi- liz kadın tiplerine uygun düşecek hür ağırlık fazlalığı var. Belki de hâla "Ayrı Masalar"ın havasından tama- miyle sıyrılamamış olmanın verdiği bir ağırlık... Sevgilisi zenci oHenry Simpson'u Oğuz Karaali, sessizliği (o içinde bir hüzün ifadesi taşıyan ölçülü bir oyun- la oynuyor. Ama onda da, bir Ame- rikan zencisinden çok, bir İngiliz asilinin ağırbaşlılığı var. Tarık Levendoğlunun, Berniers'- lerin oturma odalarını ve verandala- zel, canlı o -“yaşanmışlığı" olan- bir dekor AKİS, 6 MART 1961