YURTTA OLUP BİTENLER yinin Devlet Başkanı tarafından onaylandığı (bildirilmişti. Talas, o gün aksama kadar geniş Dekanlık odasından ayrılıp yeni makamına git- mek için gayret sarfetti, fakat işle- rin bitmesi karanlıklara kadar sür- düğünden, Bakan odası bir gün bo- yunca boş kaldı. Dışişleri Perde açılıyor Ufak tefek, narin yapılı, şirin gö- düşmesini bek- i. Sonra karşısına çıkan sese: "— Bir dakika efendim, Hasan Istinyeli bey görüşecek" dedi. Reseptörü her haliyle -dış görü- nüşü- bir hariciyeci olduğunu belli eden zarif tavırlı zâta uzattı. Adının Hasan Istinyeli olduğu anlaşılan a- dam telefonun üzerine eğilerek kısık bir sesle konuştu. oOÂdeta kimsenin duymasını istemiyor gibiydi: "— Merkeze çağırılan büyükelçi- lerin ismini vereyim efendim. Malü- matınız olsun istedim, özel olarak size söylüyorum" dedi ve sesini bi- raz daha yavaşlatarak, bâzı isimler saymağa başladı. Mizanseni bu olan vodvil müte- addid defalar tekrar edildi ve İstan- bul gazetelerinin Ankara bürolarıy- la Ankarada çıkan gazete ve büyük dergilerin hepsine telefonla yedi isim bakanlığında reketleriyle ilgili haberin bir kısmı- nı kendine has bir metodla gazetele- re iletiyor ve böylece haberin daha derine inmemesini temin etmiş olu- yordu! Ne var ki gazeteciler Başkan Gürselin ağzından aldıkları bir ipu- cunun peşine (odüşmüşler ve haberi tam olarak alamasalar da, hiç değil- se beşte dördünü sökmüşlerdi. Bili- nen, bâzı büyükelçilerin merkeze çâğırılışıydı ve bunların çağırılışı bü- yük sürpriz tesiri (o yaratmıyacaktı. Esasen bunlar, belli ve belirli kişi- lerdi. Aslında (o Dışişleri (o bakanlığında yapılması beklenen -ve pek de lü- zumlu olan- tasfiye hareketi çok ev- velden hazırlanmış, ancak, zamansız bir işlem yapılmaması, daha doğru- su en az hata prensibi göz önünde tutulduğundan bu zamana kadar ge- 16 ciktirilmişti. Geriye çağırılan' büyük- elçilerin sayın dokuzdu. Bunlar, Bük- reş Büyükelçimiz İzzet Aksalur, Pa- ris Büyükelçimiz Faik Zihni Akdur La Haye Büyükelçimiz Selâhattin Arbel, Stockholm Büyükelçimiz Sa- di Kavur, Helsinki oBüyükelçimiz Aptullah Zeki Polar, Varşova Bü- yükelçimiz Fikret Belbez, Viyana Büyükelçimiz Samim İzzet Yemişçi- başı Lizbon Büyükelçimiz Tarık Si- min Yenisey, Tiran Elçimiz Hasan Nurelgindi. o Elçilere, geri gelmeleri için gerekli yazı yazılmıştı. Dokuz temsilci en kısa zamanda işlerini tas- fiye edecekler ve merkeze alınacak- lardı. Alınacaklardı ama, işte bun- dan sonrası işleri okarıştırıyordu. Selim Sarper Silgiyi eline aldı Selim Sarper Silgiyi eline aldı Tasfiye (omuamelesi nasıl o yapıla- caktı? — Dışişleri bakanlığı obunun için bir formül bulmuştu. An- cak formül, atom sırrı gibi saklanı- ordu ve mütemmim malümat ve- rilmemekteydi. Büyükelçiler, Türki- ye sınırlarından içeri girinceye kadar Devlet Başkanının temsilcisi sıfatını taşıyacaklardı. Kendileri hakkında emekliye sevk muamelesi hafta- nın sonundaki cuma günü Saat- lerin 10.12'yi gösterdiği sırada ta- mamlanmış ve bu hususta kararna- me Devlet Başkam Gürsel tarafın dan imzalanmıştı. Fakat iş bununla bitmiyordu. İh- tilâlin hemen akabinde yurda çağı- rılmış ve merkezde alıkonulmuş yedi büyükelçi daha mevcuttu. Bunlar, Haydar Görk, Nurettin Pınar, Sahir Bengütaş, Suat Hayri Ürgüplü, Beh- çet Türkmen, Muzaffer OGöksevil ve İrfan Karaserdi. Yedi Büyükelçi 27 Mayıstan bu yana kızağa çekij- miş, bekliyorlardı. Tasfiye hareketi, elbette kızaktakileri de içine alacak- t. Büyük furye, başkonsolos, kon- solos ve başkâtipler arasındaydı. Bunların sayısı yirmiikiye baliğ ol- maktaydı ve herbirine gerekli emir verilmiş, yurda avdet etmeleri bildi- rilmişti. Tasfiye (o hareketinin esası, temsil kabiliyetiydi. Yurt dışında va- zifelerini lâyıkiyle (o başaramıyan ve şimdiye kadar türlü sebeplerle böyle bir operasyonun yapılamamış olma- sı dolayısıyla vazifelerine devam e- denler temizleniyordu. Ancak, bâzı hakların haleldar ol- maması için Dışişleri Bakanı Sarper, bir formül buldu. 22 kişilik listede henüz 25 yılını doldurmayanlar var- dı. Bunlar, emekliye sevkedildiğinde emeklilik hakkından istifade edemi- yorlardı. Bunun için bir kanun tasa- rısı hazırlandı ve Kurucular Meclisi ne sevkedildi. Tasarı okanunlaştığı takdirde emekliye sevkedüen bu kişi- lere, bir defaya mahsus olmak üzere, 25 yılını doldurmuşçasına muamele edilecektir. Böylece bir mağduriyetin önüne geçilmiş olunacaktır. Onbeş kişilik bir grup daha var- dır ki bunlar, merkezde muhtelif me- muriyetlerde bulunmaktadırlar. İçle- rinde daire müdürleri olduğu gibi u- tâ büyükelçilik payesine re de rastlamak mümkündür. Ancak bunlar hakkında halen tahkikat ya- pılmakta ve vazifeye (o başladıkların- dan bu yana sicilleri (oOkontrol edil- mektedir. Bütün bunların yanında Dışişleri bakanlığı yetkilileri, tasfiye hareke- ve bir sembol haline gelmiş kişüeri tasfiyeden hariç tutulmaktadırlar. Me- selâ bir Cevat Açıkalın için tasfiye düşünülmemektedir. Açıkalın artık sembolleşmiştir. Türk hariciyesi için dokunulmazlığı olan bir diplomattır ve yaşı ne olursa olsun bir kıymettir. önümüzdeki o haftanın sonunda durum kesin olarak belli olacak ve düğüm çözülecektir. Yekunu elliüçe baliğ olan persona non grata ha- riciyecilerin bu hareket sonunda maddi menfaatlerinin haleldar ol- mamasına dikkat edilmektedir. Bu- nun formülü de bulunmuş, ancak, tam manasıyla tekemmül etmemiş- tir. AKİS, 6 MART 1961