YURTTA OLUP BİTENLER sin olarak bilinmemektedir. Ancak bunların da suçluluk derecelerine gö- re adalet önünde hesap vermeleri, el- bette, mukadderdir. Devlet-i Kürdi m ii Devleti kurma yo- uzun yıllardan beri Şeşitli faaliyetleri olduğu ileri sürülenli Nurcular arasında şeyhlerin ve sie ret reislerinin bulunuşu bilhassa dik- kati çekti. Kürtçülük cereyanı ile ilgili ol- dukları için nezaret altına alınanlar arasında eski. milletvekilleri de yer alıyordu. Bunlar, 1954'e kadar D.P. Van milletvekilliği yapmış olan Ha- mit Kartal, 1957'ye kadar Sivas D.P. milletvekilliği yapan Rifat Öçden, Elazığ D.P. milletvekili Ömer Sanaç, Maraş D.P. milletvekilleri Ahmet Kazaküçük ve Sait Emir Mehmetoğ- lu, bir de 27 Mayısa kadar Van C.H. P. milletvekilliği yapmış olan Tevfik Doğuışıktı. Bu sabık milletvekilleri- ni, Kürtçü ve Nurcuların ele başıla- rı takip etmekteydi. Bunlar arasın- da Malatyalı noter Rıfat Barutçu, Malatyalı fen memuru Şevket Köse- me, Malatyalı Faruk a Diyar- bakırlı imam Abdülkadir Ekinci, Ö- zalp D.P. 2. Başkanı EM Günay, Maraşlı fabrikatör Mustafa Rama- zanoğlunun adları en başta geliyor- du. Tutuklular arasında 12 kişiyle en kalabalık aile Fırat ailesidir. Fırat ailesinin başında meşhur Şeyh Sai- din oğlu 70 yaşında Ali Rıza Fırat vardır. Aile reisini diğer Fıratlar ta- kip etmektedir: Fuat Fırat, Halit Fı- rat, Ömer Fırat, Emin Fırat, Ahmet Fırat, Sabahattin Fırat, Gıyasettin Fırat ve diğerleri.. Fırat ailesi Erzu- ilçesinden alınıp Caner Kışlasına getirilmiştir. Aklına kurban undan bir süre önce, Mardinden B getirilmiş 31 kişiden 24'ü serbest bırakıldı. 24ler serbest bırakılma- nın sevinci içinde soluğu bir lokanta- da aldılar, kafaları çekmeğe karar verdiler. Doğrusu haksız da değiller- di. Kürtçülük cereyanı gibi tehlike- li bir suçla zanlı olarak nezarete a- lınmışlar, ama işte suçsuzlukları or- taya çıkmış ve serbest bırakılmışlar- dı. Ne kadar sevinseler, hürriyete kavuşmanın şevkini çıkarsalar, hak- larıydı. Yalnız, kafalar dumanlanıp da, diller çözülünce kadeh kaldırma- ların mânası da değişmeğe başladı. Kafaları tutan 24'ler "Aklımızdaki- nin şerefine" deyip içmeğe koyuldu lar. Neydi bu "akılları 'nda ki? Ora- sı pek açık, seçik söylenmiyordu ama 'aklımızdakinin şerefine" diye kadeh kaldırılınca gözlerin daha fazla ışı- dığı, yüzlerde güller açıldığı iyiden 20 iyiye seçiliyordu. ren vakti gelince, "akıllarında- kinin şerefi'ne kadeh kaldırmaktan vazgeçip, İstasyonun yolunu tuttu- lar. Tren tam hareket edecekti ki, hikmeti hüda, 24'ler oturdukları va- gonlardan indiriliverdiler. Anlaşılan Caner Kışlası 24'lerin o ayrılışından sonra, eski neşesini kaybetmiş, otu- rulmaz bir hâle gelmişti! Yeniden ve bir süre daha misafir kalmaları iste- niyordu. Bu karar, 24'leri pek mem- nun etmedi. Dana bir süre " akıllar m- dakinin şerefine” içki içemiyecekler- di. Böyle de olsa, bir kaç saat "akıl- larındaki nın hayaliyle yaşayabilmiş içebilmişlerdi ya, o bile bir kar sayıl- malıydı. Nurculara gelince aner Kışlasının mutena misafirle- C ri arasında Nurcular da vardı. Nurculuk hakkında geniş yayım ile ün kazanmış Malatyalı Sait