o günlerde Belçikanın her tarafında gösteriler yapan grevcilerin eline dü- şürmeden Saraya ulaştırabilmekti. Gerçekten, o gün Sevilla'dan gelen uçakta Belçika Kralı oBaudouin ile Kraliçesi (OFabiola vardı. Yeni evli genç taçlılar, o Sevilla'ya balaylarını geçirmek üzere gitmişlerdi ve bu a- yın sonundan önce Belçikaya dön- meyi düşünmüyorlardı. Halbuki da- ha halaylarına başlıyalı iki hafta bile olmadan Belçikada durum karışmış ve genç evliler (o çarçabuk Brüksele dönmek zorunda kalmışlardı. Belçikada durumun o karışmasına sebep, işçilerin giriştiği bir grev ol- muştu. İlk bakışta grevin, Sosyal Hristiyan - liberal koalisyona baş- kanlık eden Başbakan Gaston Ey- kens'in Parlâmentoya verdiği, bâzı mail tedbirler alınmasını derpiş eden sinden sonra Belçika bütçesinde be- liren açığı kapamak için, Eykens Hükümeti, devlet giderlerinde 200 milyon dolar kadarlık bir kısıntı yap- mak, vergileri de 100 milyon dolar kadar yükseltmek İstiyordu. Çoğun- luğu Sosyalist partisine oy veren Belçikalı işçiler, bunları kendi hayat şartlarında büyük bir bozukluk ya- ratacak tedbirler olarak görmüşler ye tasarının kanunlaşmasını önlemek için greve başlamışlardı. Aslında, Belçika durumunu ya- kından takip edenler için, Belçikalı işçilerin Sosyal Hristiyan - Liberal koalisyondan uzun zamandır mem- nun olmadıkları, Başbakan Eykens'- in almak istediği son tedbirlerin işçi- lerin sabrını taşıran son damla ol- maktan öteye gitmediği aşikârdı. İş- çiler iki yıldır Eykens Hükümetinin İşçi haklarını korumaktan uzak ol- duğunu ileri sürüyorlar ve yerini bir sosyalist idareye bırakmasını isti- yorlardı. Halbuki Eykens'e göre de, Belçika işçileri arasında böyle düşü- nenler çoğunlukta değillerdi. Sosyal Hristiyan Partisine bağlı bazı sendi- kalar, Hükümeti desteklemeye de- vasa ediyorlardı. Eykens'in bu sözle- rinde gerçek payı olduğa grev başla- yınca ortaya çıktı. Sosyal Hristiyan Partisine bağlı sendikalar sosyalist- lerin bütün çağrısına rağmen greve katılmaya yanaşmıyorlardı. İşte bü- tün gürültünün sebebi de buydu. Grev çiler, işe devam eden işçileri -gerekir- se zor kullanarak- kendilerinden ya- na geçmeye mecbur etmeye çalışıyor- lar, sözlerini dinlemiyenleri dövüyor- lar, çalışmaya devam eden iş yarleri- ni taşılıyorlardı. u satırların yazıldığı sıralarda Belçika Parlâmentosu, sosyalistlerin bütün protestolarına rağmen Ey- kens'in almak istediği tedbirleri ka- nunlaştırmış bulunmaktadır. 30 derdinde derdinde Bir beyzbol maçı Derdin büyüğü bu ise.. Amerika, Küba ile münasebetlerini kesti. Hâdise, yeni yılın en mü- him meselelerine gebe. Amerika kıtası, komünist dünyanın bir sıç- rama tahtasını sinesinde barındıracak mı? Zira, ciddi ya da şantaj, Fidel Castro Washington hükümetinin Kübaya karşı bir istilâ hazır- lığı içinde bulunduğunu haykırıyor ve kendisine destekler, yani ha- miler arıyor. Tabii bu işin gönüllüsü Sovyet Rusyadır. Zaten, biraz da Amerikan hükümetinin hataları yüzünden Fidel Castro'yu kuca- ğına kolaylıkla (odüşürebileceğini sanan Kremlin Kübaya karşı son derece dostane davranmakta, ona yardımlar yapmakta, silâh ver- mektedir. Münasebetler kesilince (OAmerikanın Kübada sahip olduğu meşhur üsün akıbetinin ne olacağı da henüz meçhul Vaziyet bu ya, şimdi Amerika için de, Küba için de hâdisenin an aktüel tarafını ne teşkil ediyor dersiniz? Amerikanın beyzbol takım- larında yer alan ve halen Kübada bulunan Kübalı oyuncuların durum- ları! Küba, kendi tebasının Küba topraklarını terketmesini yasak et- miş bulunuyor. O takdirde, Amerikan takımlarının Kübalı beyzbol- cuları lig maçlarına katılamayacaklar. Ama bu lig maçları da en he- yecanlı devresinde. Ne yapmalı? Yapılacak şey, Amerikan takımla- rının Kübalı beyzbolcularına Amerikaya, Küba ile diplomatik müna- sebetlerini kesmiş bulunan Amerikaya gitmeleri için müsaade ver- mekten ibarettir. Ama, ihtilâlci Fidel bunu yapar mı İhtilâlci Fidel, bunu yapmıştır. O kadar iş ve bunca karışıklık arasında Kübalı beyzbolcuların Amerikan takımlarındaki yerlerini almaları sağlanmış, bunlara çıkış vizasının verileceği bildirilmiştir. Bunun esaslı sebebi, Kübada da Amerikan beyzbol liginin, Amerika- dakine eş bir alakayla takip edilmekte oluşudur. Amerikaya karşı çıkan Fidel Castro, kendi milletinin spora -ve kumara- duyduğu ala- kaya karşı gelememiş, diplomatik meseleleri bir kenara iterek bir noktada rakibiyle mutabakatını ilân etmiştir. (Kübalı beyzbolcular, Havanada Amerikan menfaatlerini temsil eden İsviçre elçiliğine baş- vurarak çıkış vizalarını alabileceklerdir. Kan kokusu bütün burunları doldurabilir. XX. asrın mutlak haki- mi spor, sözünü geçirecek, hükmünü yürütecektir. Muinle Minoso, Pedro Kamos ve Camilo Pascual -bunlar Amerikan beyzbol takımla rının en şöhretli üç Kübalı oyuncusudur- ligde yerlerini alabilecekler- dir ya, üst tarafı Amerikalılar için de, Kübalılar için de sâdece diplo- matların düşünecekleri meseleden İbaret kalmaktadır. AKİS, 16 OCAK1961