6 Mart 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

6 Mart 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SANAT Haberler Bir açıklama Geçen haftanın basında AKİS idare- hanesine genç bir adam geldi. Ol- dukça tedirgin görünüyordu. Yazı İşleri Müdürü ile görüşeceğini söy- ledi. Kurtul Altuğun odasını göster- diler. Altuğun odasına giren genç a- dam kendini tanıttı: — Ben Güngör Dilmen" Kurtul Altuğ da ("Midasuı Ku- lakları"nı görmüş ve çok beğenmişti. Bu değerli ve genç yazarı merak eder dururda. Hemen ayağa kalktı, yer gösterdi, kendisini tanımış olmaktan duyduğu memnunluğu belirtti. Güngör Dilmen, bir kaç nezaket cümlesinden sonra "saded"e geldi. Dilmenin "saded"i şuydu: AKİS'in son sayısındaki "Sanat" sayfasında kendi adının da geçtiği bir fıkra ya- yınlanmıştı. Bu fıkrada Adnan Bentt- in Dünya gazetesinde yayınlanan ya- zısı üzerine Benk hakkında bâzı şey- ler söylediğinden söz açılmıştı. Dil- men bu konuyu yalanlamak için gel- mişti. Kesin olarak belirtiyordu ki, kendisi Adnan Benk hakkında "O, kendine bile tahammül edemez" gibi- lerden bir söz söylememişti. Bu hu- susun derhal açıklanmasını istiyor du. Kurtul Altuğ, bu konuyu "Sanat" sayfasını hazırlıyan arkadaşıyla gö- rüşeceğini, gerekenin yapılacağına e- min olmasını, üzülmemesinii söyledi. Dilmen gitti. Hemen ardadan Altuğ telefonu açtı, "Sanat" sayfası yaza nnı buldu. " — Biliyorsun ki" dedi, "AKİS, her şeyden önce doğru haber alan, o doğru haberleri değerlendiren bir der gidir. Bak, hakkında şikâyet yar. Güngör Dilmen geldi, bu haftaki fık- randa yazdığın şeyleri söylemediğini, kat'iyyetle söylemediğini belirtti. Ya lanlanmasını istiyor. Doğrusu bu, dergi için iyi bir not sayılmaz. Haber alma kaynaklarını, iyi seçmen yerin- de olur. Sanat sayfasına yalanlama koymamız biraz tuhaf değil mi?" Anlaşılan Yazı İşleri Müdürü kız- mıştı. Sanat sayfası yazarı konuyu inceliyeceğini, üzülmemesini söyledi. Sonra da. kendisine hikâyeyi anlata nı buldu: "— Yahu" dedi, "başımı derde sok tun işimden edeceksin beni be kar deşim Bak adam, ben böyle deme dim diye gitmiş şikâyet etmiş. Ne diye söylenmiyen sözü söylendi diye anlatıyorsun?" Hikâyeyi anlatan, biraz duraladı, sonra başını sallayıp cevap verdi: AKİS, 6 MART 1961 — Kardeşim" dedi, "o sözler Güngör Dilmenin söylemesi gereken sözlerdi. Ne bileyim, ben sana Dil- menden teşekkür mektubu gelecek sandımdı. Demek Adnan Benkin hak- kı varmış!" Biri görmez biri duym yana pek sinirli görünüyor. ye çağrılmamasını da, Bursaya gi- den sanatçılardan biliyor. Bunların üçüne de iyice kırılmış. Kırılma ne kelime, iyice küsmüş. Geçen hafta içinde bir gün şair Salâh Birsel -Bur- sadaki sanat toplantısına çağrılmış ve geniş ilgi görmüştü- yalnız başı- na Sanatsevenisr Klübünde oturuyor- du. Biraz sonra da "ulu ozan" geldi. Birselin oturduğu tarafa baktı, onu gördü ama kızgınlığından ötürü gör- mezlikten geldi, gitti başka bir yere -o da yalnız başına- oturdu. iki şair dost böylece iki ayrı yerde, başka başka istikametlere bakarak bir süre tek başlarına oturdular. Birsel bu hâle içinden güldü. "Estiler!" diye düşündü. Bir yarım saat kadar sonra Birsel gitmek Üzere kalktı, kapıya doğru yürümeğe başladı ki, arkasın- dan Berk seslendi: "— Salâh! Salâh! Salâh!" Birsel duymazlıktan geldi. İçin- den de "Salâh, Salâh diye bağırman boşuna, sana kurtuluş yok" diye ge- çirdi. İlhan Berk, Birseli ovestiyerde yakaladı, yumuşak bir sesle: "— Salâhcığım" dedi, "benim göz- lerim iyice görmez de onun için se- ni farkedemedim..' Birsel paltosunu sakin bir eda ile giydi, Berke döndü: "— Benim de kulaklarım pek iyi duymaz" dedi ve çıktı. Bulundu! Geçen o haftaki "Kayıp Aranıyor" İlânımızı odizgiye overmiştik ki Dünya gazetesinde, Fikret Otyamın sağ ve salim bulunduğuna dair bir ilan çıktı. Bu ilânda doğu gezisiyle ilgili röportajlarının "Uy Babo" a- dıyla yayınlanacağı bildiriliyordu. Er tesi günü de Otyam, bu sayfada gör- düğünüz resmi göndererek sağlığını teyid etti. -Bu hafta da sayfanın şan- rı tekzible teyidden açıldı!- Ayrıca, tostlarım sağlığımı merak etmişler, gidip görüneyim" demiş, kalkmış A- KİS'e gelmiş. Otyamın anlattığına göre, günlerce kurt izinden gitmesi- ne rağmen, bir Allahın kurdu çıkıp da Otyamı yememiş. Fikret Otyam Kayıp bulundu — Ya sen?" "Sen kurt falan.." dedik, Otyam boynunu büktü: "— Vallahi ben de kurt falan ye- medim. Nerde o şans birader? Bütün gezi boyunca o da bir kerecik, altı kişi bir cılız tavuk yedik. Bana bir lokmacık düştü!" Kongre AKİS'in bu sayısı elinize geçtiği sı- ralarda Sanatsevenler (oKlübünün olağanüstü genel kurul toplantısı da başlamış olacak. 27 Mayıstan sonra yeni bir anlayış ve hamleyle işe gi- rişen Sanatsevenler Klübünün bu sü- re içinde azımsanmıyacak sanat Ça- lışmaları oldu. Gerçi hoşgörürlük sı- nırı biraz geniş tutulduğundan klübe hanın kimseye tesir ren yöneticiler, kapıya kütük defte- rtyle bir görevli koymaktan başka çı- kar yol bulamadılar. Böylece de, klüp eski sükünetine kavuşur gibi oldu. Kongre sonunda yeni bir Yönetim Kurulu iş başına gelecek. o Şimdiki yönetim kuruluna muhalif olanlar ol- dukça kesif bir kulis çalışması yap- tılar. Esasen yönetim kurulu üyeleri de -nedense-, son zamanlarda birbir- leriyle (o anlaşmamışlar, aralarından istifa edenler olmuştu. 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: