Batılı Devletler Savunmada çatlaklıklar şngiliz İşçi Partisinin sol kanadı- nın sözcülüğünü yapan bir dergide geçen hafta bir karikatür çıktı. Ka- rikatür, harabelerinin üzerinde du- man tüten yıkılmış bir sahil şehrini gösteriyor, bir yanda da, bu şehir- den nasılsa artakalmış ve şu satırla- rı hayretle okuyan bir zavallı görü- nüyordu: "önceden karşılıklı görüş- meler yapılmadan bu füzeler kulla- nılmayacaktır." hafta İngilterede yalnız İşçi Partisinin sol kanadı için değil, bütün memleket için sanki yalnız bir füze meselesi' vardı ve bu mesele, kaynağını, İngiltere ile A.B.D ara- sında yapılan bir anlaşmadan alıyor- du. Bu anlaşmaya göre, Amerikanın yeni denize indirmeğe başladığı atom başlıklı 16 Polaris füzesi taşıyan a- tomik denizaltılar, ikmal için bir İs- koç limanından -Holly Loch- faydala- nabileceklerdi. Anlaşma Avam Ka- marasında açıklanınca İngiliz halk efkârında büyük bir kıyamet kop- Nasıl olurdu da hükümet, roketlerini İngiltere- nin üstüne çekebilecek böyle bir an- laşma yapabilirdi? Gerçi Başbakan MacMillan, Amerikan Hükümetinin, - İngilterenin tasvibi olmadan Polaris füzelerini kullanmayacağına dâir te- minat verdiğini söylüyordu ama bu teminat halk efkârının endişelerini yatıştırmağa yetmiyordu. Ya, İngil- terenin fikri sorulmadan atı alan Üs- küdarı geçerse, durum ne olacaktı? İşte İngiliz karikatüristinin anlat- mak istediği buydu. İngiliz kamu oyunda beliren bu tepkinin Batı savunması için bir za- yıflık belirtisi olduğuna şüphe yoktu, Ancak bu, şimdiye kadar bu konuda ortaya çıkan belirtilerin ilki ve en kuvvetlisi değildi. Bilindiği gibi İşçi Partisinin geçen ay yaptığı yıllık toplantıda, partinin sol (kanadının baskısıyla, İngilterenin tek taraflı olarak silâhsızlanması ve NATO'dan çekilmesi yolunda bir karar alınmıştı. Gerçi partinin Meclis grubu fen ka- rarı benimsememiş ve karara muha- lif olan Gaitskell bir kere daha li- iğ işti tek taraflı silâhsızlanma, Meclis grubu içinde bile sekseni aşıyorlar- dı ki bu hiç te küçümsenecek bir sa- yı değildi. Aslında, Batı savunması için teh- likeli olan bu fikir ve davranışların patenti İngilterede değildi. De Gaul- le Fransasımn politikasıda NATO- mın savunma plânları ile tam bir te- zat halindeydi. De Gaulle, Cezyir AKİS , 21 KASIM 1960 savaşını öne sürerek NATO'ya bağ- lı Fransız kuvvetlerini kendi emri altına çekip almış, ayrıca bağımsız bir atom kuvveti sahibi olmak istedi- ği için NATO Başkumandanlığı ile sık sık çatışmıştı. NATO ile bağlarını zayıflatan bir diğer devlet de Belçi- kaydı. Kongo meselesinde Batılı dostlarının kendini yeteri kadar des- teklemediğini düşünen Belçika, bu vefasız dostlara çok gücenmişti. Ger- çi Belçikanın bu hislerinin Batı sa- vunma ve dayanışması için tehlikeli bir çatlak olduğunu gören A.B.D. şimdi Belçikaya karşı biraz daha dikkatli davranıyordu ama, Belçika bu arada yeteri kadar kırılmıştı. Batı savunması için son günlerin önemli meselelerinden biri de gittik- çe artan savunma masrafları meşe- leşiydi. NATO masraflarının büyük bir kısmım şimdiye kadar A.B.D. karşılıyordu. Ancak bu masraflar A- merikanın dünyanın dört bir tarafın- da bulundurduğu kendi askeri ve sivil personeli için yaptığı masraflara ek- lenince Amerikan bütçesi üzerine bü- yük bir yük oluyor, dış tediye muva- zenesini bozuyor ve enflâsyonist te- sirler yapıyordu. New York Times'in yazdığına bakılırsa Amerikan Hükü- meti, geçen haftalar içinde, Avrupa- lı müttefiklerinden savunma masraf- larına daha geniş ölçüde iştirak et- melerini istemiş, fakat (hiçbirinden müsbet bir cevap alamamıştı. Yal- nız Federal Almanya Başbakanı A- denauer buna taraftar görünüyordu. Adenauer'e göre Avrupa devletleri- nin Amerikanın sırtındaki yükü ha- fifletmeleri için zaman gelmişti. Avrupa devletlerinin hiç biri Ei- senhower'in isteğine müsbet cevap vermeyince Başkan Fisenhower de, bu haftanın ortasında, yabancı ülke- lerde görevli bulunan 284 bin Ameri- kalıyı geri çağırmağa karar verdiği- ni açıklıyordu» Bu tedbir, söylendi- ğine göre, Amerikanın yılda 4 milyar doları bulan dış tediye açığında dört- te bire yalan bir azalma sağlıyacak- OCAK BAŞKANI Yusuf Ziya Ademhan'ın Taşlama Şiirleri. Bir devrin vesikaları olarak e- bediyen saklanacak bir kitaptır, Sipariş adresi: Ferhan Boz- kurt ve Ort Şirketi. Ankara Cad. Kepeci Han No: 4 - İST. DÜNYADA OLUP BİTENLER ti. Ancak yetkili çevreler, geri çağ- rılan Amerikalıların, hür dünyanın savunması için elzem personelin dı- şından seçileceğini bilhassa belirti- yorlardı. Fransa Referanduma doğru u hafta içinde General De Gaulle'- B ün çevresinde olup biten herşey Başkanın Cezayir meselesini Fransız halk oyuna sunacağım gösteriyordu. Gerçekten, geçen hafta yaptığı ko- nuşmada General, bu meseleyi çöz- mek için gerekirse referanduma baş- vuracağını söylemişti. De Gaulle, böyle söylerken hiç şüphesiz siyasi partileri ve aşırı unsurları düşünme- ye, uyuşmazlığı bırakmaya çağırı- yordu. Eğer bunlar tutumlarım de- ğiştirmezlerse, Anayasanın kendine verdiği yetkiye dayanarak Milli Mec- lisi bir tarafa bırakacak, doğrudan doğruya halkın düşüncesini soracak- tı. Bu konuşmanın üzerinden geçen günler aşırıların yola gelmekten u- zak olduğunu gösteriyor, General De Gaulle de Cezayir için düşündüğü hal çâresini halkın oyuna sunmaktan başka çâre bulamıyordu. Generalin halk oyuna sunacağı tasarının özellikleri ne olacaktı? Bu konuda henüz kesin bir açıklama ya- pılmamıştı. Ancak, şimdiye kadar yaptığı konuşmalara bakılırsa De Gaulle, kendi hükümeti, müessesele- ri ve kanunları olan, fakat iktisadi, askeri ve teknik bakımdan -General dış politika için hiçbir şey söylemi- yordu- Fransaya bağlı bir "Cezayirli Cezayir" kurmak niyetindeydi. Şim- dilik bağımsızlık sözü kullanılmıyor, fakat ileride bunun da geleceği ihsas ediliyordu. Son haftalar içindeki gelişmelere bakılırsa, balkın çoğunluğu böyle bir hâl çaresine razı görünüyordu. Razı olmıyanlar Cezayirin Fransız kal- masını isteyen aşırı sağcılarla, mut- lak bağımsızlık isteyen o solculardı. Diğer yandan Cezayir Milli Kurtuluş Cephesi de bu hâl tarzına şiddetle muhalifti. (Altı yıldır (Fransızlara karşı savaşan bu teşkilât, kendi işti- raki olmadan Cezayir İstikbalinin ka- rarlaştırılamıyacağını söylüyordu. As lında bu son derece yerinde bir iti- razdı ve General Cezayirde barışı sağlamak için mutlaka Milli Kurtu- luş Cephesi ile anlaşmak zorunday- dı. Bu teşkilâtın iştiraki olmadan a- lınan bir karar, Büyük Sahrada kum üzerine yazılmış bir yazıdan farksız olacaktı. 31