İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Yatırımlar Komisyonsuz muamele Kır saçlı, kısa boylu Amerikalı elini ceketinin sağ iç cebine yavaşça soktu. Son derece sık -ve son derece Solu- cüzdanını çıkardı, üzerini saran Üç kat lastiği çözdükten sonra en dipteki gözünde bir şeyler aradı. Ara- dığını bulmuştu. Oturduğu yerde ha- fifçe geriye döndü ve arkasında bek- leyen genç adama cüzdanından çıkar- dığı kartı uzattı. İyi cins kâğıda ka- bartma harflerle basılmış kartın üze- rinde W. Cordes Snyder Jr. yazılıydı. İsim, genç adama yabana değildi. Bir iki saniye düşündü ve beyninin dü- şünce şeridinden "Amerikalı büyük iş adamlarından ve sayılı zenginler- den" kelimeleri geçti. Hâdise, geride bıraktığımız hafta- nın başlarında obirgün Maliye ba- kanlığının ikinci katındaki geniş o- dalardan birinde ocereyan ediyordu. Genç adam, gazeteciydi. Kır saçlı A- merikalının başı üzerinden, yeşil çuha kaplı masaya iliştirilmiş karttaki is- mi okumaya çalışıyordu. Amerikalı iş adamı basın mensubunun bu teces- süsünü görünce, elini cebine atıp ga- zeteciyi dertten kurtarmıştı. Salon- da yalnız değillerdi. Türk ve Ameri- kan bayraklarıyla süslenmiş geniş o- dada iki Bakan, Amerikan Büyükel- çiliğinden bâzı zevat ve bol bol gaze- teci bulunuyordu. Toplantının sebebi, bir anlaşmaydı. İmzalanacak anlaş- mayla Ereğli Demir - Çelik tesisleri- nin ikinci kısmı kurulacaktı. Bayraklarla süslü salonda Kurdaş ve Kocatopçuoğlunun yanında Ame- rikan Büyükelçiliği maslahatgüzarlı- gım yapan Müsteşar Mr. Cowles ile Mr. Vance Brandt yer almış bulunu- yordu. Kabinenin yeşil gözlü Bakam Kocatopçuoğlu gene lâcivertler giy- miş, gene lâcivert - beyaz karışımı şık bir papyon bağlamıştı. Bakan pek mesut görünüyordu, Tebessümün den bunu anlamak kolaydı. Merasim- de hazır bulunan diğer zevat ise, Mr. Van Dyke, Mr. Rockhill, Mr. Sta- rang, Mr. Snyder, Mr. Knox, Mr. Poy, Bay Süberk, BayRona, Bay Sibet ve Bay Kaylaydı. Yeşil çuha kaplı uzun masanın etrafına sıralanmış Bakanların, iş a- damlarının, teknik uzman ve sair ya- bancıların hepsi, ama hepsi memnun görünüyorlardı. Salonun sağ köşesi- ne bir ses alma cihazı yerleştirilmiş- ti. Merasim saniyesi saniyesine tes- bit edilecekti. İmza yarışı, Kurdaşla İkraz Fonu Başkanı Vance Brandt arasında baş- ladı. Mr. Brand'ın bu işe bu hayli 24 idmanlı olduğu belliydi. 47 imzaya bana mısın demedi. Mr. Brandt imza- larını tamamlayıp kalemi bir yana bıraktığında, Maliye Bakanı Kurdaş henüz 34 sayfalık anlaşmanın yarısı- na gelmişti. Beyaz noktalı dolmaka- lemle Bakanlığının belki ilk önemli Acaip davranırlar Hadise mahalli: Türkiye Cum- huriyeti o toprakları âdise: o Amerikan o firmala- rı temsilcileriyle imzalanan bir anlaşma o vesilesiyle o tertiplen- MİŞ Türkiye o Cum- Bakanı ve Sana- en. Konuşanlar: huriyetinin o Maliye Türkiye o Cumhuriyetinin yi Bakanı. Konuşmanın o cinsi: o Nutuk. Konuşmanın dili: İngilizce. Hoppala! o Amerikalı iş a- adamları nutuklarını türkçe verseler, insan "Ne hoş bir ha- reket!" diyecek. Yahut, Amerikada (oyapılsa da Bakanlar ingilizce konuşsalar, pek ala o beğenilecekler. Ama, Türkiye Cumhuriyeti adına, yapılan bir tfürende mukaveleler