ğında kaybettiği bir yıllık kayıp ve tez kıdemlerinin verilmesi için Genel Kurmay Başkanlığına karşı açtığı davayı o yıllarda kazandı. 1947 - 1949 yılları arasında Erkânı Harbiye İs- tihbarat Dairesinde Harekât Dairesi 1. Şube Müdürlüğünde çalıştı. 1949 Temmuzunda Roma Ataşemiliterli- gine tâyin edildi. 1952 den itibaren iki yıl müddetle Sarıkamışta 14. S. Tüm. Tp. AL Kumandanlığı yaptı. Fu arada iki yıl da Tümen Kuman- danlığına vekalet etti. 1954 yılı se- çimlerindeki tutumundan dolayı şi- kâyet edildi ve MİS. Bakanlığı tara- fından süratle yeri değiştirildi. Yâs- sıviran 33. Tüm. K. Muavinliğine tâ- yin edildi. 16 gün sonra da Napoli Müttefikler Karargahı o Teşkilât ve Seferberlik Şubesine Türk Personeli olarak vazifelendirildi. o Bu görevin- deyken -1955 Ağustosunda- Tuğge- neralliğe yükseldi. Bir yıl daha Na- polide kalması gerekiyordu, fakat NATO'nun anlaşma hilâfına bir kâ- rarı ile tekrar yurda dönmek zorun- da kaldı. Bu defa da Erzurum 3. Or. Kurmay Başkan Vekilliğine getiril- i. Bu sırada geçirdiği enfarktüs Hastahanesinden aldığı rapora göre faal kıta klarneti yapabilirdi, ikinci defa olarak Yas- eıvirana tâyin edildi Ama bu defa Tümen Kumandam olarak... Bir yıl bu görevde kaldı. 1957 Ağustosunda Genel Kurmay Başkanlığı Teşkilât ve Eğitim Dairesi Başkanlığına ge- tirildi. Bu görevindeyken er eğitim merkezlerindeki okuma yazma ders- hanelerinin kurulmasını temin etti. Ağustosunda oTümgeneralliğe i. Aynı yıl Genel Kurmayda- ki görevinden alınarak Hoşderedeki 6l. Tümen Kumandanlığına verildi. Bu sıralarda Topkapı olaylarıyla karşılaştı. Devrin idaresine yarama- lordu Kumandanı o Argüçle arası a- çıldı. Kendisine bir ay mecburi izin verildi. Bilâhare (oTedkik Kuruluna nakli yapıldı. Devrin Bakanı ile Ge- nel Kurmay Başkanı o Kızıloğlundan hoşlanmıyorlardı. Emekliye ayırmak İçin Gülhane Hastahanesinde muaye neye sevkedildi. (Fakat nedense e- meklilik muamelesi bir türlü tekem- mül edip sonuçlanamadı. Kızıloğlunun son görevleri sıra sıyla Kara Kuvvetleri Okullar Daire Başkanlığı, CENTO'daki kısa görev oldu. 27 Mayıs ihtilâli ile de ilk ka- binenin İçişleri Bakanlığına getirildi. Rulet dönüyor Başkentte, Hükümetle yet Kızıloğlunun AKİS, 6 MART 1961 ilgili faali- istifasıyla daha da hızlandı. Boş sandalyalarm doldu- rulması bekleniyor Ve harıl, harıl a- dam aranıyordu. Sandalyalardan en önemlisi muhakkak ki Milli Eğitim Bakanlığıydı. Bu Bakanlığa yeni bir tâyin yapmak ve Feyzioğlundan bo- şalan yeri doldurmak gerekiyordu. Yapılan temasların çoğunda teklif sahipleri tereddüt ediyorlardı. Milli Eğitim Bakanlığı âdeta insan öğü- ten bir değirmen haline gelmişti. M. B.K. bununla igili bir toplantı yaptı. İhtilâlin öncüleri meseleyi halletme azminde ve kararmdaydılar. Doğrusu ya, işi pek kolayca hallettiler. Eğitim Bakanlığına Ahmet Tahtakılıçı asa- leten tâyin etmek galiba yapılacak işlemin en isabetlisiydi. 