Tarihe Bakış Kayseri Hadisesinin Geçen yılın Nisan ayı, birinci yan ilk günlerinde, hâlen Yüksek Adalet seri Olayları” cereyan etti. Nisyan ile malül olmıyan pek sını ve heyecanını AKİS, "Kayseri o Olayları" sırasında Binbaşı Selâhattin oÇetinerin istifasını, yucularına bildirebilmek için 1 Nisan günü ları, hadiseyi olanca tazeliği ve canlılığı ile, Himmeidedede hâdisenin ehemmiyetine bir muhabirini Kayseriye göndermişti. seriye giden muhabir, yerinde günün kahramanlarıyla Ancak bunlar umumi efkârın bilgisine sunulamadı. halk efkârından gizlemek yolunu gününden başlıyarak büyük o hâdiselerle dolu geçti. Divanında yargılanması "Kay- k hafiza o günlerin hava- hatırlamaktadır. görevlendirilmiş o Kurmay lâyık bir şekilde oku- Kay konuştu, gerekli notlarını aldı. Zira o günlerin ünlü yayın yasak- tutmuştu. o AKİS'in 298. sayısı bu yüz- yayılan elbette, den, askeri GMC'lerle kesilmiş bir yolu ve bir asker siluetini gösteren bir kapak içinde kaldı. çıkmak zorunda "Kayseri o Olayları'nın ii ilgili ve o tarihte Kayseriye giden AKİS yazarı M. Sunullah oArısoyun, ra sak olarak SUNUYOFUZ. itina ve ladığı Fayton, tek katlı bir evin önünde durdu. Evin kapısın- da bir hizmet eri vardı. Faytondan inenler, ere Bor- dular: ” Binbaşın evde mi?" Er, bir an tereddüt etti. Adandan kuşkulu göller- le süzdü. Vakit sabahın sekiziydi. Binbaşısı evdeydi ev- de olmasına, ama acaba "evde" dese miydi? — Haber vereyim efendim Hizmet eri içeriye girip kapıyı örttü. Hâdise, 1960 yılı Nisan . ayının 7. günü cereyan ediyordu. Binbaşının evde olup olmadığını soran üç ki- şiden biri AKİS muhabiri, biri Kayseri Barosundan avukat Enver Kırker, üçüncüsü de bir C.H.P. liydi. AKİS muhabiri Kayseriye iner inmez avukat Enver Kırkerle buluşmuş ve kendisine Kurmay Binbaşı Selâ- hattin Çetinerle görüşmek istediğini bildirmişti. Enver Kırker her nekadar Binbaşının gazetecilerden çekindi- ğini, konuşmalı istemediğini anlatmak istemişse de, muhabiri " r de biz şansımızı deneyelim" demiş ve üçü birlikte bir taylona atlıyarak Binbaşının evine gelmiş- lerdi. Hizmet eri dışarı çıktıktan az sonra kapıda uzun boylu, kızıl saçlı, sarışın, yiğit tavırlı gene bir adam göründü. Adam, kendisini bekliyenlere: "— Buyrun" dedi. "Yalnız, kusura bakmayın, ev çok dağınık.." İçeri girildi. Aynı zamanda misafir odası olarak da kullanıldığı anlaşılan holde iki küçük çocuk oynu- yordu. Her evdeki sabah dağınıklığı, Binbaşının evinde de göze çarpıyordu. Dört ağaç koltuk, bir divan, bir komodin, bir radyo, duvarlarda bir kaç resim... Evin bütün dekora bu ölçüde sade ve basitti. Büyük işler gören bir asker evinin bütün hususiyetleri daha ilk ba- kışta belli oluyordu. Biraz sonra, yandaki kapıdan es- mer ve gene biz kadın çıktı. Belli ki, Binbaşının karı- sıydı. Nâzik, kibar ve mesutta, yüzünde en küçük bir kırgınlık, en ufak bir üzüntü, bir yorgunluk işareti yoktu. Halbuki, kurmay binbaşılığa kadar yükselmiş, dört beş ay sonra yarbay olacak, ilerisi için büyük tekrar günün konusu olduğu şu günlerde, iki o binbaşının bir- notlarından meydana getirdiği yazıyı okurlarımıza ümitler beslediği kocası, çok sevdiği mesleğinden istifa etmişti, istifadan sorara ne olacağı ise, hiç mi hiç belli değildi. O hafta Kurmay Binbaşı Selâhattin Çetiner ismi, Türkiyede, birdenbire bilinen, takdir ve hayranlık uyandıran bir isim olmuştu. Yüzbinlerin bu kurmay binbaşıyı tanımak, bilmek istemesi kadar tabii bir şey olamazdı. Binbaşı Çetiner ise, sâdece vicdanının emrini yerine getirmekten başka hiç bir şey yapmadığına ina- nan, sade bir vatandaş, bir asker olarak yaşıyordu. Telgraflar, telefonlar, ziyaretler onu biraz da şaşırt- mıştı. Halbuki onun iyi bir komutan olmaktan başka hiçbir gayesi yoktu. Bu yolda çalışıyordu. Günün bilin- de, subay çıkarken yaptığı (oOyeminle bağdaşamıyacak bir görevle karşılaşmış, bir asker çocuğu olarak girdiği ve aşk derecesinde bağlı bulunduğu mesleğinden bu se- beple ayrılmak zorunda kalmıştı. Herşey 2 Nisan günü saat 14,30 dan sonra haşla- dı. İnönü Kayseriye gelmek üzere Ankaradan hareket etmiş, Himmetdedede önü kesilmişti. Binbaşı Çetiner bu işte görev almamış olmayı kendisi için bir şans sa- yarken, saat 14,30 da 5. Yurtiçi Bölge Komutanlığın- dan aldığı bir emir, onu olayın tâ içine atıverdi. Him- metdedede "istenilen şekilde" hareket etmiyen Kurmay Binbaşı Hayrettin Durak geri çekiliyor, yerine Kur- may Binbaşı Selâhattin Çetiner görevlendiriliyordu. En kısa zamanda görev yerine gitmesi bildiriliyordu. Kur- may Binbaşı Hayrettin Durakın komuta ettiği birliğin komutasını ele alacak ve birliğiyle Vali Muavininin em- rine girecekti. Derhal bir topçu irtibat uçağı ile hare- ket etti. Himmetdede üzerinde şöyle bir dolaşıp inecek yer ariyan uçak, uygun gördüğü bir tarlaya kondu. Binbaşı Çetiner, arkadaşı Duraktan boşalan birlik ko- mutanlığını üzerine aldı. Binbaşı Çetinerin alay yeri- ne gelişi, önce geniş bir tedirginlik havası yarattı. Böyle bir hava yaratmadı da normaldi. Çünkü, vicda- nının sesini dinleyen bir binbaşı geri alınıyor, yerine Çetiner geliyordu, İnönü ve beraberindekiler, bu yeni binbaşının "verilen emirlere uyacak" kişilerden olabi- leceğini pekâla düşünebilirlerdi. Çetinere verilen ilk AKİS, 16 OCAK 1961