o dolayı sıyla ingilizce nutuk (vermenin mânasını o anlamak kabil değil dir. O kadar kabil değildir ki, töreni takip eden Türk gazete- ciler sonradan Türkiye Cumhu- riyetinin o Bakanlarını bulmuş- lar ve "Yahu, ne söylediniz! Türkçe tekrarlayıverin de ya- zalım” demek zorunda kalmış- lardır. Şovenlik o zerrece h oş ve makbul bir hareket tarzı değil- dir. Bu mecmua da her şeyle suçlandırilabilir, o şovenlikle suç- landırılamaz. Ama insaf edil- sin! Müslüman mahallesinde salyangoz satmak da biraz faz- la amerikanlık olmuyor mu? Hele, Milli Birlik İdaresin- Türkiyede! imzasını atıyordu. Kâğıt tomarı ya- vaş yavaş eridi ve imza töreni sona erdi. Saatler 12,45'i gösteriyordu ki Maliye Bakanı dipteki kâğıda imzayı bastı ve derin bir "oh" çekti. Şimdi konuşmalar başlıyacak ve tören bitecekti. Maliye Bakanı, doğ- rusu istenirse, kendisinden umulmı- yan bir soğukkanlılıkla konuştu ve nutkunu pek kısa kesti. 8 dakikalık konuşması tıraşında eski dostlarıyla bir arada bulunmaktan duyduğu şev- ki izah etti. Daha sonra ailesinin hâlâ Amerikada bulunduğunu ifadeden kendini alamadı. Bakan konuşurken Mr. Brandt Bakanı zevkle dinliyor, bir yandan da gözlüğünün ucunu ha- fif hafif emiyordu. Mr. Brandt 30 daki kalık konuşma esnasında ilk sık du- daklarım kuruladı ve eliyle alnını sil- di. İkinci konuşmayı Bakanlardan ikincisi yaptı. Kocatopçuoğlunun ko- nuşması da öyle pek uzun sürmedi. Ece, ne de olsa salonda Amerikalı iş adamları vardı ve her iki Bakan da Amerikalıları iyi tanıyorlardı. Koca- topçuoğlunun sözlerine bakılırsa an- laşma Türkiye için son derece önem- liydi. Türkiyede ağır sanayiin geliş- mesini sağlıyacaktı. Bu bakımdan A- merikalı dostlarına bol bol teşekkür etti Mr. Brandt cevaben dahakına ve neşeli bir konuşma yaptı, salondaki- leri bol bol güldürdü. Törenin en eğ- lenceli dakikaları bu dakikalar oldu. Bay Yüzde Onun "kulakları Aslında kurulacak olan ikinci De- mir - Çelik tesisleri meselesi pek yeni bir hikâye değildi. Düşük ikti- dar zamanında ele alman ve bu gibi işlerde pek mahir Bay Yüzde Onun da parmağı bulunan mesele, geçen senenin bu aylarrıda İş Bankasının mükellef o salonlarında yapılan bir toplantıyla, hani neredeyse oldu bit- tiye getirilecek ve malüm zevatın Bankadaki hesaplarında hafif bir ka- barıklık meydana gelecekti. O zaman toplantı İş Bankasının şahane salonlarında yapılmış ve Ma- liye uzmanlarının yerini haraca bağ- lanan iş adamlarıyla DP. iktidarının her mahallede mantar gibi meydana çıkardığı milyonerler almıştı. Çağırı- lanlar arasında, herkesin çok iyi ta- nıdığı para babalan olduğu gibi, iş- bilirlikleriyle tanınmış şahsiyetler de vardı. Meselâ Vehbi Koç, Sait İbra- him Esi, Orhan Dümer, Hayri Terzi- oğlu, Nejat Verdi, Otta Salamon, Sü- reyya Çolak gibi isimler bunlar ara- sındaydı. O şuralarda Türkiyenin ün- lü iş adamları birbirleriyle yarışırca- sına V.C. ne giriyorlardı. Bundan dile diği gibi istifade etmek isteyen emsalsiz Başbakan Menderes böyle bir teşebbüse girişmişti. İşi sözde, zamanın İş Bankası Genel Müdürü Ahmet Dallı idare ediyordu. İç fi- nansman, ünlü iş adamları, D.P. nin milyonerleri tarafından yapılacaktı. AKİS, 16 OCAK 1961