147 ler prob- lemini Tahtakılıç vekâleten baktığı Bakanlığın bütçe müzakerelerinde maharetle ohalletmişti! (o Tahtakılıç gibisi bulunamazdı! Üstelik C.K.M. P. li Bakanın bu sandalyaya fazlaca sempatisi olduğu hareketlerinden an- laşılıyordu, öyleyse... Öyleyse Tah- takılıç Çalışma (Bakanlığından alı- nır, Milh Eğitim Bakanlığına getiri- lirdi. Böylece, alan da satan da mem nun kalıyordu. M.B.K., 147 lar ko- nusu Üzerinde durmak istemediğini defalarca açıklamış ve bu rakamdan pek hoşlanmadığını ortaya koymuş- tu. Böyle bir mesele de M.B.K.. gibi düşünen veya düşünmeyi tercih eden bir politikacının Milli Eğitim Bakan- lığı koltuğunda bulundurulması son derece iyi ve isabetli bir hareketti. Tahtakılıç, Verilen yeni vazifeyi itl- Sıtkı Ulay Basiretli bir ihtilal YURTTA OLUP BİTENLER razsız kabul etti ve Çalışma Bakan- lığından Milli Eğitim Bakanlığına taşındı. Rahattı, memnundu ve Eği- tim Bakanlığını pek seviyordu. Bundan sonra yapılacak işlem boa kalan diğer koltukların doldurulma- gıydı. M.B.K. nin ta konudaki top- lantısı bir hayli yorucu ve tartışma- lı geçti. Hâkim fikir, iki Milli Birlik Komitesi üyesinin -Özdilek ve Ulay- kabineye yeniden alınmalarıydı. cak daha evvel neye girmemeleri kararı- vazgeçmek lâzımgeliyordu. İhtilâlin öncüleri pek çok sebepten ötürü iki askerin kabi- nede yer almasını arzuluyorlardı. A- ma, verilen karardan dönmek ağır- larına gidiyordu. Bu bakımdan mü- zakereler uzadıkça uzadı. Neticede, Özdilekin Başbakan Yardımcılığına, mayın da Devlet Bakanlıklanndan birine getirilmesi gerekiyordu. Btı biraz da Devlet ve Hükümet Başka- nımn arzusuydu. İki Bakanın tâyini kararlaştırıl- dıktan sonra, boş kalan çalışma Ba- kanlığı koltuğuna kimin oturtulaca- ğı meselesi ele alındı. o Çalışma Ba- kanlığı için iki aday vardı. Birisi İs- met Giritli, diğeri Cahit Talastı. An- cak birincisinin o ikincisine nazaran şansı pek az, hattâ yok gibiydi. Gi- ritli şöylece bir akla gelmiş, ama Ca- hit Hocanın tâyini fok daha uygun görülmüştü. Ne var ki Talasın vazi- feyi kabul edip etmiyeceği hususun- da genel bir tereddüt mevcuttu. Bu- nun izalesine Fahri Özdilek vazifeli kılındı, Özdilek Talasla konuşacak ve fikrini soracaktı ondan sonra Devlet Başkanına da durum bildiri- lecekti. Özdilek ertesi gün Cahit Talasa haber yolladı. Talas ve Özdilek Mec- listeki Özdilekin odasında pek uzun sürmiyen bir konuşma yaptılar. Ta- las prensip olarak, o vazifeyi kabul ediyordu. Ancak sevimli Profesörü düşündüren husus, gene bir gün Ba- kan olarak gittiği bir toplantıdan. Profesör Talas olarak ayrılmasıydı. iki devlet adamı arasındaki konuş- ma nüktelerle süslendi. Neticede Devlet Başkanına, Talasın vazifeyi kabul ettiği arzedildi. Nitekim er- tesi gün Başkan Gürsel basın top- lantısında (Bk. YURTTA OLUP Bİ- TENLER - Devlet Başkanlığı) kabi- neye tâyin edilen üyelerin adım a- çıklarken Prof. Talasın Çalışma Ba- kanlığına ikinci defa getirildiğini bil- dirdi. Bu sırada Talas Siyasal Bilgi- ler Fakültesindeki oDekanlık maka- mmdaydı ve durumdan da haberdar- dı. Zira sabahın erken saatinde, ken- disine Köşkten telefon edilmiş ve tâ- 15