Bir Mülakat Şefik İnan Büyük Millet Meclisinin D blokunda ikinci katta Seçim Komisyonuna ayrılan genişçe salonda orta boylu, kır saçlı, ra kaçmış koyu gri elbiseli bir adam deki müsveddelerin tashihlerini yapıyor, kahverengi gözleri çuku- olanca gücüyle çalışıyordu. Elin- redaksiyonunu tamamlıyor, te- lefonlara cevap veriyor ve bitişik küçük odada aynı işin başka safhala- rı ile uğraşan yardımcılarıyla sandalyasına iyice yerleşti ve önü sarı bakalit kutuyla oynıyarak: " Mieeliis rn dökeceğiz" Bitirdiğimiz haftanın ortalarında bir gibi, diği sırada yukarıdaki cümleyle sone Başkanı Şefik Utandı; günlerde efkârı umumiyenin randum ve Seçim Kanunu tasarılarıydı. Aşağıdaki mülakatta rüşülmek üzereydi. ilgileniyordu. ndeki, dikkatini Bir ara çalışmayı bıraktı, içinde Bafra sigarası bulunan u konuda söylenmesi gerekenleri in gün sonra Kurucular diye söze başladı saatlerin 11.45'i göster- başlıya/n adam, Seçim Komisyonu Karşısındaki de AKİS muhabiriydi. Konu. »on üzerine fazlaca çeken Refe- Tasarılar, Kurucu Mecliste gö- Şefik İnanın Referandum ve Seçim Kanunu tasarıları hakkındaki görüşünü bulacaksınız. "Aslında, Referandum Kanun Tasarısı öyle ahım şa- hım bir şey değil. Küçük bir kanuncuk. Referan- dumun nasıl yapılacağına, nasıl oy kullanılacağına dâ- ir hükümler taşıyor. Seçim gibi, seçmen sandık başı- na gelip Anayasayı oylıyacak. Bu işin teferruatı iyice düşünüldü, hesaplandı, tespit edildi. Meselâ, o kullanı- lacak oyların rengi kile düşünüldü. Renkli oyların, zar- fın üzerinden belli olmaması icabediyor. O bakımdan renk seçerken biraz dikkat edilecek. Herhalde renkler de kırmızı ile beyaz olacak. Gerçi biz, falan renkler ol- sun diye tesbit etmedik ama, büyük bir ihtimalle kır- mızı re beyaz kâğıtlar olması lâzım. Sonra meselâ, oylar aynı sayılarda basılacak. Seçmen sayısı takribi 15 milyon mu? O halde 15 milyon kırmızı, 15 milyon be- yaz oy bastırılacak ki. sonunda falan renkli oydan çok bastırıldı da veya az bastırıldı da, oylamanın sonucu onun için böyle oldu denilemesin. Bütün bunları âzami dikkatle düşündük ve hazırladık. Tasan, halk oyuna sunulmadan önce geniş bir propaganda kampanyası açılacak. Gerek radyoda, ge- rek gazetelerde, gerekse konferans ve toplantılarda Anayasa kalka iyice anlatılacak, tanıtılacak. Halk A- nayasadakl hak ve vecibeleri (o hakkında bol bol fikir sahibi olacak. Sonra referanduma girecek ve oyunu bi- lerek kullanmak. Bu propaganda faaliyetlerine siyasi partiler de katılmaktır. Tabii ki bu katılma siyasi faaliyetin serbest bırakılması tarikinden itibaren ola- cak. Partiler, propaganda faaliyetlerine Anayasayı da konu edecekler. Bu, Anayasanın kalk oyuna daha et- raflı olarak sunulması bakımından şüphesiz ki büyük fayda sağlıyacaktır. Meselâ bir siyasi parti, Anayasa- yı beğenecek ve seçmenlerine "evet deyin" diyecek. Bir başka siyasi parti beğenmiyecek, seçmenlerine "ha- yır deyin" diyecek. Tabii seçmen de buna göre hare- ket edecek ve dolayısıyla uyartılmış olacaktır. "Referanduma katılma nisbeti fazla olursa ve "evet'ler ekseriyeti teşkil ederse, Anayasa sağlam bir temele oturtulmuş olacaktır. "Seçim Kanununa gelince.» Evvelce biz, herşeyi içine alan bir seçim kanunu tasarısı hazırlamıştık. Ku- rucu Meclise onu sunacaktık. Fakat, Kuruca Meclis, Bütçe görüşmeleri oyüzünden bir bayii meşgul oldu. Böyle bir tasarıyı götürmemiz onun gecikmesine sebebiyet verecekti. Çünkü, seçim usülleri ve sistemlerini havi bir tasarı Kurucu Meclisten kolay kolay çıkamazdı. Bir çok tartışmaya sebep olurdu. Bu bakımdan, düşündük ve şöyle bir hal çâresi bulduk: Seçim Kanununun temel hükümlerini bir arada topla- mak... Bu hükümler, ayrıca, bütün seçimlere şâmil olan ortak hükümlerdir. Böylece yeni bir kanun mevzuu çıktı. Bu yeni meydana gelen kanunun adını "Seçim- lerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri koyduk. Bu kanun, daha ziyade teknik ve belirli ohükümleri ifade ettiği ve içinde usuller ve sistemlere dair madde olmadığı için müzakeresi çabuk biter ve böylece seç- men kütükleri bir an önce hazırlanır "Seçimlerin Te- mel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri" kanununun gö- rüşülmesi biter bitmez, diğer hususları Meclise suna- cağız. AKİS, 6 MART 1961