Çekme- gil, sık sık askeri makamlara baş vuruyor, "beni serbest bırakın da inkılâbı yayacak eserler yazayım" diyordu. Fakat nedense bu arzusunu ilgili makamlar yerine getirmiyorlardı. Çekmegilin, ileri bir 27 Mayısçı olduğuna ilgilileri inan- dıramamış olmasından dolayı büyük bir üzüntü duyduğu anlaşılıyordu. Sabık Topçu Yüzbaşısı Şeyh Meh- met Kayalar, Said-i Kürdiden sonra Nurcuların reisi olacak tek adaydı. O da Caner Kışlasının mutena misa- firleri arasında (bulunuyordu. Şeyh Mehmet Kayalar, sağlığında Said-i Kürdinin sağ koluydu. Nurcular içinde önemli kişiler- den biri de, düşük Menderesin "elle- rinden öperim" diye mektuplar yaz- dığı Şeyh Abdürrezzak Ensarioğluy- du. Gerçi Şeyh Ensarioğlu 45 yaşın- Ömer Sanaç Akılsız başın cezasını çekiyor daydı ve Menderesten yaşça küçük- tü ama Menderes yaşa değil başa ba- kıyordu. Ensarioğlunun ilm-ü irfanı- na büyük bir imanı olmalıydı ki, ken- disinden epeyce küçük yaşta olan En- sarioğlunun "ellerinden öpmeği" mü- nasip bulmuştu. yh Abdürrezzak Ensarioğlu iki oğluyla birlikte Caner Kışlasının mi- safirleri arasındaydı. Kendisine ina- nan geniş bir kütle olduğu söyleni- yordu. Rivayete göre Şeyh Ensarioğ- lu o meşhur kır atına atlayıp Anka- raya gidecek, Cemal Paşayla Men- deresi barıştıracaktı! Şeyh Ensarioğlu Menderesin elle- rinden öpmesine bir mukabele olmak üzere kendisine bağlı kullarını D.P. li yapmıştı. Ensarioğlu, kulları arasın- da kerametleriyle hayranlık uyandı- ran bir şeyhti. Paltosunun muhtelif yerlerine ufak ampuller yerleştirmiş, bunları tellerle birbirine (bağlamış telin ucunu da paltosunun cebindeki bir pile raptetmişti. Zifiri karanlıkta yürürken şeyh Ensarioğlu Hazretle- rinin her yerinden "nur" saçılması bu yüzdendi. Fakat bütün müminleri "Şeyh hazretlerinin nur saçması" karşısında onun ermişliğine bir kere daha , o bağlılıkları daha da kuvvetlenmişti. Şeyh Ensarioğlu, kuru pille cep feneri ampullerinden faydalanmayı bilecek kadar açıkgöz, müminleri i nezdinde ise tam mânasiy- le "ermiş" bir kişiydi "Fedai Alayı" aner Kışlasının misafirleri arasın- C da bir de "Kilis Fedai Alayı" men- supları bulunuyordu. 27 Mayıstan sonra Kilisli bir takım "fedai'ler. "Kilis Fedai Alayı" adı altında bir teşkilât kurmaya (o niyetlenmişlerdi. Bunlar 27 Mayıs İnkılâbına karşı ge- liyor, Gürselle İnönüye sövüyorlar- dı. Beyannamelerinin ilki "Kilis Fe- dai Alayınnm 1 Numaralı Tamimi" başlığını taşıyordu. Bu "tamim" Ki- lisin muhtelif yerlerine asılmıştı. "Ki- lis Fedailer Alayı" mensupları 14. ta- mimlerini yapıştırdıktan sonra ya- kayı ele verdiler. Bunlardan halen Caner Kışlasında "misafir" edilen- lerin sayısı dörttür. Bunların ikisi öğrencidir. Yaşar Akıncı ve İhsan Kayabaş adlarındaki bu öğrenciler, “Kilis Fedailer Alayı"nın ta e- rini yapıştırmaktan sanıktırlar. Ken- dileri bu işi, Nihat Ferhat adındaki müezzin ilte Turgut Kurt adındaki marangozun teşvikiyle (yaptıklarım ifade ettiler. Bu "Fedailer Alayı'nın başka “fedai'leri de olup olmadığı kesin, olarak bilinememektedir. Ama mev- cut bütün "“fedai'ler için Caner Kış- lasında yer bulunabileceği bilinmek- tedir. AKİS, 21 KASIM 1960