DÜNYADA OLUP BİTENLER A.B.D. Rakipler görüştü B u haftanın ilk gününde New York'- ta acı bir soğuk hüküm sürerken, A.B.D. nin en güneyinde, Florida'da, sıcaktan bunalan gazeteciler birbi- rinden biraz önce ayrılan iki genç adamın etrafını çevirmişler, ağızla- rından söz almağa çalışıyorlardı. Bu- luşmadan çok memnun olmuş görü- nen bu iki genç adam, Amerikan Baş kanlık seçimlerinde birbirlerine kar- gı yarışmış iki rakipten, yeni Başkan Kennedy ile eski Başkan yardımcısı Nixon'dan başkası değildi. Kennedy'nin basın sözcüsü Pierre Salinger'in söylediklerine inanmak gerekirse, bu buluşma iki eski dost arasında yapılan olağan bir buluşma olmaktan öteye gitmiyordu. Senatör Kennedy kampanya sırasında göster- diği başarıdan dolayı Nixon'u tebrik etmek ve aralarındaki ondört yıllık sonra verdikleri demeçler Salinger'in sözlerini doğrulamaktan uzaktı. E- vet, gerçi iki rakip dostluklarını ye- nilemekten büyük bir memnunluk duymuşlardı ama, bu arada başka şeyler de konuşmuşlardı. Yeni Baş- kan Kennedy partilerüstü bir idare kurmak istiyor ve bazı önemli Cum- huriyetçi idarecileri yerlerinde bırak- mayı düşünüyordu. Gazetecilerin en çok merak ettikleri husus şuydu: Kennedy Nixon'"u idare mekanizma- sı içinde bir görev almağa çağırmış mıydı ? Ne Nixon, ne de Kennedy bu Boruyu açıkça cevaplandırmağa, ya- naşmamışlardı. Fakat şimdilik böy- le bir şeyin düşünülemiyeceği anla- şılıyordu. Görüşme çok samimi, Te- rimli ve yapıcı olmuştu ve iki rakip, gelecek ay Washington'da bir kere daha buluşmayı tasarlıyorlardı. Görüşmenin tepkileri Amerikan basınında bütün hafta devam etti. Bütün yazarlar bunun partilerüstü idareye doğru atılan büyük bir adım olduğunu, dünyanın bu nâzik dev- resinde böyle bir idarenin Amerikaya çok şey kazandıracağını yazıyorlar- dı. Zaten Ameri enleri de her iki genç adama birbirine yakın sayı- da oy vermekle her ikisini de aynı derecede itimada şayan bulduklarını, aralarında büyük bir başkalık gör- mediklerini belirtmek o istememişler miydi? Lâtin Amerika İhtilâl dalgası GG yıl Fidel Castro Kübada Ba- tista rejimini yıkıp idareyi eline 30 aldıktan sonra bâzıları Lâtin Ameri- kada askeri idareler devrinin sona ermek üzere olduğunu sanmıştı. Böyle düşünenlere göre Castro'nun zaferinin bütün Lâtin Amerikada ge- niş tesirleri olacak ve Meksika Kör- fezinin kıyısında kurulan irili ufaklı askeri idareler teker teker bozguna uğrayacaklardı. ftanın obaşında Atlantiğin ötesinden gelen haberler böyle düşü- nenlerin pek de yanılmadıklarıbı gös- teriyordu. Kuzey ve Güney Araerika- yı birbirine bağlayan dar kuşak üze- rindeki iki devlette, Guatemala ve Nikaragua'da isyanlar çıkmıştı. Ger- çi alınan haberlere göre bu isyanlar başarıya ulaşmaktan uzaktılar ama, hiç kimse âsilerin bundan sonraki olmamakla beraber Samoza idaresini destekliyor ve diktatöre âsilere kar- sı kullandığı silâhlan satmakta te- reddüt etmiyordu. Fakat Castro'nun Kübada iş başına geçmesi şimdi A-ı merikayı epeyce ayıltmış, Amerikan dış politikasını idare edenlere halkı değil diktatörleri desteklemenin za- rarlarım açıkça göstermişti. Was- hington bugün Kübada ne çekiyorsa Batistayı desteklemiş olmaktan çe- kiyordu. Bu bakımdan Amerikan idarecileri artık Samoza idaresini es- kisi kadar içten tutamıyorlardı. Nite- kim, Amerikan Devletler Teşkilâtı- nın son toplantısında Amerikan Dış- İşleri Bakanı ister istemez Samoza rejimini takbih edenlere katılmak zorunda kalmıştı. Böyle olunca da Kennedy - Nixon Halef ve selef denemelerde de aynı başarısızlığa uğrayacaklarım kesin olarak söyliye- mezdi. Nikaragua'da çıkan isyan Lul3 Samoza idaresine karşı ilk ayaklan- ma değildi. Castro'nun Kübada aldı- ğı neticeden ümitlenen Nikaragualı âsiler 1959 Haziranında da bir kere hücuma geçmişler ve memleketi çift- liği gibi idare eden Samoza'yı devir- mek istemişlerdi. . Ancak bugünkün- den farklı olarak, Nikaragualı âsiler o sırada karşılarında A.B.D. ni bul- muşlardı. Bütün Lâtin Amerika dev- letlerinde olduğu gibi Nikaragua" da- ki özel Amerikan sermayesinin çıka- rını yerli halkın çıkarından üstün tutan Amerikan Hükümeti, açıkça Nikaragualı âsilerin yeni bir ayak- lanmada başarı kazanmaları kimseyi şaşırtmıyacaktı. Guatemala'ya gelince, onun du- rumu da Nikaraguanın durumundan daha parlak değildi. Üstelik bu ül- kedeki âsiler oldukça sol temayüllü kimselerdi, Castro'dan teşvik ve yar- dım görüyorlardı. Gerçi bu haftanın başında çıkan ayaklanma denemesi çok kolay bastırılmıştı ama, bunu yeni denemeler takip eder ve Gene- ral Ydigoras Fune Fuenica rejimi yı- kılırsa, öyle görülüyordu ki, Guate- malada solcu bir idare kurulacak ve Amerikanın başındaki dertlere bir yenisi daha eklenecekti. AKİS, 21 KASIM 1960