YURTTA OLUP BİTENLER işçilerinin heyecanı gittikçe o artı- yor, zaptedilmez bir hal alıyordu. Bir miting yapılması için ortaya a- tılan fikir, gittikçe taraftar toplu- yor, süratle yayılıyordu. o Soğuk- kanlı İstanbul Gazeteciler Sendika- sı İdare Heyeti yangına körükle git- meğe niyetli olmadığından mitin- ge taraftar görünmedi. Hâdise bü- yüyebilir, dışarıdan karışacaklar karışıklık (o çıkarabilirlerdi o İdare Heyeti fikrini açıkladığı saman, Basın içindeki kuyruklar (o "İstifa, istifa" şeklinde tempolu bir yayga- ra kopardılar. Neticede, miting de- gil de kısa sürecek bir sessiz yü- rüyüş konusunda mutabakata rıldı. Kolları sıvayan ressam ve karikatüristler bir çırpıda yirmi- muzda hiçbir işverenin arza ettiği anda bir araya getiremiyeceği mik- tarda fikir işçisi, aralarında iş bö- lümü yaptılar. Protestolarını kuv- vetlendirmek amacıyla patronlar bütün kapıları kapamışlardı. oİm- kânlar temini için başvurulmadık yar kalmadı. Bir kol kâğıt, diğeri ilân, bir başkası matbaa, nihayet sonuncusu da imtiyaz peşinde ko- şuyordu. Çaresiz kalınıp ta kâğıt için İstanbulun dirayetli ve © sevi- len Vali ve Belediye Başkanı Tüm- general Refik Tulgaya başvuruldu- ğu zaman, saatler 17'yi geçmişti. Tulga talebi büyüğü (o Kızıloğluna aksettirdi. İçişleri Bakanı, «Nere- den bulursanız bulun, mutlaka ve- rin» dedi. Tulga da, Basın gazete- rekti. Bütün güçlükler yenilmişti ki, fikir işçilerini elleri ve kollan bağ. lamaya sevkeden ciddi bir sabotaj- la karşılaşıldı. Basın teknisiyenleri- nin bir kısmı, yanlış anlama neti- cesi o gece patronlardan yana çık- tılar. Zaten o fırtınalı gece yarısın- dan sonra Babıâlide dolaşan bazı patronlar mürettip ve operatörleri ayartma faaliyetine girişmişlerdi Basının çıkamaması, fikir işçilerinin hem resmi makamlar, hem de pat- ronlar nezdinde itibarlarını son derece zedeliyecekti. Neticede can- lar dişlere takıldı, bazı fikir işçi- leri linotip ve entertiplerin başla- rına geçtiler, bir kısmı da mürettip olarak çalıştı ve gecikti ama, Ba- den fazla döviz o hazırlayıverdiler. Bir koldan da bayraklar tedarik e- dildi. Basın Gazetesi Fikir işçileri heyecanlarını or- taya koyduktan sonra Basın Sarayına geri döndüler. o Ecirlerin fikirlerini yaymak ve halkı gazete siz bırakmamak maksadıyla bir or- gan yaratmak lâzımdı. Soluk al- madan bir gazete çıkarmak üzere tekrar kafa yorulmağa başlandı. Ev- velâ para bulmak şarttı» İstanbul Gazeteciler Sendikasının o kasasın- da fareler cirit atıyorlardı. Genç gazetecilerin kurdukları ismi çok usun bir Yapı Kooperatifinden 50 bin lira kadar borç alındı. Yurdu- 14 Basın Gazetesi En zengin kadro sinin çıkmasını temin İçte muvaf- Hal Müdürü Topçu Binbaşı Turgut Budakoğluna tam yetki ver- di. Budakoğlu ve fikir işçileri SE- KA'nın Çırağandaki deposuna saat 21.30 da geldikleri zaman, her ta- rafı kapı duvar buldular. Üzeri mu- şambalı, başı kasketli Bekçibaşı ak- silik ediyor, Nuh diyor, Peygamber demiyordu. Terslik, mesul memur- ların evlerinin İstanbulun en ücra semtlerinde bulunmasından geli- yordu. İçlerin halle yola girmesi ve 4.600 kilo kâğıdın alınabilmesi için Budakoğlunun askerce konuşması, bir tomar halindeki 10 bin lirayı Bekçibaşıya fırlatarak, "Al üzerini yarın verirsin!" diye çıkışması ge- sın doğdu. İlk gün 55 bin, ikinci ve üçüncü günler 125 er bin bat- tı ve peynir-ekmek gibi o kapışıldı. Yıllardır devam eden tröstü güm- bür gümbür yıkılmakta olan Hofe- rin baltalaması, patronların tazyik ettiği bayilerin boykotuna rağmen ilân da aldı, yegân yegân kâr da etti. Tehditler Basının ilk günkü nüshasında, en dikkate değer haber Hür- riyet ve Yeni İstanbul hariç, geri- ye kalan yedi gazetenin Yazı İş- leri Müdürlerinin işlerinden kovul- ma babasına yayınladıkları müş- terek açıklamaydı. Patronların id- dialarını reddediyorlar, tam aksi AKİS, 16 OCAK 1961