DÜNYADA OLUP BİTENLER Cezayir Dağın ardındaki ümit Güler yüzlü politikacı ak saçlarını elinin içiyle arkaya doğru iter- ken, etrafını saran gazetecilere: "— Cezayir meselesinin çözümü ar- tık yakındır. Birkaç hafta demiyo- rum, birkaç gün içinde Başkan De Gaulle bu konuda bize iyi haberler verecektir. Ben şimdi, ümitle bu ha- berleri bekliyorum" dedi. Paris civarındaki Rembouillet şa- tosunun merdivenlerinde gazeteciler- le konuşan ak saçlı politikacı, Tu- nus Devlet Başkam Habib Burgi- ba'ydı ve bu şatoda General De Gaul- le ile yaptığı uzun bir görüşmeden sonra, gazetecilere Cezayir meselesi- nin çözümü konusunda iyimser oldu- gunu açıklamaktan kaçınmıyordu. Burgiba'ya göre De Gaulle kendisine Cezayir meselesini çözmek için tek çıkar yolun Cezayir halkına kendi geleceğini tâyin etmek hakkının ve- rilmesi olduğunu söylemişti. iyi a- ma De Gaulle bunu yeni söylemiyor- du. Fransız Devlet Başkam bunu her fırsatta tekrarlamış, o Cezayirlilere kendi geleceklerini tâyin hakkının tanınacağı konusunda söz üstüne Söz vermişti. Bütün güçlük, bu hakkın veriliş şekli (oüzerinde (o çıkmaktay- dı. Cezayir milliyetçileri bu amaçla yapılacak bir referandum tertiple- nirken kendi isteklerinin de göz ö- nünde tutulmasını istiyorlar, bu is- teklerini dikkate almayan bir refe- randumun Cezayir halkının gerçek temayüllerini ortaya koyamıyacağını ileri sürüyorlardı. Halbuki Fransız hükümeti, şimdiye kadar Cezayir milliyetçilerinin değil isteklerini, var- lığım bile kabule Ooyanaşmamıştı. Fransız hükümetine göre Fransa, Cezayirli (o milliyetçilerle referandum konusunda değil, olsa olsa ateşin ke- silmesi konusunda görüşmelere giri- şebilirdi. Geçici (Cezayir' hükümeti Cezayir halkını temsil etmekten u- zak, bir çeteciler grubundan başka birşey değildi. Fransız hükümeti bu görüşünü de- -iştirmedikten sonra, Başkan Bur- giba iyimserlikte haklı olamazdı. Fakat geçen haftanın ortasında Pa- tisten gelen haberler General De Ga- ule'ün nihayet Cezayir milliyetçile- rinin önemini anladığını gösterdi ve Burgiba'nm iyimserliğini hakir çı- kardı. Evet, Fransız hükümeti Ceza- yir meselesine çıkar bir yol bulabil- mek için Geçici Cezayir Hükümeti ile görüşmelere girişmeyi kabul edi- 24 General De Gaulle Anlaşmaya doğru yordu. Görüşmelerin yapılması için ateşin kesilmesi şartı aranmıyacak, Geçici Cezayir Hükümetinin temsil- cileriyle hemen referandumun şart- ları üzerinde pazarlığa girişilecekti. Güçlükler devam ediyor De Gaulle idaresinin attığı bu yeni adımm ileri bir adım olduğuna hiç şüphe yoktur. Bu bakımdan Bur- giba iyimser olmakta yerden göğe kadar haklı görünmektedir. o Geçici Cezayir hükümeti üzerinde büyük bir nüfuz sahibi olduğuna güre Bur- giba, Ferhat Abbasi De Gaulle'ün davetini kabule ikna edebilir ve Fran- sızlarla Cezayir milliyetçileri oara- sında görüşmelerin başlamasını sağ- layabilir. Fakat, üzerindeki kül biraz eşelenince Cezayir meselesinin hâlâ eskisi kadar karışık Olduğu Ortaya çıkmakta, ilk esen iyimserlik havası biraz bulanmaktadır. Cezayir duru- munu güçleştiren unsurların başında, tıpkı eskisi gibi, Fransız sağcıları gelmektedir. Gerçi son referandum bunların azınlıkta olduğunu açıkça ortaya koymuştur ama, bu azınlık isteğine aykırı bir durum olunca Fransayı bir baştan öbür başa bu- landırmaya yetecek güçtedir. Sonra, Cezayirdeki Fransızlar da hâlâ an- laşmaya giden yol üzerinde oObüyük bir diken gibi durmaktadırlar. Ceza- yir milliyetçileri De Gaulle idaresi- nin bu konuda isteyeceği garantilerin ne kadarım vermeye yanaşacaklar- dır? Nihayet, Cezayirdeki (Fransız ordusu da iki taraf arasında bir soru işareti gibi durmaya devam ediyor. Cezayir milliyetçileri sıhhatli bir re- ferandumun ilk şartı olarak Fransız ordusunun OoCezayirden çekilmesini isteyecektir. Fransız silâhlarının göl- gesinde yapılacak bir referandum ne kadar dürüst, ne kadar gerçekle- re uygun olabilir? Bu bakımdan, her köşesini Fransız askerlerinin tuttuğu bir Cezayirde yapılacak referandu- mun sıhhati elbette ki bütün dünya- da tereddütle karşılanacaktır. Fakat Fransız ordusunu Cezayirden geri çekmek de doğrusu kolay bir iş de- ğildir, İkinci Dünya Savaşının bitti- ği günden buyana sömürge savaşla- rında hezimetten hezimete uğrayan ordunun yeni bir hezimete daha ta- hammülü kalmamıştır. De Gaulle iki taraf arasında bulunacak bir hal çâresinin Fransız ordusunun presti- jini en çok koruyan bir hal çâresi olmasına dikkat etmek o zorundadır. Bu ise, Cezayir milliyetçilerinin is- tekleri ile nasıl bağdaşacaktır? İşte ortada esen iyimserlik oha- vasına rağmen geride (o bıraktığımız hafta içinde bütün bu bilinmeyenler hâlâ cevapsız kaldı. Halbuki bunla- sın cevabı bilinmeden, Cezayir mese- lesinde kesin bir çözüm yolu bulun- masına da, ne yazık ki, imkân yok- tur. AKİS, 6 MART 1961