SİNEMA Filmcilik Patronluğa doğru Amerikan sinemasında son yıllarda başgösteren, yıldızların da şirket- ler kurarak patron olmaları ve kendi hesaplarına filmler çevirmeleri hare- ketinin bir başka çeşidi, çok önceleri Türk sinemasında da vardı. "Darül- bedayi - Türk sineması" münasebet- leri gitgide gelişmiş ve Canide Son- külar, Refik Kemaller, Halük Sarıca- lar bir ara bağımsız film şirketleri kurmuşlardı. Türkiyedeki iç pazar daha çok bir kaç büyük şirketin elin- de bulunduğundan, kurulan bu ba- ğımsız şirketler kısa ömürlü oldu, iyi kötü bir kaç film çevirdikten sonra kendiliğinden ortadan çekiliverdi. Si- nema oyuncularının şirketler dışında şirket kurarak patron olmaları, her- şeyden önce kurulmuş şirketlerin pat- ronlarını okızdırıyordu. Oyuncular, iş ve arkadaşlık münasebetlerine gü- venerek çevrelerindekileri büyük bir rahatlıkla filmlerinde (o kullanıyorlar, böylece hem filmleri ucuza mal edili- yor, hem de filmler tanınmış oyuncu- larla doldurulmuş oluyordu. . Geride bıraktığımız 1960 yılında Türk sineması yeni patronlaşmalara sahne oldu ve büyüklü küçüklü reji- sörlerle oyuncular sinemada patron- luk yolunu tuttular. En küçük patron arasında Muzaffer Aslan o- yunculuk ve rejisörlükten; Mem- duh Ün, Arşavir Alyanak, Türker İ- nanoğlu rejisörlükten; Ali Erdal, Or- han Günşiray da oyunculuktan pat- ronluğa geçtiler. Her birinin iş gücü jisörler yeni yeni çıkıyorlar, arkalarından başka oyun- cu ve rejisörleri de o sürükleyeceğe benziyorlardı. Gerçekten de öyle oldu. Sinemamızın iki Ünlü sanatçısı, Ay- han Işıkla Feridun Karakaya -Cilâlı İbo- birleştiler ve bir şirket kurdular. Her iki sanatçı da seyirci tarafından son derece tutulan ve filmleri hâsılat rekorları kıranlardandı. Patronlar arasına en son karışan- lar Küçük Zeynep Değirmencioğlu -Ayşecik- ile oyuncu Ahmet Mekin ve rejisör Nuri Ergün oldu. Üç sa- natçı bir araya gelip "Er Film "i kur- dular. Zeynep Değirmencioğlu "Ayşe- cik" filmleriyle (oOoumulmadık şekilde Zeki Müren filmlerinin de üstünde bir iş yapmış, son olarak da 1961 yılında yeni bir firmaya çevireceği tek bir film için 150.000 lira gibi astronomik bir rakamla anlaşma imzalamıştı. Ge- çen yıla kadar sinemamızdan en yük- 32 sek parayı alma ve en yüksek iş ya- pan filmleri çevirme rekorunu elinde tutan şarkıcı Zeki Müren, birinci "Ayşecik"le yüksek iş yapmak reko- runu, üçüncü film için imzalanan an- laşma ile de yüksek para alma reko- runu küçük Zeynep Değirmencioğlu- na kaptırmış oluyordu. En küçük patron Zeynep Değir- mencioğlu, Ahmet Mekin ve Nuri Er- günle şirket kurmaya karar verdiğin- de ortada 150.000 lik bir anlaşma he- nüz yoktu ve ortaklaşa çevrilecek fil- min senaryosu da küçük yıldızın ba- bası Hamdi Değirmencioğlu tarafın- dan yazılmış, çevrilme hazırlıklarına başlanmıştı. "Altın Kalpler" adım ta- şıyacak olan bu yeni filmde, Ahmet Mekin baş erkek rolünü oynayacak, karşısına da günün en tutulan kadını Muhterem Nur çıkarılacaktı. Mekin, sinemaya iki yıl önce girmişti. Mu- zaffer Tema ile Ayhan Işılan Ameri- kada, Fikret Hakanın da askerde bu- lunması, seyircilerle prodüktörlerin gözlerini Mekin üzerine çekti. Ahmet Mekin aynı yıl içinde 10'dan fazla film çevirdi ve adını kolaycacık duyu- ruverdi. Daha sonra bir büyük fir- mayla anlaşmaya giren oyuncu, fir- manın yanlış tutumu yüzünden iki yıl film çeviremedi ve unutulma tehlike- siyle karşı karşıya geldi. Üç ortaklı yeni şirket, Zeynep De- girmencioğlunun astronomik bir ra- kamla anlaşma imzalaması karşısın- da bir duraklama geçirdi. Küçüğün yeni anlaştığı şirket, başka hiç bir firmanın çevireceği o filmde Zeynep Değirmencioğlunun gözükmesini ve oynamasını istemiyordu. Birinci ve ikinci anlaşmalar ortadaydı. Ortak olduğu şirkette gerçi küçük Değir- İSTANBULLULARA MÜJDE Sirkeci Gar Lokantası Kon- yak Çınar kardeşler tarafından modem bir şekilde hizmete açıl- mıştır. En usta aşçılar, en nadide yemekler ve en ucuz tarife Sir- keci Gar Lokantasındadır. GÜNEY YAYINLARI sunar: 1 — Yeni Kanunlarımız o (750 kuruş 2 — Küçük Şiir o Güldestesi (300 kuruş) P.K. 529 Ankara YAŞLI VE ÇÖKMÜŞ — Bu kadını tanımak pek öyle ko- lay olmasa ererek. Ama resme biraz dikkatle bakarsanız eski çağın büyük yıldızı Greta Gar- bo'yla bir benzerlik bulmanız mümkündür. Evet, bu yaşlı ve çökmüş kadın Greta Garbo'dur. "Kraliçe Christine"lerin, "Ni nochca"ların üzerinden yıllar geçti, Garbo hayranları da or- ta yaşlılığı çoktan aştılar. Gar bo, perdeden ayrıldığından bu yana insanlardan kaçmakta, küskün ve esrarlı havasını hâlâ sürdürmektedir. mencioğlu “Ayşecik"lerde olduğu gi- bi bütün filmin yükünü omuzlarında taşmayacaktı, orta uzunlukta bir ro- lü vardı. "Altın Kalpler"de rol aldı- ğı takdirde film, Zeynep Değirmenci- oğlunun adına da dayanarak iş yap- ma şansını bir çeşit garanti altına al- mış ölüyordu. Film ne olursa olsun "Ayşecik"in ününden istifade ederek durumunu rahatlıkla sağlama bağlı- yacaktı. Üçüncü "Ayşecik"i çevirecek şir- ketle, üç ortaklı Değirmencioğlunun şirketi arasında bu yüzden bir anlaş- mızlık çıktı. Büyük şirket 150.000 lik astronomik ödeme ücretine güvene- rek aynı yıl içinde, büyük - küçük ne olursa olsun, Zeynep Değirmencioğ- lunun herhangi bir İkinci filmde oy- namasına razı değildi. Fakat kızı a- dına babasının imzaladığı üç ortaklı şirketle de yapılmış bir anlaşma var- dı. 1961 yılında küçük o"Ayşecik"in hem kendi başına, hem de bir üçüncü AKİS, 16 OCAK 1961