YURTTA OLUP BİTENLER Kaplana veda etti. Taşer hâla yukar- da, ailesiyle beraber olduğundan iki takım arkadaşı vedalaşamadılar. E- linde pardesüsü dışarı çıkan Ahmet Er, gevrek bir kahkaha atıp basın mensuplarını selâmladı. Etrafını a- lan eş, dost ve gazetecilerle birlikte uçağa doğru yürümeğe başladı. Ba- sın mensupları sual soruyorlardı. Er: "— Yahu altı Aydır aranızdayız, neden o zaman sormazsınız?" dedi. Bu arada bir havacı binbaşı gazete- cilere: — Beyler konuşmak yok. Siz de, konuşmayın" diye usulca söyledi. Yo- lun bundan sonraki kısmı karşılıklı işaretleri ve gülüşmelerle divenleri çevik adımlarla çıktı. olarak dönüp Ankaraya bir kefe da- ha baktı. Elini sallayıp aceleyle içeri girdi. Erin eşi ve çocukları merdivenin dibinde aile reislerini uğurluyorlardı. Bayan Er hafiften ağlıyor, iki küçük çocuk babalarına el sallıyorlardı. "Parise selâm et!" rup hep birlikte gene şeref salonu- Gina döndü Esin ve Kaplan salonun ortasında bulunan geniş kanepeye yan yana oturmuşlar, Sohbet ediyor- — Yakışıklı bir diplomat Oldu- nuz yüzbaşım sin, gülerek cevap verdi: "- Mersi, elbette olacaktık ya.." Birden hava alanının pisti birbiri- ne girdi. Üç yolcu gidiyordu. Uçak hazırdı ve havalanmak üzereydi. Evvelâ Esin ve Kaplan çıktılar. Et- raflarını gene eş dost ve gazeteciler sardı. Esin gülerek yürüyor, Kaplan başım Önüne eğmiş, âdeta kaçmak istiyordu. Basın mensupları Esine ta- kıldılar. ir Yüzbaşı eliyle Kapla- nı işaret ett — Kaplanı kaçırmayın, sunuz o da basın sözcüsüydü. Eşini, annesini ve küçük kızını öpen genç Yüzbaşı gazetecileri Mad- ride davet etti. Mütemadiyen gülü- ,Piliyor- larla içeri girdi. Tebessümü yok ol- muştu. Esin kapıda kaybolmuştu ki, Ta- şer erkek kardeşinin kolları arsında görüldü. Genç adam ağabeyisine sa- 13 Esenboğa hava alanı 14'lerin güzergâhı oldu rılmıştı. Bırakmak istemiyor gibiydi. Uçağın merdivenlerine kadar geldi- ler. Sarılıp öpüştüler ve a nem- li nemli birbirinden ayrıldıla! Taşer eşini ve kızını beraber gö- türüyordu. Rabat yolcusu, ayrı ayrı herkesin elini sıktı. Ankara Kuman- danlığına bağlı Havacılara sarıldı. Veda etti ve ağır adımlarla merdive- ni tırmandı. En üst basamakta bir iki saniye durakladı. Tekrar elini sal- layıp kendisine ayrılan sıraya Adeta çökercesine oturdu. Yorgundu. Air France pistte havalandığında, geride kalanların elleri hâlâ sallanı- yor, Esinin annesi, eşi, Taşerin akra- baları ve Kaplanın arkadaşları ken- dilerini uğurluyorlardı. Esin, Yeşilköy hava alanında tek- rar konuştu. "Hariciye memuru" o- lacağı hiç hatırına gelmemişti. Evet, Demokrasiye inanıyordu. Ama, bu Demokrasinin ne menem bir demok- rasi olduğunu söylemedi. Sâdece "Bü tün dostlara selâm!' Sevenlere de, sevmeyenlere de.." dedi. Asıl nutuk veren şair Ahmet Er oldu. Er, De- mokrasiye Allaha inandığı gibi ina- nıyordu. Yazık ki bunlar pek geç kalmış sözlerdi ve daha mühimi, 14'lerin ta- sarladıkları rejimle taban tabana zıttı. Boşalan Meclis âdiseler alanlarda bu minval üze- re akıp gilerke en, , başkentte Bü- yük Millet eclisinin koridorlarını tanıyanlar, kri değişikli- ğin hemen farkına vardılar. Meclis bir hayli tenhalaşmıştı. Bir kere lıydı! Ayrıca Meclisteki ihtisas ko- misyonları da faaliyetlerini tatil et- mişlerdi. Şimdi çalışan sâdece yeni Milli Birlik Komitesiydi. Komite, toplantılarına aralıksız devam edi- yordu. Mecliste kuş uçurtulmamak- taydı. Basın mensupları bile içeri a- lınmıyor, Komitenin bu vefakâr ar- kadaşlarına ikinci bir emre kadar beklemeleri söyleniyordu. Haftanın ortasında Orhan Erkan- lıdan açılan Milli Birlik Komitesi Sekreterliğine tâyin yapıldı. Yeni Sekreter Hava Kurmay Albayı Mu- cip Ataklıydı. Albayın yardımcıları değişmemişti. Sekreter yardımcılık- larını gene Sezai O'Kan ve Ekrem Acuner yapacaktı. Milli Birlik Komitesi haftanın Or- tasında yeni bir karar aldı. Komite- den geçen, kabul edilen kanunlar hakkında basın sözcülüğünü, kanun teklifinin sahibi oyapacaktı. Teklif sahipleri zaman zaman tertipleye- cekleri toplantılarla bunu efkârı u- mumiyenin temsilcilerine (o açıklıya- caklar ve gereken izahatı verecek- lerdi. Bu toplantılardan ilkini yapmak Albay Muzaffer Yurdakulere nasip oldu.Son derece zarif, inee ve sevim- li hareketleriyle meşhur Yurdakuler, AKİS, 21 KASIM 1960