Üniversiteliler Yeni Sabah önünde Bir esnafın dükkanı ve ateşli takıma oldu. Gazete sa- hipleri, inanılması güç bir taktik hatası neticesi, mücadelenin tarzı- nı seçerken düştükleri gaflet yü- zünden maçı, daha başından kay- betmiş bulunuyorlardı. Gazeteleri- ni üç gün kapatmaları, hele bun- da sonuna kadar, acı ve çok za- rarlı neticeler oortaya çıktıktan sonra da ısrar etmeleri hiç, ama hiç kimse tarafından tasvip' edil medi. Haftanın sonundaki gün, Ba bıâlinde bir sessiz yürüyüş yapan «Üniversite Temsilcilerinin © sevi- len Cumhuriyetin sayılan başyaza- rı Nadir Nadiye karşı serzenişlerin v vecizini ifade eden «Sen de mi Nadir Nadi?» pankartını gazetenin önüne bırakmaları bu hislerin ifa- desiydi. AKİS, 16 OCAK 1961 İlk büyük gaf Her şev. haftanın başında bu- gün İstanbulun sekiz büyük gazetesinin sahip veya hissedarı- nın Dünya gazetesinde, omeslek- ten yetişmiş patron Bedii Faikin odasında toplanmasıyla (o başladı. M.B.K nin basınla ilgili iki kanun üzerinde çalıştığı biliniyordu. Bun- ların biri fikir işçilerinin statüsü- nü tayin ediyordu, diğeri basının ihtiyaçları ve reklamlarla alâkalıy dı. İhtilâlden bu yana bir çok ko- nuda olduğu gibi o kanunlar ve M. B. K. nin niyetleri hakkında or- taya bir çok şayia atılmış, işin fe- nası bu şayialar üzerine politika- ri bine edilmeye koyulunmuştu. zete sahiplerine tahammül e- dilmez mükellefiyetler yükleniyor. YURTTA OLUP BİTENLER du! Hususi ilânlar hükümet baskı- sı altına sokuluyordu! Basın mah- voluyordu! Bir kaç gazetenin bü- yük kazancı başları döndürmüştü ve Muzaffer Özdağın meşhur <«Ba- bıâli ağaları» edebiyatı hortlamış- tı! Nitekim başta Sefa Kılıçlıoğlu- nun Yeni Sabahı ve Falih Rıfkınm Dünyası, arkadan Ahmet Emin Yalmanla Özcan Ergüderin Vatanı, Malik Yolaçın Akşamı çayı görme- den paçaları sıvadılar ve mutasav- ver tasarıların muhayyel maddele- rine, hükümlerine veriştirmeye baş- ladılar. Bu arada bir çok gazete sahibi de M. B. K. üyelerine başvu- rarak görüşlerini anlattılar. o An- cak fikir işçileri de boş durmu- yorlar, kanunların —bilhassa ken- di statülerini tayin eden kanunla- rın— bir an önce çıkarılması için M. B. K. nezdinde teşebbüsler ya- pıyorlar, haklı bulunduklarını an- latıyorlardı. M.B.K. teşrii selâhiyetini Ku- rucu Meclise terketmeden önce, Basınla alâkalı iki kanunu çıkar. maya karar verdi. Bunun, başlı- ca iki sebebi vardı. Evvelâ M.BK. nin genç kurmayları kendilerine bir tarihi misyonun mevdu olduğa inancını taşıyorlardı. Memleketin sosyal yüzünü değiştirecek bir ta- kım tasarrufların hiç olmazsa te- mel taşını atmadan gitmek iste- miyorlardı. Kanaatleri, bu temel taşlarının oy kaygısı taşıyan si- yasi partiler tarafından asla o ko- nulamayacağı merkezindeydi. Tabii bunda büyük bir mübalağa payı mevcuttu ama, M.B.K. nin ruh ha- leti buydu. İkincisi, eğer kendileri basınla ilgili kanunları çıkarmaz- larsa gazete sahiplerinin ve bazı menfaat a. — başta, meşhur ilâncılık şirketi Hofer Kurucu Meclise politik yollardan tesir ederek bunları (o önleyecekle- rinden korkuyorlardı. Aslında, Ku- rucu Meclisin de o kanunları, he- men olduğu gibi çıkarmaması için hiç bir sebep yoktu, Kurucu Mec- lisin havası oydu ama, bu da M.B. K. nin ruh haletinin bir başka cephesiydi. Gazete sahipleri ve (o bilhassa Hoferi her ne pahasına olursa ol- sun kurtarma sevdasında olanlar bir defa daha —ve son teşebbüs o- larak— başkente koştular. Bunlar Ahmet Emin Yalmanla Özcan Er- güderdi. İki Vatancı kapı kapı do- laştılar, çekilmedik ip bırakmadı- lar. Gayeleri tasarıları Kurucu Meclise (o havale ettirmekti. Fakat bu gayret M.B.K. ni büsbütün kuşkulandırdı. Yalmanın hangi menfaat grubunu koruduğu bilini- 11